İnceleme: Kişisel Bir Sorun-Kenzaburo Oe
Nobel Ödüllü yazar Kenzaburo Oe'nin tartışmalı eseri Kişisel Bir Sorun'un ayrıntılı incelemesidir. İyi okumalar.
1935’te Japonya’da doğan Kezanburo Oe, Türkiye’de en çok “Kişisel Bir Sorun” kitabı ile bilinir. Bunun yanı sıra birçok eser veren yazarın Nobel Edebiyat Ödülü de dahil birçok ödülü vardır. 2. Dünya Savaşı’nda ağır bir yenilgi almış olan Japonya’nın zorlu günlerinde yaşayan yazar, hem ülkesinin hem de özel hayatında yaşamış olduğu zorluklardan yola çıkarak yazdığı eserleriyle gelmiş geçmiş en güçlü sosyal ve politik eleştirel yaklaşımlarını roman dünyasına taşımıştır
Kişisel Bir Sorun adlı kitabında ümitsizliği, çaresizliği ve hayatın monotunluğundan kurtulmak için kurulan hayallerin başımıza yıkılışını işleyen yazar, ana karakter olarak bizlere “Kuş” lakaplı 27 yaşında bir dershane öğretmenini sunmaktadır. Kuş, savaş sonrası Japonya’da yaşamanın getirdiği zorluklara gözlerini yumup yaşadığı monotonluktan kurtulmak için Afrika’ya seyehat etmenin hayalini kurmaktadır. Ne yazık ki bu hayali doktordan aldığı telefonla paramparça olur. Çünkü doktorun ağzından dökülen kelimelere göre doğmuş olan çocuğu “anormaldir.” Karanlık ve derin bir umutsuzluk kuyusuna düşmüş olan Kuş’un, hastaneye giderken yapabildiği tek şey anormal bebeğinin öldüğünü hayal etmektir.
Fakat kötü olaylar bir kez yaşanmaya başlandığında ardından mutlaka daha da kötüsü yaşanır. Hastaneye varan Kuş, bebeğin beyin felci geçirdiğini öğrenir ve bebek üniversite hastanesine gönderilir. Yalnızlık ve öfke ile kuşanan ruhu bir kaçış rotası araken aklına eski kız arkadaşı Himiko gelir ve onun yanına gider. Himiko eski eşi intihar edip vefat ettiği için tek yaşayan ve eşinden kalan mülk ile rahat bir hayat yaşayan bir kadındır. Ölümün getirmiş olduğu yalnızlık ve üzüntü hayatının günlük bir parçası haline gelmiştir. Kuş’un yanına gelmesiyle birlikte geceyi aşırı alkol alarak geçirirler. Kuş, yakın zamanda anormal ve beyin felçli bebeğiyle yaşayacağı hayatı hayal ederek intihara meyilli bir ruh haline bürünmeye başlar. Ertesi gün geceden kalmanın verdiği etkiyle çalıştığı dershanede sınıfın ortasında kusarak işi bırakmak zorunda kaldığı bir duruma sokar kendini. Bu olayı Afrika’ya seyahat hayalinde, kendini olduğu yere bağlayan zincirlerden birinin kırılması olarak gören Kuş, bebeğinin ölümünü daha da çok düşlemeye başlar. Bir sonraki hastane ziyaretinde bebeğin halini görünce daha da utanca ve öfkeye boğulan Kuş’un içinde geleneksel normların hepsini kırma ve ahlak dışı seks yapma isteği doğar. Kendini Himiko’nun kollarına umarsızca bırakır.
