İlk ve Tek Kadın Başbakan: Tansu Çiller

Türkiye Siyaset Tarihi'nde Bir İlk: Kadın Başbakan Tansu Çiller

Tam adı Tansu Penbe Çiller olan Tansu Çiller 24 Mayıs 1946’da İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası Hüseyin Necati Çiller, annesi Muazzez Çiller’dir. Baba tarafı Muğla Milas, anne tarafı ise Rumeli Türklerinden olup Selanik göçmenidir. Babası gazeteci ve eski validir. Tek çocuk olarak doğan Tansu Çiller, İstanbul, Fındıklı’da İsmet İnönü İlkokulu’na kaydolmuş ancak babasının Bilecik Valisi olarak atanması dolayısı ile 1953 yılında Bilecik Edebali İlkokulu’na başlamıştır. Babası Hüseyin Necati Çiller’in milletvekilliği adaylığı için emekliye ayrılmasıyla birlikte ailesi ile beraber İstanbul'a dönen Tansu Çiller, ilk okul diplomasını İsmet İnönü değil, Namık Kemal İlkokulu’ndan almıştır. Bunun sebebi ise Demokrat Parti’nin okulun adını değiştirmiş olmasıdır. 

Daha sonra Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne giden Çiller buradan mezun olduktan sonra bugün Boğaziçi Üniversitesi olarak bilinen Robert Kolej Yüksekokulu’nda Ekonomi bölümünde eğitim görmüştür. 1967 yılında lisans eğitimini tamamlayan Çiller, doktorasını 1971 yılında Connecticut Üniversitesi’nde vermiştir.  Doktora üstü öğrenimini ise Yale Üniversitesi'nde sürdürmüş olan Tansu Çiller, 1971-73 arasında Franklin & Marshall College'da yardımcı profesör olarak çalışmıştır. 1974 ve 1975 senelerinde Boğaziçi Üniversitesi'nde asistan profesör olarak görev almış olduğu bilinen Çiller 1978 yılında doçent, 1983 yılında profesör olmuştur. Tansu Çiller'in ekonomi üzerine 9 yayını bulunmaktadır. İngilizce ve Almanca bilen Tansu Çiller, mühendis Özer Uçuran ile evli ve 2 çocuk annesidir.

Siyasi yaşamına Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaparken adım atmıştır. İsminin asıl duyulduğu dönem ise TÜSİAD ve Anavatan Partisi'nin ekonomi politikalarına yaptığı eleştirel raporlardır. Bu durumun ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın danışmanlığı görevini yapmıştır. Bir süre sonra Süleyman Demirel'in teşvik etmesi sebebi ile Doğru Yol Partisi'nde siyasete aktif bir şekilde atılmıştır (1990). Partiye girdiği yıl içerisinde Doğru Yol Partisi’nin Genel İdare kuruluna seçildi ve ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı olarak görev yapmıştır. Daha sonra o dönemde başbakan olan Süleyman Demirel'in yakını olduğu kişilerle anlaşmazlıklar yaşayan Tansu Çiller'in Süleyman Demirel ile arası açılmış olup Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ani ölümü ile oluşan yeni siyasi hayatta Çiller için başbakanlık kapılarının da açıldığını söylemek mümkündür.  

1993 yılında TBMM seçimlerinde Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçilmiştir ve dolayısı ile Doğru Yol Genel Başkanlığı makamında ve dolaylı olarak da Başbakanlık makamında bir boşluk oluşmuştur. Bunun üzerine Tansu Çiller ilk kongrede Bakanlık görevinden istifa ederek Doğru Yol Genel Başkanlığına aday olmuştur. İlk turda karşısında iki rakip bulunması ve yetersiz oy almış olması sebebiyle mağlubiyet yaşayan Çiller, ikinci turda geri çekilen rakipleri sayesinde Genel Başkanlığa gelmiştir. Böylece, Demirel’in hükümeti kurma yetkisi vermesi üzerine DYP-SHP koalisyonu kurularak Türkiye’nin ilk kadın başbakanı unvanını da kazanmıştır.

Çiller’in başbakanlığa geldiği yıllar terörün zirveye ulaştığı yıllar olarak bilinmektedir. Başbakanlığa geldiği ilk haftada madımak katliamı ve ikinci haftasında ise PKK’nın Başbağlar katliamı gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler yaşanırken Çiller hükümeti teröre sert bir tavır takınmış ve PKK’yı zayıflatmaya yönelik şiddetli politikalar tercih etmiştir. Buna karşın Çiller, dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile uyum içerisinde çalışmıştır ve bunun sonucunda ABD, PKK’yı terörist örgüt olarak kabul etmiştir ve ordunun modernleştirme çalışmaları ivme kazanmıştır.

Çiller ekonomiyi her şekilde etkileyen tüm kamu kuruluşlarını 1994’te kendine bağlamıştır ve serbest piyasa yerine devlet müdahalesinin doruk noktalarda olduğu bir ekonomik model denemiştir. Ayrıca faizi de emirle düşürme girişiminde bulunmuş ve bunun sonucunda 1994 yılında bir mali kriz meydana gelmiştir. Krizin etkilerini yumuşatmak için ise alınan ve Çiller’in imzası bulunan 5 Nisan kararları bağlamında Cumhuriyet tarihinin en büyük üçüncü devalüasyonu(bir ülkenin para biriminin değerinin resmi olarak düşürülme süreci) gerçekleşmiştir.

Çiller dönemine damga vuran kararlardan bir tanesi de 1995 yılı Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yapmış olduğu gümrük anlaşmasıdır. Bu anlaşmada ki en mühim nokta diğer tüm birlik üyesi devletlerin önce tam üye olup ardından gümrük imtiyazları vermesi iken; Türkiye’nin karar alıcı bir konuma gelmeden gümrük anlaşmasını imzalaması olmuştur. Ek olarak; 1995 yılında Çiller’in devletin gizli istihbarat, gizli savunma ve milli menfaatler için harcanması üzere bütçeye sunduğu örtülü ödeneği, şahsının ve partisinin 95 yılı seçim kampanyasına kullandığı iddia edildi. Çiller bu durumu hiçbir zaman kabul etmemiş ve inkâr etmiş olsada daha sonra ortaya çıkan belgelerde mevzu bahis miktarın Vakıfbank Merkez Şubesi’nden çekildiği kanıtlanmıştır.

O dönemlerde yaşanan mevzu bahis konular ve daha nice siyasi sorun sonrasında Süleyman Demirel’in hükümeti kurmak için Çiller’i değil Mesut Yılmaz’ı görevlendirmesi, Çillerin başbakanlık veya yardımcılık günlerine son vermiştir. Ardından 1999 seçimlerinde Çiller zar zor milletvekilliğini kazanabilmiş ve DYP büyük oy kaybına uğramıştır. Aynı yılın Kasım ayında ise parti kongresinde delege oyları azalarak son kez genel başkanlığa tekrar seçilmiştir. Ancak 2002 genel seçimlerinde barajı aşamayarak meclis dışında kalan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, düzenlediği bir basın toplantısında, ileriki parti kongresinde aday olmayacağını açıklamış ve 15 Aralık 2002 tarihinde yapılan 7. Olağan DYP kongresinde aktif siyasetten çekilmiştir.