Her Yaşta İzlenebilir Zamansız Animasyon Filmleri

Yazımda, bana keyif veren bazı sevdiğim animasyon filmlerini derledim.

İnsanlar etrafına hayal güçlerinden bir şeyler katarak bakabiliyor. Bu durum özellikle çocukken daha fazla görülebiliyor. Çevremiz belki de kendi monotonluğundan çıkıp rengarenk bir dünyaya dönüyor çocukken. Bir ağaç, gökyüzü vb. bir çocuğun hayal gücü için her renk ve her şekilde olabilir. Artık bu renkli dünya, hayal ettiklerimiz 1908 yılından beri ekranlara taşınmış durumda. Neredeyse her yıl çıkan duygusal, öğretici ve eğlenceli animasyon içerikleri bizi farklı dünyalara, zamanlara götürebiliyor. Bana göre izlenmesinin gayet keyif verici olduğu, hepsine değinemeyecek olsam da, bazı animasyon filmlerini derledim.

RESİM[1]

MOANA

Efsaneye göre başlıngıçta sadece okyanusun bulunduğu bir dünyada Te Fiti adında bir yaratıcı; adaları, canlıları yaratmıştır. Te Fiti'nin bulunduğu adada varolan kalbi bu yaratılanların düzenli bir şekilde devam etmesini sağlar. Yarattığı bazı denizaltı canavaları veya insanlar bu yaratma gücünü elde etmenin o kalbi ele geçirmekte olduğunu düşünür. Maui adında kendine özel oltası ile şekil değiştirebilen bir Yarıtanrı yaratma gücünü insanlara armağan etmek ve insanlara kendini sevdirmek için Te Fiti'nin kalbini çalar. Bu durum Teka adında tamamı lavdan oluşan yaratığın okyanusta belirmesine neden olur. Teka ile kaşılaşan Maui, yaptıkları mücadele sonucu Te Fiti'nin kalbini okyanusta düşürür ve Te Fiti'nin kalbi ve Maui o andan sonra kimse tarafından görülmemişitir. Bu olaydan sonra yaratılan adalar, canlılar yavaş yavaş ortadan kaybolmakta ve okyanus tehlikeli bir hal almaya başlamıştır. Moana ise bu olaydan yıllar sonra yaşayan Motunui Adası'nın prensesidir. Okyanusa karşı küçüklüğünden beri bir ilgisi vardır ve tekneyle kayalıkların dışına çıkmak istiyordur. Adasının yok olduğunu fark etmesi aynı zamanda da büyükannesinin cesaretlendirmesi ve okyanusun ona Te Fiti'nin kalbini vermesiyle Te Fiti'nin kalbini yerine koymak için maceraya atılır. Bu macera sırasında Maui'yi bulacak ve değişik yaratıklarla karşılaşacaktır.

Moana' yı ilk izlediğimde, Moana'nın kişiliği bana kendimi hatırlattı. Seyahate, keşfetmeye olan düşkünlüğü, cesaretli duruşu vb. açılardan Moana karakteri çok ilgimi çekmiş ve hoşuma gitmişti. Aynı zamanda filmde dünya üzerindeki inanışlara, mitlere de çok güzel değinildiğini düşünüyorum. Dünyadaki savaşların en büyük nedenlerinden biri olan güç hırsının aslında ne kadar zarar verici olduğuna yönelik güzel bir animasyon filmi.

OYUNCAK HİKAYESİ SERİSİ

RESİM[2]

Oyuncakların kendi aralarında konuşabildikleri ama insanların bunu bilmediğini biliyor muydunuz? Biz çocukken onlarla nasıl arkadaşlık kuruyorsak onların da bizimle ve kendi aralarında kurdukları sıkı bir dostluk bağı var.

