İnsan İlişkileri 101- 2. Ders: Arkadaşlık
İnsan ilişkileri serimin ikinci yazısında arkadaşlık kavramına değindim. Gelin arkadaşlık ilişkilerimize yakından bakalım.
İnsanlar, yaşamları boyunca birçok şeye ihtiyaç duyarlar sözgelimi tokluk, barınma, cinsellik, uyku, hayat arkadaşı/eş bulma, ekonomik açıdan bağımsız olma gibi kavramlar buna örnek olabilir. Arkadaşlık kurma, arkadaşlık sürdürme ise insan hayatının vazgeçilmez parçalarından biridir denilebilir çünkü insan ailesiyle çok iyi ilişkiler kursa, eşini bulsa da, temel ihtiyaçlarının tümünü bağımsız olarak yerine getirebilse de, tüm bunları paylaşabileceği birine ihtiyaç duyar; arkadaşına. Neşe çoğaldıkça, keder azaldıkça yolunu bulacakmış gibi hisseder çünkü insan. Arkadaşlık ise tam burada devreye girer, çözümü olmayan bir durumla karşılaşılsa da bunu paylaşabilmek bir değerdir.
Arkadaşlık tanımı için bazı önermeler ise şu şekilde:
''Arkadaşlık, karşılıklı üretken ve karşılıklı pozitif açıdan karakterize edilen iki birbirine bağlı kişiler arasındaki ilişkidir. Arkadaşlık bir kişilerarası ilişki türüdür. Arkadaşlıkta karşılıklı üretkenlik olmalıdır ve karşılıklı olumlu yaklaşım söz konusudur. İnsanları arkadaş diye adlandırıyorsak onlardan hoşlanmamız gereklidir'' (DeVito, 2012: 257-258).
''Arkadaşlığa dair söz konusu tanımlarda öne çıkan özellikler kavramın farklılaşmasına neden olmaktadır. Yager (2003:27) arkadaşlığı, en az bir kişiyle aramızda paylaştığımız dört temel esası olan bir ilişki olarak görür:
-En az iki kişi arasında olabilir ve bu kişilerin aralarında kan bağı yoktur.
-İsteğe bağlı ya da gönüllüdür.
-Resmi bir kontrata bağlı değildir.
-Karşılıklıdır. (Aytaç ve Tan, 2019)''
Tanımlar, bir kavram ağını en anlamlı özetleyici biçimde sınırlayan önermelerdir ve kullanım şekline göre bir iddia/teoriye dönüşebilir. Arkadaşlık için yapılan tanımlar farklılaşabilir ancak bu yazıda bu iki tanım/iddia üzerinden gitmeye çalışacağım.
Özellikle Türk toplumunda karşılık beklemek kötü bir ahlaki tutum olarak değerlendirilir ancak olumsuz adlandırılabilecek davranış kişinin kendisine yapıldığında karşılık olarak adlandırılabilecek davranışı yapmaktan çekinmez kişi. Örneğin, kişinin arkadaşım dediği diğer kişi doğum gününü kutlamadığında karşılık olarak onun doğum gününü de kutlamaz ve bu durum yadırganmaz. Peki, arkadaşlık bağlamında dördüncü esas olan durum ''karşılıklılık'' incelendiğinde bireyin tüm sıkıntılarına ortak olduğu, iyi günlerinde neşesini paylaştığı, hediyeler aldığı kişiden karşılık olarak aynı davranışları beklemesi ahlaki norm olarak yanlış bir tutum mudur?
Birey, her neye çalışıyorsa onun karşılığını almak ister; sınava çalışıyorsa başarılı olmak, evlenmek istiyorsa korkusuzca ilişkisi için emek vermek ve karşılığında da aynı duygular ve içtenlik tarafından sarmalanmak. Benim değer yargılarıma göre de arkadaşlıkta karşılık beklemek kötü/ahlaksız bir durum değildir. Hatta karşılıklı üretkenlik kişiye değerini hatırlatır ve sevildiğini hissettirir. Tabii ki bu durum sadece iyi hissettirmek olarak da yorumlanmamalıdır. Bazı arkadaşlıkların üretkenlikleri kötü deneyimler de kazandırabilir; başınıza asla gelmeyeceğini düşündüğünüz bir durumun içerisinde bulabilirsiniz kendinizi. Bu da arkadaşlık denilen şey sayesindedir, ben bu sebepten dolayı arkadaşlık kavramının kişiye özgü olduğunu düşünmekteyim.
Özellikle arkadaşlık gibi, coğrafyadan coğrafyaya göre bile değişebilen bir ilişki türünün kişiye/kişilere özgü olduğu gerçeği kaçınılmaz gibi duruyor. En nihayetinde bağlayacağım nokta şu ki; karşılık kötü bir ahlaki tutum olmayabilir, arkadaşlıklarımız benliklerimiz gibi kişiye özgüdür ve başkalarıyla karşılaştırmak sizi her zaman mutlu etmeyebilir. Bütün bunlarla birlikte de arkadaşlıklara karşı durulan yer, kişinin deneyimleriyle bağlantılıdır ve bazı insanlar bazı insanlara göre değildir; tıpkı yaşayabileceğimiz tüm hayatların bize uygun olup olmaması gibi.