İşsizlik Nedir?
Bu yazıda işsizlik tanımını ve işsizlik türlerini açıklıyoruz.
Türkiye, ekonomik olarak büyümek isteyen bir ülkedir. Ama bu yolda karşısındaki en önemli engellerden biri de işsizliktir. Çünkü istihdam oranları ne olursa olsun, Türkiye’de işsizlik, genç ile kadın arasında sıkıntı çekilen bir durumdur. TÜİK verilerine göre 2024 yılı haziran ayında Türkiye’de arındırılmış işsizlik yüzdesi %9,2. Bu oran, geçen aya göre 3 milyon 305 bin kişilik bir artış, yani 0,7 puanlık artış. Bu oranın içerisinde erkeklerde bu oran %7,6, kadınlarda bu oran %12,4. Çünkü iş arayışında olan 10 milyon üzerinde insan varsa, bu durumda, milyonlarca insanın iş umutları ve hayalleri yerine endişeleri var. Bu yazıda, işsizliği, bir kişinin işsiz olarak sayılmasına ve hangi tür işsiz olduğunu ele alacağız.
İşsizlik, çalıştırılabilecek durumda olan iş arayanlarının uygun bir iş bulamaması durumunda ortaya çıkan durumdur. Ancak bu konu hakkında en yaygın kabul gören tanımı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapılmıştır. ILO'ya göre, bir kişinin işsiz sayılabilmesi ve işsizlik istatistiklerine dahil edilebilmesi için aşağıdaki beş şartı “aynı anda” karşılaması gerekir:
i) 15-64 yaş aralığında olmalı. (Çalışma Çağında Olmak)
ii) 6 aydan fazla bir süre işsiz olmalı.
iii) Çalışmaya hazır olmalı.
iv) İş bulma ümidini kaybetmemiş olmalı.
v) Çalışmasına engel bir engeli olmamalı.
Eğer bir kişi bu beş şarttan herhangi birini bile karşılamıyorsa, ILO'nun tanımına göre işsiz sayılmaz ve işsizlik hesaplamasına dahil edilmez. Ama burada bazı istisnalar vardır, bu kişiler yukarıdaki şartları sağlasalar bile işsizlik hesaplamasına dahil olmazlar:
i) Öğrenciler,
ii) Malulen emekliler,
iii) Askerler,
iv) Mahkumlar,
v) Engelliler,
vi) Mülk geliri ile geçinenler ve
vii) Ev hanımları.
Yani Uluslararası Çalışma Örgütüne göre işsizlik, çalışma çağında olan, 6 aydan daha fazla işsiz durumda olan, iş bulduğu anda çalışmaya hazır olan, aktif olarak iş arayan ama çalışabilmek için bir engeli bulunmayan ve öğrenci, malulen emekli, asker, mahkûm, engelli, mülk geliri ile geçinen veya ev hanımı olmayan kişilere işsiz denir.
Peki, bu tanıma uyan kişiler, ne tür işsiz kategorisine giriyor?
İŞSİZLİK TÜRLERİ:
1. Geçici (Friksiyonel) İşsizlik:
- İş arayanlar arasında yeni mezunlar, iş değiştirme, yeni yerleşim yerlerine gidenler ve faaliyetten çekilenler gibi sebeplerle belirgin olan kısa vadeli işsizlik türüdür.
- Kısmen istenmeyen bir durum olmasına rağmen, işverenlerin daha elverişli bir işe geçme arayışlarından karşılaştığı, ekonominin genel işleyişini etkilemeyen bir işsizlik türüdür.
- 6 aydan uzun sürmemeli.
2. Yapısal İşsizlik:
- Ekonominin yapı veya tüketici tercihlerindeki değişiklikler yüzünden ortaya çıkar ve daha uzun süreli bir sorundur. Var olan beceri ile açık pozisyonların gerektirdiği beceriler arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır.
- Örnek vermek gerekirse, 21. yüzyılın başlarında, bilgisayarlar ve yapay zekâ kullanılarak otomasyona sebebiyet verileceğinden birçok üretim süreci makineler ve robotlar tarafından yapıldı. Otomatik makineler endüstrisi, fabrikalarda yer alan vasıflı olmayan işçilere çok fazla zarar verdi çünkü makineler veya robotlarla yarışamadılar. Sonuç olarak, çalışmaya gittiklerinde boşta kaldılar ve yapısal işsizlik oranı yükseldi.
3. Doğal İşsizlik:
- İlk defa Modigliani tarafından ortaya atılmıştır ve geçici (friksiyonel) ile yapısal işsizliğin toplamından oluşan; asla '0' olmayan ve kaçınılmaz olan işsizlik türüdür.
- Örneğin, bir ülke ekonomisi tam istihdam düzeyinde olsa dahi bazı işçilerin ve işlerinin değiştirilmesi veya işçilerin iş değiştirmesi nedeniyle her zaman bir miktar işsizlik olacaktır. Bu, doğal işsizliğin bir parçası olan friksiyonel işsizlik ile ilgilidir. Ayrıca, yapısal değişimler nedeniyle ekonominin bazı sektörlerinde işsizlik yayılması, bazı sektörlerde ise iş açıklarının oluşması, doğal işsizliğin bir başka parçası olan yapısal işsizliğe örnek teşkil eder.
