İnsanlığın Vazgeçilmezi: Sosyal Bilimler

Dünyayı Anlama ve Anlamlandırma Çabasının Temel Aracı

Bilim, klasik tanımıyla; evrende meydana gelen olayları, çeşitli deney ve yöntemlerle araştıran ve bu araştırmalardan türlü veriler elde etmeyi amaçlayan disiplindir. Bilim, temel bilimler ve sosyal bilimler olarak iki şekilde ele alınır. Temel bilimler, bilimin geri kalan dallarına bir temel niteliğinde olup; matematik, fizik, kimya, biyoloji ve astronomiyi içine alır. Sosyal bilimler ise merkeze insanı ve insanların oluşturduğu toplumu koyan, toplumun etkileşim halinde olduğu şeylerle ilişkilerini inceleyen bir alan olarak, insanın çevresiyle olan iletişimini anlamaya çalışır.

İnsana dair dinamikleri anlamaya odaklanan sosyal bilimlerin açıklanması, çok disiplinli bir alan olması sebebiyle zordur ve tek bir tanım yapmak yeterli değildir. Sosyal bilimler ortaya çıkışından itibaren, temel bilimlerden önce var olan ve geçmişi antik çağa kadar uzanan felsefenin aksine, sadece düşünsel değildir. Kendi yöntemleriyle varlık gösteren, deney ve çeşitli kuramlar yoluyla geliştirilen ve küreselleşen dünya düzeninde toplum yararına bilgiler sunmada büyük rol oynayan bir disiplindir. Sosyal bilimlerin her bir dalı, dünyayı anlamak ve anlamlandırmak adına oldukça önemlidir.

Kuram ve paradigmalarla ilerleyen yapısı itibarıyla oldukça karmaşık bir alandır. Sosyal bilimlerde kuram, araştırmacının yöneleceği alanı ve düşünce tarzını belirlemesine yardımcı olarak düşünceleri rasyonel hale getirir ve buna bağlı olarak olayları belirli ilkelere dayandırır. Yani konu hakkında nasıl düşünülmesi ve hangi verilerin toplanması gerektiğini belirler. Araştırmacının, öne sürdüğü kuramın doğruluğunu ve geçerliliğini bilmesi için öncelikle kuramı uygulaması gerekir, bu noktada paradigma devreye girer. Paradigma, araştırma sürecine yön veren bir rehber niteliğindedir ve araştırmacının sunduğu kuramın denenmesini sağlayacak zemini oluşturur. Diğer bir deyişle, kuramı test edebilmek için kullanılan bir kılavuzdur.

Sosyal bilimlerin doğru anlaşılabilmesi için kuram ve paradigmaların, araştırma yöntemleriyle bir arada ilerletilmesi gerekir. Araştırma yöntemleri, çalışmanın amacına ulaşması için izlenen yolları ifade eden kavramdır. Sosyal bilimlerin kendine özgü araştırma yöntemleri mevcuttur. Araştırmacı, bu çok çeşitli yöntemlerden, araştırdığı konuyu açıklamaya en uygun olanını seçmelidir. Bu, araştırmacının ortaya koymak istediği konunun doğru şekilde anlaşılmasını sağlayacak olan noktadır.

Sosyal bilimler, elde ettiği veriler sayesinde insan yaşamını kolaylaştırmanın yanı sıra kendi içerisinde çeşitli zorluklar barındırır. Bu zorluklar, sosyal bilimlerin ilgi alanının insanla bağlantılı olmasından kaynaklanır çünkü insan; duygu, düşünce, kültür, çevre gibi birçok faktörle beraber şekillenen karmaşık bir varlıktır. İnsanın değişken yapısı nedeniyle bu alanda kesin yasalar oluşturmak pek mümkün değildir.

Sonuç olarak sosyal bilimler; toplumların gelişiminde kritik rol oynayan bir alandır. Dünyayı anlama ve anlamlandırma çabası içerisinde sosyal bilimlerin sunduğu bilgiler olmazsa olmazdır. İnsan davranışlarını, toplumsal yapıları ve kültürel değişkenleri anlamadan, toplumların geleceği hakkında öngörülerde bulunmak olanaksızdır. Bu nedenle sosyal bilimler, insan yaşamını iyileştirerek daha bilinçli ve sürdürülebilir bir dünya oluşturma konusunda vazgeçilemeyecek bir araçtır.