Jön Türkler ve II.Meşrutiyet’e Doğru

Modern Türkiye tarihinde önemli yere sahip Jön Türkler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız bu yazı tam size göre.

Jön Türkler, genel olarak olarak Osmanlı yönetiminde büyük rol oynamış grup olarak bilinir. II.Abdülhamid döneminde milliyetçilik esintilerinden dolayı Makedonya, Girit ve Ermenilerin yaşadığı bölgelerde kargaşa hakimdi. Bu dolayla, Ermeniler ve Hristiyan topluluklarla aradaki bağ zaten iyi değildi fakat II.Abdülhamid Müslümanlar tarafından seviliyordu. Sultan’ın o dönemde göz ardı edip sadakat aşılayamadığı bir grup vardı ki bunlar yeni bürokratlar ve subaylardı. Bu yeni kuşak, devlet içindeki dengede büyük bir role sahip olacaktı. Meclis ve Kanun-i Esasi, Rusya ile yapılan savaştan sonra kapatıldı. Askeri Tıbbiye’de öğrenim gören bir grup öğrenci anayasal ve parlamenter sistemi geri getirmek için örgütlendi. İlerleyen süreçte bu topluluk İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak da anılacaktı.

Yarattığı büyük değişimlere rağmen İttihatçilere ilişkin yeterli düzeyde çalışmalar bulunmamaktadır ama yine de Jön Türkler, bazı araştırmacılar tarafından tanımlanmaya çalışılmıştır. Örnek verecek olursak; Bernard Lewis, çoğunluğu asker müslüman tanımını yapmıştır. Stanford Shaw “alt sınıf”, Feroz Ahmad ise “aşağı orta sınıf” şeklinde belirtmiştir.

Bu gruba baktığımızda Ahmet Rıza, ilk dönem ittihatçılardan öne çıkan isimdi. Fransa’da Jön Türkler olarak anılan bu grup, Paris’te çıkardıkları dergilerde II.Abdülhamid’i ve yönetimini eleştiriyorlardı. Bu dönemde güncel yönetimin gözden düşmesi, topluluğa yeni üyelerin eklenmesinde büyük katkı sağladı. Kişilerin artması beraberinde fikir ayrılıklarını da getirirken Ahmet Rıza’dan uzaklaşan taraf ortaya çıktı. Ahmet Rıza’nın biraz daha dinden uzak bir doğrultuda ilerlemesi Jön Türklerin bir kısmı için fazlaydı. Mizancı Murat ismi bu vesileyle gündeme gelmeye başladı. Liberal bir düşünce yapısına sahip olmasına karşın daha dindar bir tutum sergilerken Abdülhamid ile uzlaşmacı politika izlemesi onu eleştiri yağmuruna tuttu. Bu durum Ahmet Rıza’nın yeniden öne çıkmasına olanak sağladı.

Bu tarz muhalifsel hareketlere sık sık rastlansa da düzgün bir şekilde örgütlenemiyorlardı ve bu doğrultuda 1906’da Selanik’te Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu. Kurucular çoğunlukla genç subaylardan, daha önce İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılanlardan ve bürokratlardan oluşuyordu. Yönetim merkezi Selanik’ti. Reval Görüşmeleri ile birlikte Osmanlı’nın İngiltere ve Rusya arasında paylaştırılması bardağı taşıran son damla oldu. Topluluk harekete geçti ve dağa çıkıp protestolar yapıp II.Abdülhamid’e bir sürü telgraf gönderdiler. Onların bu tutumu ve emirlerine uymaması II.Abdülhamid’i ürkütünce II.Meşrutiyet’in ilanı gerçekleşti. 



Kaynakça:

Erik Jan ZÜRCHER, “Jön Türkler: Sınır bölgelerinin çocukları,” Savaş, Devrim ve Uluslaşma-Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005, s. 139-154

Erik Jan ZÜRCHER, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, 1999, s. 116-165