4. Konjonktürel (Devrevi) İşsizlik:
- Konjonktürel dalgalanmalardan, özellikle de ekonominin dip dönemlere ulaştığı zamanlarda ya da ekonomik kriz zamanlarında oluşan işsizlik türüdür. Yani, ekonomi de durgunluk yaşanan dönemlerde talep yetersizliğinden kaynaklanır ve durgunluğa sebep olarak ekonomik büyümeyi azaltır. Bu durum ise iş gücü piyasasında geçici ama sert bir dengesizlik yaratır; iş arayanların sayısı, hali hazırda iş imkanları sayısından daha fazla hale gelir.
- Örneğin, bir ekonomik kriz döneminde tüketici harcamaları düşer. Bu durum ise işletmeleri üretim kaybına, ürettiklerinin sayısını azaltmaya sürükler ve birçok işçi işten çıkarılmak zorunda kalır. 2008 küresel finansal krizi, konjonktürel işsizliğin en sert yaşandığı dönemdir. Bu dönemde birçok ülke de ekonomik büyüme eksilere düştü ve işsizlik tavan oldu.
5. Mevsimsel İşsizlik:
- Tarım sektörü, inşaat sektörü gibi yılın belirli dönemlerinde yoğun iş gücüne ihtiyaç duyup yılın diğer dönemlerde ise üretimin azalmasından dolayı işçi sayısında azalmaya giden sektörlerde çalışan işçilerin işten çıkarılması sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür.
- Örneğin, tarım sektöründe, hasat vakti geldiğinde işçi ihtiyacı doğar. Bu durumda sektörde iş gücü talebi artar, ancak kış aylarında ise üretim olmayışından ötürü bu talep azalır ve tarım işçilerinin kışın işten çıkarılıp iş bulamamalarına, yani mevsimsel işsizlik yaşamalarına neden olur. Benzer şekilde, turizm sektöründe de yaz aylarında otellerin doluluk oranının artmasından dolayı iş olanakları artar, ancak kış aylarında turist sayılarının azalmasından ötür işten çıkarılmalar olur ve yaz ayında çalışan işçiler, kışın işsiz kalıp mevsimsel işsiz statüsüne girer.
- Mevsimsel işsizlik, Türkiye'de yıllık işsizlik oranının yaklaşık %2-3'üne tekabül etmektedir.
- Bu tür işsizlik, özellikle düşük eğitim seviyesine sahip bireyleri daha fazla görülmektedir; ilkokul mezunları, örnektir.
6. Gizli İşsizlik:
- Bir işte çalışmasına rağmen, marjinal verimliliği düşük veya sıfır olan kişileri ifade eder.
- Yani, gizli işsizler, çalışıyor gibi görünen ancak aslında üretime katkıda bulunmayan kişilerdir.
- Örneğin, bir tarım arazisinde fazla sayıda işçi çalışıyor olabilir, fakat bu işçilerin bir kısmı sadece zaman geçirmek için orada bulunması.
7. Teknolojik İşsizlik:
- Teknolojik gelişmelerin yarattığı değişimlere ayak uyduramayan işçilerin işten çıkarılması sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Bu işsizlik, makinelerin ve otomasyon sistemlerinin insan iş gücünün yerini almasıyla gerçekleşir.
- Örneğin, sanayi devrimi sırasında, el işçiliği yerine makinelerin kullanılması, birçok zanaatkarın işsiz kalmasına yol açmıştır. Günümüzde de benzer bir duruma şahit oluyoruz; örneğin, otomotiv sektöründe robotların montaj hatlarında kullanılmaya başlanması, niteliksiz iş gücüne olan talebi azaltmakta ve bu da işsizlik oranlarını artırmaktadır.
- Teknolojik işsizlik, yalnızca niteliksiz iş gücünü etkilemekle kalmaz, aynı zamanda bazı mesleklerin tamamen ortadan kalkmasına da neden olabilir. Örneğin, bankacılık sektöründe, otomatik bankamatiklerin yaygınlaşması, gişe görevlisi gibi pozisyonların azalmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, teknolojik ilerlemeler yeni iş kolları da yaratabilmektedir; örneğin, yazılım geliştirme, veri analizi gibi alanlarda artan iş fırsatları, teknolojinin sağladığı yeniliklerle ortaya çıkmaktadır.
Okun Yasası:
Okun Yasası, 1962 yılında ekonomist Arthur Okun tarafından ortaya konmuş bir ekonomik ilişkidir. Bu yasa, bir ekonomideki işsizlik oranı ile ekonomik büyüme arasındaki ters yönlü ilişkiyi ifade eder. Temel olarak, bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasındaki (GSYİH) her %1'lik artışın, işsizlik oranında yaklaşık %0.5'lik bir düşüşe yol açtığını belirtir. Yani, ekonomini büyütmeyi başarırsan, işsizliği de düşürürsün. Amerika özelinde bu durumu örnekliyor. 1961-1969 yılları arasında Amerika’da Reel GDP %4'lük bir artış, işsizlik oranında %2'lik bir düşüş ile sonuçlanmıştır.