İlk Kadın Rock Yıldızı: Janis Joplin

İlk kadın rock yıldızı Janis Joplin'in hayatı ve kariyeri hakkında bir yazı.

Gelmiş geçmiş en iyi seslerden biri olarak kabul edilen Janis Joplin, 54 yıl önce aramızdan ayrıldı. Rock dünyasının altın zamanlarında ünlenen ve ilk rock yıldızı olarak kabul edilen Janis Joplin, kısa bir kariyere sahip olsa da müzik dünyasında eşsiz izler bıraktı.

Hayatı

Janis Joplin, 19 Ocak 1943 yılında Port Arthur, Teksas'ta dünyaya geldi. Laura ve Michael adında iki küçük kardeşi vardı. Kendisini sanata yönlendiren bir annesi vardı. Çocukken piyano çalmayı ve resim çizmeyi öğrendi. Ailenin üç çocuğu da sanat yönlerini geliştirerek büyüdüler. Babaları da çocukları araştırmaya teşvik ediyor, onlar için oyunlar üretiyordu. Anneleri sert bir mizaca sahipti. Kızlarını da öyle yetiştirdi, erkeklere boyun eğmemelerini öğretti ve dış görünüşlerine önem vermemeleri gerektiğini söyledi.

Janis, lisede sınıf arkadaşlarından farklıydı, fikir uyuşmazlığı yaşıyordu. Sınıf arkadaşları gibi ırkçı değildi. Aynı zamanda ağır zorbalık görüyordu. Ergenliğin getirdiği sivilce ve kilo, Janis'in görünüşü nedeniyle zorbalığa uğramasına sebep oldu. Akranları ona "domuz", "ucube" gibi kötü lakaplar takıyorlardı.

Janis, muhteşem bir sesi olduğunu çok erken yaşlarda fark etmedi. İyi bir öğrenciydi ve kilise korosunda şarkı söylüyordu. Döneminin müziği onu etkiliyordu.

Teksas Üniversitesi'nde Sanat okudu. Okuduğu üniversitenin geleneklerinden biri her sene kampüsün en çirkin erkeğini seçmekti. Zorbalık görmeye üniversite hayatında da devam eden Janis, o sene "Kampüsün En Çirkin Erkeği" olmak için aday gösterildi. Bu olay onu fazlasıyla yaraladı, derin izler bıraktı.

Üniversitede şairler, yazarlar ve müzisyenlerin olduğu bir gruba katıldı. Bu, onun için önemliydi. Kendisini destekleyen insanlarla birlikte oldu. Müzik tutkusu diğer sanat dallarına olan ilgisini gölgeledi. Arkadaşları ile beraber The Waller Creek Boys'u kurdu. Kampüste ve Austin bölgesinde çalmaya başladılar. Threadgill adlı barda sıklıkla çalıyorlardı. Barın sahibi Ken Threadgill, Janis'teki ışığı fark eden ilk insandı. Onu Blues söylemeye teşvik etti. Janis onu asla unutmadı.

Teksas Üniversitesi'ndeyken imajını değiştirdi. Daha sert ve vahşi bir imaj çizdi. Küfürlü konuşmaya, alkol ve madde kullanmaya başladı. Kalp kırıklıklarıyla dolu aşklar yaşadı.

Ocak 1963'te Teksas'tan ayrıldı. Arkadaşı ile otostop çekerek San Fransisco'ya gittiler. Yaşam tarzından dolayı aşırı zayıfladı ve sağlıksız bir hale geldi. Çevresindeki insanlar onun için endişelenmeye başladılar. San Fransisco'da Big Brother & the Holding Company grubuna katıldı. Janis Joplin'in kariyeri artık başlamıştı.

Big Brother & the Holding Company grubu ile 1000 kişinin karşısında Avolon Balo Salo'nunda ilk defa sahneye çıktı. İnsanları büyüleyen sesini, Ken Threadgill'den aldığı övgüleri hatırlayıp içselleştirerek insanlara ilk defa büyük bir sahnede sundu.

Büyük çıkışlarını 1967 yılında Monterey Müzik Festivali'nde yaptılar. Janis Joplin, izleyicileri kelimenin tam anlamıyla büyüledi. İlk gösterilerinin kaydı yapılmadığı için ikinci bir gösteri yapmaları istendi. Janis'in yıldızı öyle parlıyordu ki, diğer grup üyeleri gölgede kalıyordu. Zamanla bu diğer grup üyelerini rahatsız etmeye başladı.

Janis, gruptan ayrılması için baskı görüyordu. Big Brother & the Holding Company ile muhteşem işler yapmış olsa da, grubun asıl başarısı Janis olarak görülüyordu. 1 Aralık 1968 yılında grupla son konserini verdi. 1969 yılında gruptan ayrıldı ve solo kariyerine başladı.

Eski yaşadığı yere gidiyor, kendisini küçümseyen insanları ünlü ve zengin haliyle görmek, davranışlarını tartmak istiyordu. Ona zorbalık yapanlar zamanında onu sevdiklerini bile iddia ettiler hatta imza istediler.

1970 yılında Los Angeles'ta Pearl albümünü kaydetmeye başladı. Lakabı Pearl'dı ve albüm adını oradan alıyordu. Bunların yanında Janis'in bağımlılığı artıyordu. Çevresindeki insanlar onun için endişeleniyordu. Pearl albümü onun en çok satan albümü olacak, ölümünden sonra yayınlanacaktı.

3 Ekim günü, ertesi gün vokal şarkısını kaydedecek olan Janis, gece 11 civarında stüdyodan ayrıldı. Biraz içki içmek için Landmark Hotel'e geri döndü. Onu canlı gören son kişi sigara makinesi için ona bozuk para veren otel resepsiyonistiydi. 4 Ekim 1970 gününde, Janis Joplin Landmark'taki odasında yatak ile komodin arasında yerde fazla dozdan ölmüş halde bulundu. Öldüğünde henüz 27 yaşındaydı.

Janis Joplin sadece bir şarkıcı değildi. Bir ikondu, bir feminist öncüydü. İlk kadın rock yıldızıydı. Kadınların yaşam tarzları ne olursa olsun gerekli özgüven ve yetenekle erkek rock yıldızlar gibi bir kariyere sahip olabileceğini gösteren ilk beyaz kadındı. Kadınların sesinin daha az duyulduğu zamanlarda, korkusuzca konuşmaktan çekinmeyen cesur bir kişilikti. Günümüzde hala gelmiş geçmiş en iyi seslerden biri olarak anılmaktadır.


Kaynak
https://www.loudersound.com/features/janis-joplin-story