İnsan İlişkileri 101- 4.Ders: Okul
Serimin dördüncü yazısında okul yaşamının insanı nasıl etkilendiğinin üzerinde durdum, gelin yakından bakalım.
Dünya olduğumuz ve olabileceğimiz yerler kadar imkan sunar; bu imkanların değerlendirilmesine göre de çok farklı yerlerde bulabiliriz kendimizi. Yaşadığımız coğrafyayı göz önüne alırsak benzer geçmiş yaşantılar ortaya çıkacaktır. Birey evrensel olarak da önce bir aile içerisinde bulur kendisini; aile toplumun yapı taşıdır önermesi de buradan doğar aslında çünkü herkes bir ailenin içine doğar dolayısıyla bir çevrenin de. Dünyanın neresine gidersek gidelim bu durum böyledir ancak evrensel sıraya bir kavram daha dahil olur; okul.
Okul kavramı, M.Ö. 6. yy.da İyonya'da kurulmuş bir düşünce okulu olan Milet Okulu ve Platon'un akademisinde karşımıza çıkar. Okulun sistematik olarak yerleşmesi de yine Antik Yunan'da başlar. İnsanlık tarihi bakımından oldukça eski kabul edilebilecek olan bu kavram, günümüzde de insan hayatına makro düzeyde etki etmeye devam etmektedir.
Çağdaş anlayışlara göre okul hayata hazırlığı değil, hayatın kendisi olmayı hedefleyen bir düzlemde yer alır ve öğrencilere olan yaklaşım aktif hayat deneyimleri düzenlemek üzerine kurulmalıdır. Ancak ne yazık ki fizyolojik ve ekonomik nedenlerle bu yaklaşım tam anlamıyla uygulanamamaktadır; bu sebeple kitabi bilgilere sarılma davranışı sıklıkla görülürken bir araştırma yapmaya bakış açısı genelde olumsuzdur ve gerçek anlamda araştırma yapma ancak üniversite yıllarına denk gelir.
Ancak yine de okul yalnızca gelecek için sınavlara girilen ve başarılı ya da başarısız olunan bir yer değildir. Bireye sosyal-duygusal açıdan kendisini geliştirmesine fırsat verir; başta bahsettiğim imkanlardan yararlanma ya da yararlanamama bağlamı burada ortaya çıkar. Matematik alanında başarılı olmayan birisi inanılmaz bir hatip olabilir bir alanda ''başarılı'' değilse başka diğer alanda kendisini güvende ve iyi hissedebilir (Çoklu zeka kuramı için Gardner'a detaylı bakabilirsiniz). Tabii ki bütün bunlar gerçekleşirken pastadan en büyük parçayı alanlardan biri de öğretmenlerdir. Öğretmenler bir öğrencinin okula olan bakışını yaratan kimselerdir ve yaş grubu küçüldükçe sorumluluk da o denli artar böyle bir durumda çünkü erken yaşlarda edinilen bakış açılarını değiştirmek oldukça zaman alan bir durumdur.
Bütün bunlarla birlikte okul bireye yaşamı boyunca eşlik edecek kimseleri sunabilir; söz gelimi ömürlük arkadaşlıklar, eş seçimi vb. durumlar okulda sosyal yaşantılar yoluyla öğrenilen şeylerdir. Onun dışında değerler ve bir arada yaşama olgusu okulda kazanılan davranışların arasındadır ve birey bütün bu davranışları gerek örtük gerekse doğrudan öğrenir bu durum bireye toplumun bir ferdi olduğu duygusunu yaşatır ve birey ait olma duygusunu yaşadığı bir toplum için çalışmaktan rahatsızlık duymaz. Bardağın sadece dolu yanına odaklanmış gibi görünebilirim bu bardağın boş kısmını oluşturan önemli ögeler de vardır ancak olduğumuz yeri kabullenebilmemiz açısından şimdilik sahip olduklarımıza bakmak bizi daha rahat yaşamaya yönlendirebilir diye düşünüyorum.
Okul olgusu da hayatımızdaki diğer tüm parametreler gibi olduklarıyla ve olabilecekleriyle yaşantının içerisinde yer alır; bireyin bu durumdan nasıl yararlandığı ise tamamen kendi seçimiyle oluşan bir durumdur.