Julie & Julia Film Yorumlaması
Julia Child ve Julie Powell'ın mutfak tutkusunu işleyen, buram buram tereyağı kokan enfes bir gastronomi filmi.
Julie & Julia 2009 yapımı biyografik komedi-drama filmidir. Meryl Streep, Amy Adams, Stanley Tucci ve Chris Messina filmde başrolleri paylaşmaktadırlar. Film Julia Child ve Julie Powell'ın hem mutfak hayatlarını ayrı ayrı anlatmakta hem de bu iki kadının yollarının kesiştiğini bize göstermektedir.
Filmde Julia Child eşiyle birlikte Fransa'ya taşınır ve orada bir meşgale ararken sonunda aşçılık kursuna gitmeye karar verir. Fransa'daki en prestijli ve zorlu aşçılık kurslarından biri olan Le Cordon Bleu'de profesyonel eğitim alır. Ardından öğrendiklerini "Aşçısı olmayan Amerikalı ev kadınlarına Fransız mutfağını öğretmek" mottosuyla yazmaya başlar. Yıllar sonra işinden sıkılan ve yemek yapmayı çok seven Julie Powell, aynı Julia gibi kendine günlük hayatta kafasını dağıtmak için bir uğraş arar ve en sonunda Julia Child'ın tariflerini tekrar yapmaya ve tecrübelerini blogunda yazmaya karar verir. Filmin ilerleyen dakikalarında bu iki kadının karşılaştığı zorluklar ve yollarının kesişmesi yer alır.
Film içerisinde çok sayıda gastronomik unsur bulunmaktadır. Başta Julia Child'ın imzası Hollandez sosu görmekteyiz. Poşe yumurta veya enginar yaprağıyla yenilen bu leziz sos, yapılmasıyla da yenilmesiyle de filmde yer alan en gastronomik sahnelere sahip diyebiliriz. Bu sahnelerde hollandez sosu yiyen herkesin bol tereyağı tadına bayıldığını görüyoruz. Hatta Julie'nin blogunda bunu "Tereyağı hiçbir zaman fazla gelmez" şeklinde yazdığını da görmekteyiz.
Bir diğer gastronomik unsur olarak filmin belki de en önemli yemeği olan ve yine Julia Child'ın imza yemeklerinden boeuf bourguignonu görüyoruz. Julie'nin Julia Child'ın editörünün geleceği günün gecesi bu yemeği yakmasıyla bir şeylerin yolunda gitmeyeceğini önceden tahmin edebiliyoruz.
Filmde çok fazla üstünde durulmamakla birlikte sık sık gördüğümüz diğer gastronomik unsursa Julia'nın yerel pazarlara gidip oralardan yöresel ürünleri alması ve yerel satıcılarla tanışıp, iletişim kurması diyebiliriz.
Filmde kendini belli eden zorluklara baktığımızda açıkça Julia'nın gittiği aşçılık kursundaki tek kadın olması ve kendini korkusuz biri olduğu için bu sosyal topluluğa kabul ettirmesi diyebiliriz.