Doktorun bilgilendirmesine göre bebeğin bir operasyon geçirmesi gerekmektedir. Kuş ise ne pahasına olursa olsun bunu engellemeye kararlıdır. Çünkü aynı esnada Himiko’nun kayınbabası ikisini Afrika’ya seyehat için göndermeyi teklif etmiştir. Aklı başından giden Kuş “Onların ameliyat yapmalarını engellemek zorundayım yoksa bebek dünyama işgal güçleri gibi yürüyecek” der. Böylece bebeğinin öldürülmesi için onu hastaneden kaçırıp eski kız arkadaşıyla birlikte taksiye atlar ve bebeği, Himiko’nun eski tanıdığı bir kürtajcıya götürür. Takside ağlayan bebeğine bakarken ona karşı bir bağlanma hisseden Kuş’un aklından “Sanki bebek değilde kendisi sahtekar kürtajcının ellerinde ölümüne götürülmek üzereymiş gibi” diye geçer. Fakat yinede fikrinden vazgeçmeyen Kuş, bebeği kliniğe bıraktıktan sonra Himiko ile gay bara gider. Gece boyunca bebeğe olan sevigisi kafasını daha fazla kurcalayınca "kişisel meselesinin Himiko tarafından değil, canavar bebek tarafından yönetiliyor" olduğunu fark eder ve suçluluk duygusu ile bebeğini kurtarmaya karar verir. Himiko’nun onu bu kararından vazgeçirmeye çalışmasına karşın o kararlılığını göstermeye ant içmiştir. Geç kalmışlık korkusu ile kliniğe giden Kuş, zamanında oraya vararak bebeğini kurtarır ve sonrasında da ameliyat olmasını sağlar. Ameliyatın iyi geçmiş olması ve aile bireylerinin bir araya gelmesiyle birlikte herkes Kuş’u tebrik eder. İnsanlar onun ne kadar iyi bir baba ve iyi bir vatandaş olduğunu söyler ve bu övgülerden cesaret alan Kuş, Afrika hayalinden vazgeçer ve kendini ülkesine ve ailesine adar.
Eserinde farklı konuları aşırı uçlarda yazamayı seçen yazarın seks, varoluşsal kriz, engelli olmak ve savaş karşıtlığı gibi konuları işlediğini görürüz. Seks konusunda alışılmışın dışında olmayı özellikle de evlilik dışı ilişkiler yaşamak üzerinde fazlaca durmuştur. Eşinin intiharından sonra seks maceraperestine dönüşen Himiko’yu sapkın kültürün temsilcisi olarak betimleyen yazar Kuş’u ise tam tersi, geleneklerden kaçamayan olarak betimler. Ayrıca varoluşsal krizin temsilcisi olarak Kuş’u seçen yazar, kitap boyunca onun ismini, soyismini veya kökeni ile ilgili hiçbir bilgi vermemiştir. Sadece bir takma isme sahip olan ana karakterimiz kendisini bu dünyaya ıstırap çekmek için atılmış bir çöp gibi görür. Hiçbir bağı veya varlığı olmayan Kuş, bir bağ kurmak üzere saygın profesörün kızı ile evlenir ve bir çocuğu olur. Fakat hiçbir şekilde ebeveynlikle ilgili bilgisi veya tecrübesi olmayan karakterimiz, sorumluluk çapasından kurtulup kendisini Afrika semalarına atmak ister. Hikayenin sonunda ise kendi benzerliğini koruma içgüdüsü ile bütün hayallerine sırt çevirip ailesine, ülkesine ve milletine döner.
Ve tabii ki, yazar savaşın etkisini etkili bir biçimde anlatmıştır. Canavarımsı doğan bebek, savaşta atılan atom bombasının insan sağlığını nasıl etkilediğinin ve Japonya’nın hala bu yüzden nasıl acı çektiğinin anlatısıdır. Kuş, kitabın sonlarında savaştan nasıl tiksindiğini anlatır ki bu da bize yazarın savaş karşıtlığını nasıl ince bir şekilde ele aldığını gösterir. Bir diğer önemli konu olan engelliği acımasız bir şekilde işleyen yazar, bütün toplumun engelli bireylere tiksintiyle yaklaştığını, doktorların bile bebeği kikirdeyerek sınıf dışı olarak tanımladıklarını ve ilgilenmek istemedikleri için başka hastaneye gönderdiğini yazar. Kuş’un yozlaşmış kültür yüzünden ıstırap çekmesi, ümitsizliğinin son raddesinde çocuğunu korumaya karar vermesi ve ölümün eşiğinde onu kurtarması, engelliliğin fiziksel bir gerçeklikten ziyade insanların zihinsel yapılarıyla daha çok ilgili bir durum olduğunu gösterir. Baba değiştiği için bebek herkesin “sağlıksız” muamelesinden kurtulur.