İtiraz: Bu Yara Ne Kadar Daha Kanar?

İtiraz, Yas, Kabul ve Ders hepsi bir seri olarak devam edecek.

Her ne kadar yaşamayı sevsek de bazen zorluklar ve imtihanlar da peşimizi bırakmaz. Hayat düz bir yol değildir. Bazen sivri taşlar ayağımıza batar, keser, yaralar ve kanatır. Bazense çiçeklerin arasından yürürüz. Fakat bu engebeli hayat zor gelir insana. Kabullenmek ve devam etmek de... Bu yüzden acının kabullenişi her zaman itirazla başlar. Bir ağır hastalık, bir ölüm önceleri asla kabullenilmez.

İnsanlar her zaman mutlu ve sağlıklı olmak isterler. 100 yaşlarında birisini bulup sorsanız, o da bu dünyada bir şeyler yaşayamadığını iddia eder. Bu sebeple gelen hastalık veya ölümün yası da süreçlerden ve filtrelerden geçerek tutulur. Bu süreç bittiğinde kişi farklı birine dönüşmüş olur. O artık yeni ve farklı bir süzgeçten geçmiş, eski halinden arınmış fakat bu haliyle de farklı biri olmuştur. Kırılan bir bardaktan eskisi gibi olmasını kim bekleyebilir? Yara insanı değiştiren ve kabuk bağladıkça olgunlaştırandır. Yaranın fiziki izi gider ama ruhta izi kalır. Hatırladıkça kanayan ve kabuk bağlamak bilmeyen o hain yaralar... İtiraz ederiz yaraya, alışmaktan daha kolay çünkü isyan ve itiraz etmek.

İnsan psikolojisi, ani durum şokunu yas süreciyle sakinleştirmeye ve normale döndürmeye programlanmıştır. Yas, acının ve şokun tedavi sürecidir. Bir sonraki yazıda İtiraz'ın devamı olan Yas ile bu konuyu daha detaylı anlatacağım.