Köleliğin Romanı: Sergüzeşt

Bir kölenin hayatına ve hayallerine ortak olmaya ne dersiniz?

Sergüzeşt, Türk edebiyatında realizmin etkilerinin görüldüğü ilk eserdir. Samipaşazade Sezai tarafından kaleme alınan bu eser, aynı zamanda yazarın tek romanı olma özelliğini de taşımaktadır.

Macera anlamına gelen Sergüzeşt, hem romanın ana kahramanını hem de romanın yazarını çeşitli maceralara sürüklemiştir. Yazar, eserini 1888 yılında yayınlamıştır ve eserinde işlediği konular nedeniyle başı hükümetle belaya girmiştir. Hükümetin göz hapsine aldığı yazar, çareyi Paris’e kaçmakta bulmuştur. Peki yazarın ülkeyi terk etmesine neden olan bu kitapta ne anlatılmaktadır?

Yazar, eserinde kölelik kavramını ele almıştır. Köle ticareti ve sosyal sınıf kavramını işleyen bu eser hükümeti alttan alta eleştirmektedir. Dolayısıyla alttan alta yapılan eleştiriler hükümetin hoşuna gitmemiştir ve yazarın Paris’e kaçmasına kadar uzanan bir süreç başlamıştır.

Gelelim kitabın konusuna. Kitapta Kafkasya’dan esir olarak getirilen Dilber’in hayat hikayesi kaleme alınmıştır. Kitabın ana kahramanı olan Dilber, dokuz yaşında Kafkasya’dan İstanbul’a esir olarak getirilmiştir. Para karşılığında bir memura satılan Dilber, evin hanımı tarafından çeşitli eziyetlere maruz kalmıştır. Zaman zaman gördüğü eziyetlere katlanamayan Dilber evden kaçmanın yollarını aramıştır. Ne yazık ki Dilber’in bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Dilber’in hayatı esir olarak verildiği memurun tayininin çıkmasıyla değişmiştir. Memur taşınmadan önce Dilber’i esir olarak başkasına satmıştır. Dilber’in yeni durağı bir konak olmuştur. Başta güzel başlayan konak macerası sonrasında daha kötü günlerin başlangıcı olmuştur. Konakta başlayan aşk rüzgarları Dilber'i oradan oraya sürüklemiştir.

Bir köle olan Dilber, evin küçük beyine aşık olursa neler olur?

Bir köle evin beyine layık görülür mü? Peki aşık iki genç birbirine kavuşamayacağını anlayınca neler yaşanır? Dilber’in Kafkasya’da başlayan macerası nerede son bulmaktadır?

Kitabın bundan sonrasında yaşananları anlatmak istemiyorum. Çünkü iki tarafın hissettiği aşk acısını, Dilber'in yaşadığı çaresizliği ve yaşanan pişmanlıkları yazar oldukça güzel bir şekilde kaleme almış. Eseri okuyarak bu duyguları hissetmenizde fayda var.

Sizde kitabı okuyarak bir esirin, daha da önemlisi esir bir kadının gözünden hayata bakabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.