It's beginning to look a lot like CHRISTMAS!

Hoş geldin yılbaşı!

Sonunda, benim için "11 ayın sultanı" olan yılbaşı zamanı geldi çattı!

Henüz Kasım ayının sonlarındayız, ancak ben yılbaşı ruhunu erkenden yaşamaya başlayanlardanım. Bugün, yılbaşının benim ve birçok kişi için neden bu kadar özel olduğunu konuşacağız. Ayrıca yazının sonunda, bu büyülü ruhu hissetmenizi sağlayacak bazı film önerilerimi de paylaşacağım.

Biraz Polyanna'cı bir yaklaşım gibi gelebilir ama yılbaşı benim için her zaman yeni bir başlangıcı simgeliyor. 1 Ocak itibarıyla başlayacak o "yepyeni yaşam stili" düşüncesi, her zaman beni motive etmeyi başarmıştır. Yeni bir sayfaya atılan ilk çizgi çok önemli ve geri dönülemezmiş gibi, ben de her yıl bir ay öncesinden planlar yapmaya, vision board hazırlamaya ve pozitif bir enerjiyle yeni yılı karşılamaya çalışırım.

2024 yılı, vision board’uma yerleştirdiğim pek çok şeyin gerçekleştiği bir yıl oldu. Ancak aynı zamanda, her şeyin planladığın gibi gitmeyeceğini de bana öğreten bir yıl oldu. Özellikle benim gibi planlı bir hayat sürmeye çalışan biriyseniz (elimden geldiğince öyle olmaya çalışıyorum), planların dışına çıkan olaylar bazen sizi büyük bir boşluğa düşürebiliyor.

Bu yazı, biraz bir "dönüş" yazısı niteliğinde. O yüzden 2024'ün benim için nasıl geçtiğinden, sene sonuna nasıl hazırlandığımdan ve yeni yıl için umutlarımdan bahsetmek istiyorum. Bu satırları okurken size eşlik etmesi için şu sıralar sürekli dinlediğim iki şarkıyı da öneriyorum: Sundial – 24 ve Gracie Abrams – That’s So True.

https://open.spotify.com/intl-tr/track/5nsMKSAJwcr1pA9I6PW429?si=45bacbfc14bc4612

https://open.spotify.com/intl-tr/track/7ne4VBA60CxGM75vw0EYad?si=526dc9fb08694c11

2024, bana birçok şey öğreten senelerden biri oldu. Özellikle ikinci yarısında yaşadığım büyük dönüm noktaları, hayatımda bir dönemin kapandığını ve yeni bir dönemin başladığını hissettirdi. Tüm bunların başlangıcı, gerçekten hayatımda bir mihenk taşı olan mezuniyetimle başladı. Üniversitemi zamanında bitirmenin verdiği mutluluğun yanında, kalbimde hafif bir hüzün de vardı. Çünkü artık resmen yetişkinlik dünyasına adım atmıştım ve bunun bu kadar zor olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Bu noktada, sürekli dinlediğim 24 şarkısının şu sözlerini paylaşmak istiyorum, çünkü içinde bulunduğum durumu tam anlamıyla özetliyor:

"I'm 24 now

Still at my parents' house

Thought I would have it figured out."

Bu sözleri her duyduğumda, lisedeki düşüncelerim aklıma geliyor. O zamanlar, 24 yaşıma geldiğimde her şeyi çözmüş ve hayatımı yoluna koymuş olacağımı düşünürdüm. Ama gerçek şu ki, işler pek de planladığım gibi gitmedi.

Peki, bu durum canımı sıkıyor mu? Gerçekçi olmak gerekirse, bazen evet. Ama özellikle bu yıl öğrendiğim en önemli şeylerden biri, hayatımın henüz başında olduğum gerçeği. Daha yeni yetişkinlik hayatına adım atıyorum. Bu yıl öğrendiğim bir diğer şey ise yarının ne getireceğini asla bilemeyeceğimiz. Hayat öyle kısa ki, büyük bir şeyle karşılaşmamız an meselesi olabilir.

Bu iki önemli dersi birleştirdiğimde şu sonuca vardım: Hayat, her şeyi planlamak ve düşünmek için fazlasıyla kısa. Bu yüzden, biraz akışına bırakmak ve anın tadını çıkarmak gerekiyor. Geçen yıl insanlarla ve dostluklarla ilgili birçok şey öğrenmiştim, bu yıl ise hayatın kendisiyle ilgili çok şey öğrendim. 2025’in de bana pek çok şey öğreteceğinden eminim ama bu kez, öğrenileceklerin mutlulukla gelmesini umut ediyorum.

