İşte Nevrotiklerin Çaresiz Taktikleri

Hepsi etrafımızda, uzak değiller!

İnsanlarla etkileşime girme konusunda kendini fazla engellenmiş hisseden, bununla birlikte güçlü çaresizlik duygularının etkisinde kalan sayısız insana rastlamak kolaydır diye düşünüyorum.

Sahne önü korkuları, otorite figürleriyle konuşurken normal olmayan gerginlik halleri hatta umumi tuvalet kullanamama gibi kaygıların da karakterize edildiği kavram olan Nevroz'a Karen Horney farklı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Psikolojiye bakış açısını Psikanalitik çerçeve diken Horney'e göre Nevrotik Bozukluk köklerini çocukluktan ve ilk aile yaşantılarından alır. Yani psikososyal gelişimin seyrine bağlı olarak ilk çocukluk yıllarında özerklik ve girişkenlik gibi soylu davranışlara ilk adımlarını atan çocuk otoriter ve aşırı talepkar ebeveynlere sahip olma gibi bir talihsizlik yaşarsa hayatta kalmanın baş faktörlerinden olan iletişim ve beraberlik gibi iç açıcı duyguların gözü önünde karardığını görecektir. Yani insanlarla iletişime geçmenin o kadar da iyi deneyimler olmadığı yönünde bir kanaate varacaktır. Yaşamın en kritik aşaması olan çocuklukta ve ilk aile eğitiminde böyle sorunlar yaşayan çocuk aynı zamanda çarpık ilişkiler ve sosyal kaygıların ele geçirdiği hayatının da temellerini atıyordur farkında olmadan. Anne ve babanın buradaki rolünün vurguya değer olduğunu görüyoruz.

Bu minvalde ailelerin ön yargısız, açık bir iletişimde olmaları ve destekleyici bir tutumu hiç bırakmamaları çocuğun ileri yıllardaki arkadaşlık ve romantik ilişkileri için sağlam bir temel inşa etmek anlamına geliyor. Horney'e göre iletişim ve etkileşim konusunda yoksunluk yaşayan çocuğun yetişkinlikte de insanlara soğuk ve şüpheci olmasını ve bununla akraba sayılabilecek kaygı sendromlarının yaşanmasını kaçınılmaz kılar.

Yetişkin olmasına rağmen heybesindeki sosyal ve iletişim kaygılarıyla nasıl başa çıkacağını bilmeyen bir insanın hali şüphesiz üzücüdür. Özellikle bunların doğurduğu çaresizlik duygularıyla başa çıkmaya çalışırken kullandığı taktikler öyle dolaylıdır ki maskenin altına gizlenen imdatların sesini duymak zorlaşmıştır. Karen Horney bu stratejileri üç gruba ayırmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var; bu stratejilerinden bazılarını ara sıra sosyal kaygılar veya başka tür durularla başa çıkmak için kullanma ihtiyacı hissederiz, burada ayrım noktası nevrotiklerin neredeyse yaşamları boyunca tek bir stratejiyi kullanmalarıdır. İşte bu stratejiler şunlardır:

1)İnsanlara yönelmek

Daha ilk çocukluk yıllarından iletişim girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan ve sosyal anlamda birtakım eksikliklere maruz kalan çocuğun ileride kullanacağı taktiklerden biri de insanlarla sürekli içli dışlı olmaya çalışmaktır. İnsanlara sürekli iltifat ederek ve fazla yakınlık göstererek nevrotik kaygıların ağırlığını hafifletmeye çalışıyordur. Bu kişilerin gönlünü kolaylıkla başkalarına kaptırmalarını beklemek yanlış olmaz. Bir iş yeri metaforuyla bu taktikleri somutlaştıracak olursak bu kişiler genelde şirketin düzenlediği her partiye katılır, neredeyse partideki herkesle samimiyet kurmaya çalışırlar.Ancak bu tutumlar örüntü halini aldığında bu diğer insanların gözünde bir talep olarak görünebilir.


2)İnsanlara karşı hareket etmek

İş yerinde genelde yapılan işleri beğenmeyen yönetici altı işçi üstü kalfalara da rastlamak mümkündür. Bu kişiler neredeyse nefreti oynamak üzere dünyaya gelmiş görünürler gözümüze. İnsanları ve yaptıklarını kolaylıkla beğenmemek, onlara üstten bakarak aslında kendini altta hissettiren kaygılarını ve güçsüzlüklerini susturmaya çalışıyordur. Bunu da başkalarını aşağılayarak yapmayı öğrenmiştir. Bu kişiler şüpheci ve genelde fiziksel teması pek de sevmeyen insanlardır. Sıklıkla canımızı sıkmayı başaran bu kişilerin benzer tavırlarla çocukluk yıllarında tanışmış olma ihtimallerinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.


3)İnsanlardan uzaklaşmak

İş yerinde genelde kendi halinde dosyalar ve hesaplar yapmakla meşgul olanların da sayısı da az değildir. Bu kişilerin pek fazla arkadaşı yoktur. Çünkü daha fazla etkileşim ağı ve sosyal kanal demek kaygıların ve güçsüzlüklerin artması demektir. Ya da zaten var olan çaresizlik duygularının depreşmesi demektir. Bunun fazlasıyla farkında olan bu nevrotik birey insanlardan uzaklaşmak ve daha az muhattap olma örüntülerini geliştirdiği için genelde organizasyon veya partilere pek çağrılmaz. Bu kişilerin daha önceki etkileşim ve ilişkilerinde derin yaralar almış olma ihtimali bize pek uzak görünmüyor şu noktada.


Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.