Kadın olmak saçını süpürge etmek midir?

Saçını süpürge eden kadın hak ettiği değeri görebiliyor mu? Yoksa aksine kendine yapılan haksızlıklara izin mi vermiş oluyor?

Ağrı'da yaşayan çok sevdiğim mutaassıp bir arkadaşım var. Kendisiyle İstanbul'da karşılaştım sonra telefonla saatlerce görüşmeye başladık. Birbirimize derttaş oluyor, her konuşmamızda iyi dileklerimizi dile getiriyorduk. Birgün konuşurken sesinin kötü geldiğini fark ettim. Ona nesi olduğunu sorduğumda eşinin ona duygusal ve fiziksel şiddet uyguladığını ağlaya ağlaya anlattı. Hem de hamileydi. Öyle öfkelendim, öyle çaresiz kaldım ki anlatamam.

Sorun şu ki; ne polisten ne de kadınları koruyan derneklerden yardım talep etmek istemiyor. Yuvasının yıkılmasından, çocuklarının eziyet çekmesinden korkuyor. Sırf onları babasız bırakmamak için hakkı olan boşanmaktan kendini alıkoyuyordu. Annesine bile olanları bu yüzden anlatamıyor. Hala da bir aile dostundan yardım isteyecek. Ondan yardım alacak mı bakalım, kararlılıkla takipteyim.



Bir kadın polise eşini şikayet etmekten dayak korkusuyla vazgeçiyorsa cidden zor durumdadır. Savunmasız çocuklarını korumak için kendini fedakarlık ediyordur. Ancak bu fedakarlık ne zamana kadar yapılabilir soruyorum? Gerginlik çıkmasın diye söylenmemiş sözler ne kadar süre söylenmeyebilir? Sirke küpüne zarar.

Kades diye bir kadın koruma uygulaması var. Emniyet görevlileri belirtilen konuma personel gönderiyor. Bu uygulamadan faydalanabilenler varsa çok iyi ama herkes emniyet görevlilerinden yardım almaya cesaret de edemeyebilir. Böyle bir durumdaki kadına onu tanıyanlar yardım etmeyi kendine görev bilmelidir. Polis her şeye yetişemez. Birlikten güç doğar. Toplum baskısı ile hatalı kişi yola getirilebilir. En azından gözü korkutulur. İyi ki arkadaşım bana ailesel sorunlarını anlatıyor. Ben de ona yardım etmek için elimden geleni yapmaya çalışabiliyorum.

Toplum, yardıma muhtaç kadınlara elinden gelen yardımı esirgememelidir. Başkasının şahit olmasını beklemememelidir. Ayrıca erkeklere edep sınırları öğretilmelidir. İnsana ve daha zayıf yaradılışlı olan kadına merhametle davranmayı kesin bir kural olarak öğretmelidir. Küfürlü konuşmalara gülünmemeli, cinsel organını göstermekten haya etmesi gerektiği söylenilmeli, "Büyüyünce çok canlar yakacak" gibi yanlış mesaj içeren cümleler kurulmamalıdır. Erkeklerin de duyguları olduğu, yeri gelince ağlamasının da kınanmayacak doğal bir davranış olduğu anlatılmalıdır.


Beni çok etkileyen bir şey söyledi: "Televizyondaki haberlerdeki kadınlar gibi olurum diye korkuyorum." Kimse bir Özgecan Arslan veya Emine Bulut olmak istemez şüphesiz. Bu haberleri izlemek bile insanı derinden etkilerken gerçek bir haber konusu olma tehlikesindeki bacım ne yapsın? Fevkalade üzüldüm ve korktum. Sakın susma, dedim. Bu sorunu çözmeye yönelik harekete geçmezsen tekrar incitir seni. Evlatlarının da iyiliği için susma. İkinci çocuğunu bekleyen bu biricik arkadaşım için dualarım ve çabalarım sonuna kadar gidecek. Yaşadığı olumsuz olayları kimseye anlatmamamı tembihlediyse de bir kötülüğü durduramıyorsam en azından duyururum dedim.

Sizin çevrenizde de böyle aciz durumda kalmış bir kadın var mı? Varsa lütfen elinizden geleni yapmaktan çekinmeyin. Derdini dinleyip tavsiye vermeniz bile yeterli. Bırakın feminizmi, humanizmayı kendinizi de gelecekte böyle canavarlardan korumak için bir adım atın.

Kadın olmak, yeri gelince fedakarlık yapmak yeri gelince de adalet için sesini yükseltmektir. Siyasi partilere oy veya sempati kazandırma niyetinde olmayan dernekler olsun. Türkiye'nin dört bir yanına yayılsın. Eşler arasında hakemlik edebilecek güvenilir ve güçlü insanların sayısı artsın. "Karısıdır, kızıdır, bizi ilgilendirmez" diye şiddete göz yumulmasın. Ülkemiz kadına şiddet meselesini aşmadıkça gelişmiş ülkelerden olamayacak. Günümüzde ilgilenilmesi gereken en önemli toplumsal sorundur. Hem biricik kızım hem kardeşim hem de tüm kadınlar için korkmadan yaşayabildiğimiz güven içinde bir gelecek diliyorum.