Karl Marx “Komünist Manifesto” Ve “Marksizme Sıra Dışı Bir Giriş” Bağlamında Toplumsal Koşulların İnsanların Düşünsel Gelişimi Üzerindeki Etkisi

Karl Marx'ın düşünceleri doğrultusunda, bir insanın görüşleri, içinde yaşadığı toplum ile bağlantılı olarak nasıl bir değişime uğrayabilir?

Karl Marx “Komünist Manifesto” kitabında, “kapitalizm” doğrultusunda fabrikalaşmanın oluşması ve kapitalist sistemin gücü tekeline aldıktan sonra toplumların nasıl bir değişime girdiğini göstermeye çalışmaktadır.

Marx, işçi sınıfındaki bireylerin fabrikalaşma ve makineleşme sürecine girmeden önce, eğitim düzeylerinin sorun yaratacağı endişesi olmadan kendi işlerini seçebildiklerini söylemektedir. İşçiler, herhangi bir kriter sorunu yaşamadan toplumsal faaliyetlere katılabilmekteydiler. Ancak, fabrikalaşma ve toplumsal koşulların değişmesi, kapitalizmin insanlar arasında sınıf ayrımı yaratması ve işçilerin belirli kriterlere tabi tutulması sonucunda bu durum değişime uğramıştır. Değişim sonucunda da toplumda yeni sınıflar oluşmaya başlamıştır; burjuva ve işçi sınıfı.

Marx, bu değişim sürecine devletin de katkı payı olduğunu düşünmektedir. Çünkü devlet her zaman kendi çıkarları doğrultusunda ilerlemektedir ve burjuvayı kullanarak kendi yararını gözetmiştir. Bu durum kapitalist sistemin işine gelmiştir. Peki ya neden?

Devletin de desteğini alarak güçlenen kapitalist kesim, işçi sınıfı üzerinde daha fazla baskı kurmaya, onları daha fazla sömürmeye ve işçi kriterlerini arttırmaya başlamıştır. İşçiler ise bu durum karşısında sadece adapte olmakla yetinmişlerdir. Daha doğrusu, duruma adapte olmak zorunda kaldılar çünkü onların başlıca problemleri geçimini sağlamak ve yaşamını idame ettirebilmekti. Bu durumlar söz konusu olduğunda, işlerini kaybetmeyi göze alamadılar.

Karl Marx bu durumu daha iyi anlatabilmek istedi ve bir kuram ortaya attı. “Marksizme Sıra Dışı Bir Giriş” eserinde ortaya çıkartmış olduğu “Marx’ın Yabancılaşma Kuramı". Peki ya nedir bu kuram?

Yabancılaşma kuramı 4 ilişki ile açıklanır:

1- İşçiler kendi emek gücü konusunda hiçbir hakkı yoktur. Kendileri hakkında hiçbir hak iddia edemeyen işçiler, nasıl çalışacağını veya kaç saat çalışacağını belirleyemez. Hatta ve hatta nasıl bir hızda çalışacağı dahi kendisi belirleyemez ve başındaki patronu bu durumu belirlemektedir.
2-  İşçiler üreten taraf olduğu halde ne ürettiklerini, ürettikleri ürünlerin değerini veyahut bu ürünlerin ne işe yaradığını bilmemektedirler.
3- İşçiler diğer insanlardan ayrı yaşamak durumunda kalmaktadır. Yani özgür ve sosyal bir hayatı olamaz. Bu durum kapitalizm için, işçi sınıfıyla bütünlük kurmak yerine onlarla bir rekabet içinde olur.
4-  İşçi bu durum karşısında kendi insani halini kaybetmektedir. Aslında bir makine olma yolunda ilerleyen varlığın ta kendisidir. Yani işçi emek gücünü satan bir varlık olur. Kendi ürettiği şeylerin dahi farkında olamayan şeydir. Toplumdan soyutlanmış ve özgürlüğü elinden alınmıştır.

Marx bu şekilde bir yönetimin belirlenmesi sonucunda kapitalizmin kendi kendini bitireceğini söylemekteydi çünkü özgürlüğü elinden alınmış olan işçi, bu baskılara daha fazla dayanamayarak bir isyana kalkışabilir diye düşünüyordu.

Bu isyanların yaşanmaması için topluma yeniliklerin gelmesi ve toplumsal koşullar farklı değişimlere tabi olması gerekmekteydi. Değişimler yaşanmalıydı çünkü sınıflar arasındaki eşitsizliklerin devam etmesi ve devletin bu durumdaki tavrını değiştirmeden devam etmesi kapitalizmi yıkıma götürecekti.

Fakat içinde bulunulan bu durumu birey tek başına değiştiremezdi. Yani toplum bir araya gelmeli ve koşulları bu şekilde değişikliğe uğratmalıydı. Marx düşüncelerini işçi sınıfının aklını yerine getirmek ve onların umudu olmaya çalışmak için ortaya atıyordu. Yani işçinin kendi değerinin farkına varmasını ve burjuvaziye karşı durmasını istemekteydi. İşçi eğer ki içinde bulunduğu bu durumu ne kadar erken fark eder ve bir şeyler yapmak için birlik olunursa kapitalizm o kadar erken yıkılmaya başlayacaktı.

Marx'ın bu düşüncesi, “Marksizme Sıra Dışı Bir Giriş” isimli eserde “değer kuramı” olarak ele alınmaktadır. Kapitalist, değeri satın almakta ve işçiye emeğinin karşılığı olarak bir şeyler vermektedir, ancak işçi, ürettiğinin sadece bir kısmını geri alabilmektedir. Bu durum, ileride sorunlara yol açabilecek ana nokta olacaktır.

Bu sorunlar karşısında kapitalizm yıkılacak ve yeni bir düzen oluşturulması zorunlu hale gelecektir. Ancak bu durum sadece düşünce sisteminin değişmesi ile gerçekleşebilir. Marx’ın bu düşüncelere sahip olmasının sebebi, yaşadığı toplumdur. Aslında iyi bir ailede dünyaya gelmiş olmasına rağmen, topum içindeki koşullara, dış dünyaya kayıtsız kalamamış ve bir şeylerin farkına varılması için eserlerini kaleme almıştır. Marx bu düşünceleriyle toplumu düşünen bir düşünür olarak tarihe adını yazdırmayı başarmıştır.


KAYNAKÇA

Engels Friedrich, Marx Karl                Komünist Manifesto, İthaki Yayınları, 5. Baskı 2014 İstanbul

Ollman Bertell                           Marksizme Sıra Dışı Bir Giriş, Yordam Kitap, 4. Baskı 2020 İstanbul