Japonya'da Siyasal Sistem
Japonya'da Siyasal Sistem Hakkında Genel Bir İnceleme
Genel Olarak
Japonya sembolik devlet başkanı ve meclisin içinden ortaya çıkan başbakan ve kabine dolayısıyla tipik bir parlamenter sistem özellikleri taşıyan bir siyasal sisteme sahiptir. Buna karşın sistem içerisinde yer alan siyasi partilerin içerisindeki hizipçilik, güçlü bir muhalefetin olmayışı gibi özellikleri dolayısıyla İngiliz parlamenter sisteminden ayrılır. Bu durum ayrıca demokrasi endeksine de yansımaktadır. Demokrasi endeksinde puanı oldukça yüksek olmasına rağmen tam demokrasi kategorisine yükselememiştir. Japonya kusurlu demokrasiler içerisinde yer alır.
Siyasal Gelişme (Tarihsel Süreç)
Japon siyasal gelişmesinde dört önemli dönemin olduğu söylenebilir:
1- Şinto Dönemi (1192-1868): Şogunlar olarak isimlendirilen toplumsal düzende samuraylardan ve feodal beylerden oluşan bir hiyerarşik sistemde toplum uzunca süre yönetilmişlerdir.
Budizm’in ayrı bir türü olan Şinto inancına sahip olmuşlardır. Bu inanç günümüzde de Japonya’da etkin olan dindir.
17. yüzyılda Togukawa şogunluğa geçerek ülkede Hristiyanlık gibi diğer dinler yasaklandı. Diğer ülkeler ile ticaret yasaklandı, ülkeden vatandaşların çıkamamasına izin verilmeyen kapalı bir siyasal sistem 250 yıl boyunca hakimiyet kurdu.
1850’li yıllara gelindiğinde ise Japonya’nın diğer devletler karşısında ticari, ekonomik, siyasi karşı koyma gücü kalmamıştı. ABD’nin de baskılaması ile dışa kapalı siyasal sistemden vazgeçilerek ekonomik anlamada kapılarını açmak zorunda kaldılar. Bunun sonucunda Togukawalar iktidardan düşerek yerine Meji İktidarı gelmiştir.
2-Sınırlı Demokrasi ve Emperyalizm: Meji restorasyonu ile beraber Japonya yeni bir siyasal sistem tasarlamaya çalışmıştır. Avrupa ülkelerini inceleyerek en iyi yönlerini alan yeni bir siyasi sistem oluşturmaya başlamıştır. Bu dönemde modernleşme kapsamında güçlü bir merkezi oldu, ulusal bilinç oluşturulmuştur. Bu dönemin bitmesi ise 2. Dünya savaşı sırasında yaşanan Pearl Harbor saldırı ile olmuştur. Japonya, ABD ve Biritanya’ya savaş açmıştır.
3- İşgal ve Japonya’nın yükselişi 1945-1990’lar: 1945’de ABD, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atarak Japonya’nın savaşta mağlup olmasını sağlamıştır. Bu dönemde Japonya’nın yönetiminde ABD’nin etkisi işgal etmesinden kaynaklı olarak gözükmüştür.
Japonya’nın bu döneminde üç ana süreç halinde incelenmektedir. İkinci dünya savaşı yılları sonrasında Japonya’da ABD’nin etkisiyle demokratikleşme yaşanmıştır. 1955-1993 dönemi ise 1955 sistemi olarak adlandırılan siyasal sistemin kurulduğu bir dönemdir. Bu dönemde Japonya’nın ana partilerinden olan Liberal Demokrat Parti’nin egemenliğinde büyük ekonomik gelişmeler olmuştur. Üçüncü dönemde ise Liberal Demokrat Parti’nin 1990’lardan bugüne değin çözülmesini, hizipleşmesini anlatan süreçtir.
