Kabuk Adam
Aslı Erdoğan'ın ilk eseri Kabuk Adam.
"Bugün artık biliyorum: Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı, ilk fırsatta katlederiz. Sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız."
Bu yaşıma kadar sayısız kitap okudum. Ancak bu okuduğum kitaplar arasında ayrı bir yerde tuttuğum bir kitap var. Okuduğu kitapları tekrar tekrar okuyan biri olmasam da Aslı Erdoğan'ın kaleminden çıkan Kabuk Adam, tekrar tekrar okumaktan zevk aldığım nadir kitaplardan.
Hikâyenin gerçekliği, karakterin hataları, daha önce benzerini okumadığım bir sevgi türüyle beni kendine bağlıyor. Okuduğunuz diğer kitaplara benzemeyeceğine iddiaya girebilirim. En basitinden, bu kitapta Kabuk Adam'ımız çirkin, çok çirkin. Çirkin bir yerli, okyanustan çıkardığı kabukları satıyor.
Karayipler'de geçen hikâyede, karakterimiz NATO tarafından yapılan bir fizik seminerine katılıyor. Dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla Karayipler'de kalmaya başlıyor. Bu seminerde yüksek enerji fiziğine çalışmak yerine, Yunan yakın arkadaşıyla olabildiğince anın tadını çıkarmaya çalışıyor.
Adada, diğer araştırmacılardan farklı olarak, yerlilerle iletişime geçiyor. Tony ile tanışan karakterimiz gün geçtikçe ona âşık olmaya başlıyor. Bu alışık olmadığımız aşk, statü ve görünüşün çok ötesinde ilerliyor.
"Size Kabuk Adam'ın öyküsünü anlatacağım, tropik bir adayı, cinayet ve işkencenin, şiddetin bataklığında filizlenen bir aşkı, içinde yetiştiği toprak kadar acı dolu bir aşkı anlatacağım. Çıldırtıcı gücünü sonuna dek yaşanmayan arzulardan, en gizli hayallerden alan bir tutkuyu, ölümle yaşamın sınırında kurulan mucizevi bir dostluğu ve bütün yıkımların nedeni olan korkuyu, insanın en temel özelliği olan korkusunu, alçaklığını, umutsuz yalnızlığını... Tropiklerde, o gözden ırak adada öğrendim ki, cennetle cehennem iç içedir, ancak bir katil bir peygamber olabilir ve insan bir başkasına, aynı karabüyü ayinlerindeki gibi, dönüşebilir, çünkü insanın tam zıddı gene kendisidir."