Umut, sizi hayata bağlayan en önemli yaşam kaynaklarından biri. Son birkaç ayda umudumu kaybetmeye çok yaklaştım. Ancak genç bir yetişkin olarak, umudun hayatın her alanında nasıl temel bir yer tuttuğunu daha iyi anladım. Bu yazı, aynı zamanda kendime ve hayallerime olan inanç kaynağımı yeniden bulma çabasıdır.

Bu yıl da her yıl olduğu gibi yeni yıl için umutlu ve heyecanlıyım. Ama en önemlisi, şu an sahip olduklarım için şükran doluyum ve mutluyum. Hayatın zorlukları karşısında dimdik durarak daha güçlü bir hale geldim. Bu noktada That’s So True şarkısından şu sözleri paylaşmak istiyorum:

"Made it out alive, but I think I lost it

Said that I was fine, said it from the coffin

Remember how I died when you started walking?

That's my life, that's my life

I'll put up a fight, taking out my earrings

Don't you know the vibe? Don't you know the feeling?"

Bu sözler, 2024’ü geride bırakırken hislerimi özetliyor. Hayatım boyunca her zaman mücadele etmeye ve hissettiğim duyguları kabullenmeye devam edeceğim. Çünkü bu, benim hayatım ve her şeye rağmen yaşanmayı hak ediyor.

Bugün yılbaşı ağacımı, yeni yıl ruhunu tamamen hissedeceğim şekilde kuracağım. Bu yıl, diğer yıllardan farklı olarak ağacın altına gerçekleşmesini istediğim hayallerimi yazıp yerleştireceğim. Biraz batıl inanç gibi görünebilir ama iyi enerjiye odaklandığımda hayatıma birçok güzelliğin çekildiğini fark ettim. Bu nedenle, “söz uçar, yazı kalır” diyerek kendime yeni yıl hediyesi olarak hayallerimin gerçekleşmesi umudunu vereceğim.

2025 yılı vision board hazırlıklarım için de şimdiden kolları sıvadım. Pinterest’te bazı araştırmalar yapacağım ve Aralık ayının başında vision board’umu tamamlamayı planlıyorum. Özellikle arkadaşlarımla birlikte hazırladığımda enerjimin ve motivasyonumun çok daha yüksek olduğunu fark ediyorum. Belki bir sonraki yazıda, vision board hazırlamanın püf noktalarından detaylıca bahsedebiliriz.

Yılbaşı ritüelim klasik bir şekilde devam edecek: Ağacımı kurduktan sonra, yılbaşı temalı kupamda sıcak çikolatamı alıp yeni çıkan bir yılbaşı filmini izleyeceğim. Bu gibi ritüeller, kendinize ayırdığınız değerli zamanlar haline geliyor. Hayatınızı biraz romantize ederken kendinize vakit ayırmanın, özellikle mental sağlığınıza ne kadar iyi geldiğini fark ediyorum.

Sizin de böyle rutinler edinmenizi ve kendinize vakit ayırmanızı öneririm. Bu anlar, sadece rahatlama fırsatı değil, aynı zamanda kendinizi tanıma ve anın tadını çıkarma fırsatı sunuyor.

Yazımızın sonuna gelirken, benim klasik ritüelim haline gelen yeni çıkan “saçma ama eğlenceli” yılbaşı filmleri arasında keyifli vakit geçirsem de, size yılbaşı ruhunu en iyi yansıtan klasiklerden birkaçını önermek istiyorum:


The Holiday (Tatil) – İki kadının yılbaşı döneminde hayatlarını değiştiren ev değişim hikayesi. Hem romantik hem sıcacık bir film.

Love Actually (Aşk Her Yerde) – Birden fazla karakterin birbirine geçen hikayeleriyle aşkı, dostluğu ve aile bağlarını işleyen bu film tam bir yılbaşı klasiği.

Home Alone (Evde Tek Başına) – Küçük Kevin’ın, ailesi tatile giderken evde unutulması ve evini koruma macerası. Eğlenceli ve nostaljik bir yılbaşı filmi.

Elf – Noel Baba’nın elfleri arasında büyüyen Buddy’nin gerçek dünyada kendini bulma hikayesi. Hem komik hem de sıcak bir yılbaşı filmi.

The Polar Express (Kutup Ekspresi) – Noel Baba’yı görmek için fantastik bir tren yolculuğuna çıkan bir çocuğun macerasını anlatan animasyon film, tam bir yılbaşı ruhu taşıyor.

It’s a Wonderful Life (Şahane Hayat) – Yılbaşı klasiği denilince akla gelen bu film, hayatın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan dokunaklı bir hikaye.

Bu filmlerden birini seçip izleyerek yılbaşı ruhuna daha da kapılabilirsiniz. Şimdiden mutlu bir yılbaşı dönemi geçirmenizi dilerim!