Japonya siyasal olarak reform yapması zor bir ülkedir. Ülkede yer alan kolektivist siyasi kültürden dolayı siyasi liderler aşırı ihtiyatlı hale gelerek reform yapamamaktadır. Mevcut durumda Japonya siyasal sistemi 2012 sistemi olarak isimlendirilmektedir. Bu sistemde 2012 muhafazakar parti karşısında ezici bir çoğunlukla Liberal Demokrat Parti iktidarı ele geçirmiştir. Sistemde muhalif partilerin etkinliği çok azdır. Liberal Demokrat Parti kadrolarında milliyetçilik ideolojisi de giderek artan bir akım haline gelmiştir. Bu bağlamda ana akım siyasi parti olan LDP, siyasi yelpazenin daha da sağına kayan bir seyir izlemektedir.
Siyasi Kültür
Japon’da siyasi kararların konsensüs ile alındığı bir yapıya sahiptir. Bunun nedeni ülkede yer alan bireysellikten ziyade grubun öneminin toplum tarafından kabul görmesidir. Bu kapsamda Japon siyasetçilerin makamlarına gelişleri kişisel çıkarlardan çok grup için kabul edilebilirlikleri ve konsensüs oluşturma amacı taşır. Çok az siyasetçi grup olgusunun üstüne çıkabilmeyi başarabilir. Pek çok siyasetçinin adı dahi bundan dolayı bilinmez. Grup kimliğinde sadakat, görev ve hiyerarşiye dair Japon fikirleri önemli olduğu için siyasi iktidar bir patron müşteri ağına dönüşür. Küçük siyasal eliti bağlayan hizipçilik ve kayırmacılık, toplumsal ve finansal bağlamda görünür. Japon toplumunun statükoya bağlı bir yapısının olduğu söylenebilir.
Japonların tarihten gelen yabancılara karşı bir tutumu vardır. Japon kültürünün başkaları tarafından benimsenemeyeceğini düşünürler. Bundan dolayı ülkeye işçi olarak 20. Yüzyıl başında gelen Korelileri bile vatandaşı yapmakta zorlanmaktadır.
Anayasal Organlar ve Hükümet Sistemi
Japonya devlet şekli olarak anayasal bir monarşi ve hükümet sistemi olarak parlamenter hükümet modeline sahiptir. Japon siyasal sisteminin temel özellikleri bir siyasal partiden ya da ideolojiden ziyade, bir kişiye duyulan siyasi bağlılık yani “kişiciktir." Diğer bir özelliği ise yönetenler ile yönetilenler arasında siyasal destek sonucunda bir lütuf alışverişinin olmasını içeren gayri resmî ilişki yani “Patron-müşteri demokrasisi”dir.
Japonya’nın mevcut anayasası işgal yıllarında kısa bir sürede hazırlanarak kabul ettirilmiştir. Anayasa siyasi anlamda kabul görmüş, bir kere bile değişiklik yapılmamışıdır. Bunun bir nedeni de katı bir anayasa olmasından kaynaklanmaktadır. Anayasa değişikliği için her iki alt meclisin de üçte iki çoğunluğunun kabul oyu vermesi gerekmektedir.
Japonya’da devletin başı olarak İmparator yer alır. Parlamenter sisteme uygun olarak İmparatorun sembolik görevleri vardır. Bu açıdan Britanya’ya benzer.
Japonya’da yürütme yetkisi ve görevi başbakan ve kabinesine aittir. Başbakan ve kabine parlamento üyesi olmak zorunda olduğu için meclis içerisinden çıkar. Kuvvetler kaynaşması söz konusudur. Başbakan’ın yalnızca partinin desteğini değil ayrıca kendi parti içerisinde yer alan hiziplerin desteğini de alması gerekir. Bu yönüyle diğer sistemlerden ayrılır.
