İnsanlı Uzay Uçuşuyla İlgili Tehlikeler

Mars'a yolculuk mümkün mü?

Uzay Radyasyonu:

Radyasyon, ışınlar, elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar şeklinde yayılan enerjidir. Bazı durumlarda radyasyon görülebilir (görünür ışık) veya hissedilebilir (kızılötesi radyasyon), ancak diğer formlar (röntgen ve gama ışınları gibi) görünmez ve yalnızca özel ekipmanla gözlemlenebilir.

Dünyanın koruyucu manyetik alanı ve atmosferinin dışında, uzaydaki iyonlaştırıcı radyasyon, Mars'a seyahat eden astronotlar için ciddi bir risk oluşturacaktır. Süpernovaların kalıntıları olan yüksek enerjili galaktik kozmik ışınlar ve güneş parçacığı olayları ve koronal kütle püskürmeleri gibi güneş fırtınaları, vücuda ve uzay aracına zarar verebilir.

Tecrit ve İzolasyon:

Dünya üzerinde cep telefonlarımızı elimize alıp çevremizdeki neredeyse her şeyle ve herkesle anında bağlantı kurma lüksümüz var. Mars'a yapılacak bir yolculukta astronotlar hayal edebileceğimizden daha izole ve sınırlı olacak. Uyku kaybı, sirkadiyen senkronizasyonun bozulması ve aşırı iş yükü bu sorunu daha da artırır ve performansın düşmesine, olumsuz sağlık sonuçlarına ve görev hedeflerinin tehlikeye atılmasına yol açabilir.

Dünya'dan Uzaklık:

Mars, Dünya'dan ortalama 140 milyon mil uzaktadır. Mars'a giden astronotlar, üç günlük bir ay yolculuğu yerine gezegenimizi yaklaşık üç yıl boyunca terk edecekler.

Bu mesafe göz önüne alındığında, Mars'a yapılacak başarılı görevler için planlama ve kendi kendine yeterlilik çok önemli olacaktır. Tek yönde 20 dakikaya kadar iletişim gecikmesi, ekipman arızası veya tıbbi acil durum olasılığı ve yiyecek ve malzeme dağıtımına yönelik kritik ihtiyaçla karşı karşıya kalan astronotlar, Dünya'daki ekiplerin minimum desteğiyle bir dizi durumla başa çıkabilme yeteneğine haiz olmalıdır.

Yerçekimi Alanları:

Astronotlar Mars görevinde üç farklı yerçekimi alanıyla karşılaşacak. Gezegenler arasındaki altı aylık yolculukta mürettebat ağırlıksız olacak. Mürettebat, Mars'ta yaşarken ve çalışırken, Dünya'nın yerçekiminin yaklaşık üçte birinde olacak. Nihayet eve döndüklerinde mürettebatın Dünya'nın yerçekimine yeniden uyum sağlaması gerekecek.

Bir yerçekimi alanından diğerine geçmek göründüğünden daha zordur. Geçiş, uzaysal yönelimi, baş-göz ve el-göz koordinasyonunu, dengeyi ve hareketi etkilerken, bazı mürettebat üyeleri uzayda hareket hastalığı yaşıyor.

Astronotların başka bir gök cisminin yerçekimi alanına uyum sağlaması nedeniyle Mars'a bir uzay aracı indirmek zor olabilir. Astronotlar ağırlıksızlıktan yerçekimine geçerken baş dönmesi ve bayılma bile yaşayabilirler.

Dünya'nın yerçekiminin sürekli yükü olmadan, ağırlık taşıyan kemikler, uzay uçuşu sırasında ayda ortalama %1 ila %1,5 mineral yoğunluğunu kaybeder. Vücuttaki su ve diğer sıvılar yukarı doğru kafaya doğru kayar, bu da gözlere baskı yaparak görme sorunlarına neden olabilir. Önleyici tedbirler uygulanmazsa mürettebat, dehidrasyon ve kemiklerden artan kalsiyum atılımı nedeniyle böbrek taşı geliştirme riskinde artışla karşılaşabilir.

Düşmanca/Kapalı Ortamlar:

Bir uzay aracının içindeki ekosistem, bir astronotun uzaydaki günlük yaşamında büyük rol oynar.

Mikroplar uzaydaki özellikleri değiştirebiliyor ve insan vücudunda doğal olarak yaşayan mikroorganizmalar, uzay istasyonu gibi kapalı yaşam alanlarında insandan insana daha kolay aktarılıyor. Stres hormonu seviyeleri yükselebilir ve bağışıklık sistemi değişebilir, bu da alerjilere veya diğer hastalıklara karşı duyarlılığın artmasına neden olabilir. Bu değişikliklerin astronotlar için ciddi riskler oluşturup oluşturmadığı konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Çevrenin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerinin ötesinde, yaşam ve çalışma alanlarının her santiminin ve detayının özenle düşünülüp tasarlanması gerekiyor. Kimse evinin çok sıcak, çok soğuk, sıkışık, kalabalık, gürültülü veya az aydınlatılmış olmasını istemez ve uzayda da böyle bir ortamda çalışmaktan ve yaşamaktan kimse keyif almaz.