Filmin sahnelerinden tutun film içeriğindeki şarkılara kadar dostluk, sevgi ve bağlılığın her daim ne kadar önemli olduğunun farkına varıyoruz. Oyuncak Hikayesi'ni her izlediğimde kendimi gülümserken buluyorum. Farkları önemsemeden kurulan, bazen bir şeyleri bırakmak, ayrılmak zorunda olsak bile o bağın asla kırılmayacağını hissettiren dostlukların varlığı neredeyse serinin her filminde hatırlatılıyor. Dostunum Ben Senin şarkısı kötü anlarımızda bile dostlarımızın yanımızda olacağını vurgulayan çok güzel bir soundtrack bence. Bir film izlerken huzur versin diyorsanız Oyuncak Hikayesi'nin tam size göre olduğunu düşünüyorum.

BUZ DEVRİ SERİSİ

RESİM[3]

Bu animasyon serisinin olayları; çok uzak zamalarda, dinazorların devrinden sonraki bir çağda gerçekleşiyor. Manny (mamut), Diego (kılıç dişli kaplan) ve Sid (miskin-tembel hayvan)'i ilk filmden itibaren tanıyoruz. İlk başta birbiriyle anlaşamayan, farklılıkları hatta düşmanlıkları olan bu üçlü birbirlerini yakından tanıdıkça dost oluyorlar. Diego'nun ilk filmde sürüsüne layık gözükmek için sürüsüne benzer davranıp kendisi gibi davranmaması ve bunu fark etmesi aslında günlük hayatımızda bizim de karşılaştığımız bir durum diye düşünüyorum. Diego daha sonradan içindeki merhamet, iyilik duygusunu keşfedip Manny ve Sid'le dostluk kuruyor. Aynı zamanda Diego ve Manny'in ilk filmde birbirine duydukları düşmanlığın daha sonradan dostluğa dönüşmesi ise farklılıklarımızı, birbirimizi olduğu gibi kabul etmemiz gerektiği ve birbirimize önyargıyla yaklaşmamamız gerektiği hakkında öğretici bir niteliğe sahip. Daha sonraki filmlerde, seriye farklı karakterler katılarak filmde verilen dostluk, sevgi, aile bağları vb. unsurlar vurgulanmaya devam ediliyor.

Serinin her filminde olan Scrat (sincap) karakterinin fındığını kapmak için yaptığı mücadele bu karakterin her sahnesinde ayrı bir gülme ve eğlence unsuru oluşturuyor.

Her izlediğimde ayrı bir keyif veren bu film serisinin eskimeyeceğini düşünüyorum.

TERS YÜZ

RESİM[4]

Dünyaya ilk gözümüzü açtığımız andan itibaren bize duygularımız eşlik eder. İlk ağladığımızda, güldüğümüzde, yemek yediğimizde, gördüğümüz bir rüyada korktuğumuzda bize hep duygularımız eşlik ediyor. Duygularımızı birbirimize yansıtmadan somut bir şekilde göremiyoruz veya fark edemiyoruz. 2015 yapımı bu film, bilinçaltının somutlaştırılmasıyla izleyiciye renkli bir dünya sunuyor. Yedi tane temel duygumuzdan beş tanesini (öfke, neşe, üzüntü, tiksinti ve korku) somutlaştırarak anlatıyor. Yaşanılan olaylar karşında herhangi bir duyguyu sergilememiz sonucu ise filmde karakter oluşumunu somutlaştıran Kişilik Adaları oluşuyor. Filmin konusu ise Riley adındaki genç bir kızın hayatında geçirdiği değişimler sonucu yaşadığı duygusal değişimler.

Filmde her duygunun hayatımıza yön vermede ne kadar etkili olduğu vurgulanmış. Hiçbir duygu birbirinden bağımsız değil ve kişiliğimizin, olaylara bakış açımızın oluşmasında ayrı bir önemi var. Filme Riley'in hep mutlu olmasını isteyen Neşe, aslında Üzüntü ve diğer duyguların da Riley'e olumlu etkilerinin olabileceğini fark ediyor. Bu filmde, varolan karakterlerle bilinçaltının somutlaştırılmış versiyonunu izleyip birçok maceraya tanık olacaksınız.