IO: Ekokritik İnceleme

Kıyamet sonrası dünyada bile toplumsal eşitsizlikler devam ediyor.

Daha önce hiç ‘’ekokritik’’ kelimesini duymuş muydunuz? Ekokritik, edebiyat ile doğa arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışma alanı olarak açıklanıyor. Bu bağlamda, Jonathan Helpert'in 2019 yapımı "IO" filmi güzel bir örneği olabilir. Filmin geçtiği olası kıyamet sonrası dünyada, insan faaliyetleri sonucunda zehirli hale gelmiş atmosfer ve bu durumda hayatta kalmaya çalışan az sayıda insan yaşıyor. Sam adında kadın bir bilim insanı, bu dünyada yaşamaya devam edebilmenin yollarını ararken, Micah ise gezegeni terk etmeyi amaçlayıp Jüpiter'in yörüngesindeki bir kolonide yeni bir hayat kurmayı planlıyor. Film boyunca, insanların doğayla olan ilişkisi ve bu ilişkiyi nasıl mahvettiğimiz üzerine düşündürücü temalar işleniyor.

Bu film insanın çevre üzerindeki yıkıcı etkilerini net bir şekilde gözler önüne seriyor. Dünya atmosferin kirlenmesi ve doğal kaynakların tükenmesi nedeniyle yaşanamaz hale gelmiş ve bu aslında insanlığın doğaya nasıl zarar verdiğini ve bu yıkımın sonuçlarını gösteren güçlü bir hatırlatıcı olabilir. Ayrıca film, doğayı sadece bir dekor olarak görmüyor. Tam aksine, doğa dinamik ve güçlü bir varlık olarak karşımıza çıkmış sanki insanların eylemlerine tepki verebilen ve kendi düzenini korumaya çalışan bir canlı gibi. Bu, doğanın pasif olmadığını ve bizim onun sadece bir parçası olduğumuzu hatırlatmayı amaçlıyor olabilir mi?

Sam karakteri, Dünya'nın atmosferini iyileştirmek için mücadele eden bir bilim insanı. Onun hikâyesi, çevresel sorumluluğun ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Sam'in bilimsel çalışmaları, insanlığın çevre sorunlarına çözüm bulma çabasını simgeliyor. Burada aslında ekokritik bir ders var: İnsanlar doğaya karşı sorumludur ve çevre sorunlarına duyarsız kalamayız. Sam'in çabaları, bir yandan umudu temsil ediyor; belki de dünya gerçekten de bir gün kendini toparlayabilir.

Ayrıca filmde Sam ve Micah arasındaki farklılıklar da oldukça dikkat çekici. Sam bir bilim insanı olarak dünya üzerinde hayatta kalma mücadelesi verirken, Micah daha az şanslı ve toplumsal olarak daha dezavantajlı bir karakter. O, harabeye dönmüş bir şehirde hayatta kalmaya çalışan bir grubun üyesi. Bu durum, kıyamet sonrası dünyada bile toplumsal eşitsizliklerin devam ettiğini sert bir şekilde gözler önüne seriyor.

Filmin sonu ise oldukça tartışmaya açık bitiyor. Eğer geleceğe dair iyimser bir bakış açısına sahipsen, dünya felaketin ardından kendini toparlamış olabilir diye düşünebilirsin. Fakat daha gerçekçi bir yaklaşımda, Sam’in Dünya’dan ayrılıp Io'ya gitmesi gerektiğini savunabilirsiniz. Her iki bakış açısı da aslında filmin izleyiciye bıraktığı alanı gösteriyor. Film, izleyiciyi doğa ve insan ilişkisini yeniden düşünmeye ve geleceğin nasıl şekilleneceğine dair farklı senaryoları kurmaya davet ediyor.