Japonya’da yasama organı çift meclis sistemine dayanır. Halkı temsil eden ve asli kuraları koyan organ Ulusal Meclis (Diet)’tir. Ulusal meclis iki alt meclisten meydana gelir. Temsilciler Meclisi (Shugi-in) parlamentonun güçlü kanadını oluşturur. 465 üyesi dar bölgeli basit çoğunluk ile nispi temsilin karmasından oluşan bir seçim sistemi ile seçilir. Bütçe yapma, müzakere sürecinin yapılması gibi temel görevleri vardır. Belirli bir konu üzerinde konsensüsün oluşması kısmen tek parti hakimiyetinin söz konusu olmasından dolayı parti içi hiziplerin uzlaşmasına bağlıdır.
Japonya’da Danışma Meclisi (Shangi-in) ise senato işlevi gören üst meclistir. 6 yıl görev yapar. Üyelerinin yarısı her üç yılda bir yeniden seçilirler.
Japonya’da kadın yasama organında ve yürütme organında temsilcisi sayısı diğer Asya ülkelerine kıyasla çok düşüktür. Verilere göre, kadın temsilci oranı %10’larda kalmaktadır.
Japonya yüksek mahkemesi 15 üyeden oluşur. Mahkemenin 14 üyesi kabine tarafından seçilir. Bir üye ise İmparator tarafından kabinenin önermesi doğrultusunda atanır. Mahkeme üyelerinin gelecek genel seçimde halk tarafından onaylanması gerekir. 10 yılı dolduran üyelerin tekrardan halk tarafından seçim ile onaylanması gerekir. Üyeler 70 yaşında emekli olmak zorundadır. Japon yüksek mahkemesi yargısal denetime haiz olmakla birlikte yetkisini tartışmalı yürütme konularında kullanmak çekinir. Bir fren mekanizması yerine yürütmeyi destekleyici işlev görür.
Ulus-altı Yönetim
Coğrafi olarak küçük olan Japonya, toplumsal homojenliğe ve konsensüse dayana toplumsal yapısı dolayısıyla üniter bir yapıya sahiptir. Yerel yönetimlerin yetki ve görevleri sınırlıdır. Merkezi yönetimin hakimiyeti söz konusudur.
Seçim Sistemi
Japonya’da genel seçimler karma oy verme sistemine dayanır. 242 üyeli danışma meclisinin 146 üyesi basit çoğunluk seçim sistemine göre seçilirken 96 üyesi nispi seçim sistemine göre seçilir. Benzer biçimde temsilciler meclisinin bir kısım üyesi dar bölge seçim sistemi ile seçilirken bir kısım üyesi ise nispi temsil seçim sistemine göre halk tarafından seçilir.
Japonya’da yerel seçimlerde halk belediye başkanlarını, köy, kasaba ve kent meclisi üyelerini, valileri ve vilayet meclislerini doğrudan oy ile seçer. Ancak Japonya’da yerel seçimlerin önemi görece azdır.
Siyasi Partiler
Japonya’da siyasi parti sistemi ülkede yer alan Liberal Demokrat Parti (LDP)’nin etkisi altındadır. LDP ülkede yer alan hizipçilik anlayışından, derin siyasi kırılmalardan kaçınması ve parti içi dengeler ile koalisyonu dolayısıyla ülkede yer alan diğer partiler karşısında güçlü olmuş, siyasal sisteme hakim olmuştur. LDP, iş dünyasına yakın ana akım siyasi parti olmakla birlikte kırsal kesimden de oy alabilen bir yapıya sahip olagelmiştir. Japonya’da LDP’nin siyasi sistem içerisindeki etkinliği hala devam etmektedir.
Japonya Demokrat Parti (JDP) ise Japonya’nın en güçlü partisini alt etmeye 2009 seçimlerinde yaklaşmıştır. Buna karşılık 2012 seçimlerinde başarısız bir yönetim modeli sergilemesinden dolayı çok büyük yenilgi almıştır. 2016’dan itibaren parti dağılarak 2018’de tamamen kapatılmıştır.
Japonya’da Sosyalist Parti, Sosyal Demokrat parti gibi küçük partiler de yer almakla birlikte yönetim sistemi içerisinde etki göstermemektedir.