Kartpostal

kartpostal yollamayın ona

Yazdıklarını bilmem kaçıncı defa okudum. Eğer gece yatmadan önce yazılanları son bir defa okumak istersem ama şu sevimsiz kartpostalı salonda unutmuşsam, yatağımdan kalkmadan bunu yapabilirim çünkü her kelimeyi ezberledim.

Ama sana şunu sormalıyım ki bana bunları yazmaya utanmadın mı? Altı ay önce beni öylece terk etmemişsin gibi hiç sebepsiz nasıl olur da halimi hatrımı sorarsın, özürsüz?

Ben bir yerlerde pişmanlıkla ölüp gitmeni umut etmiştim belki içten içe. Ama bana halinden pek memnun bir şekilde, dünyanın bir ucundan, güzel bir ucundan, gamsızca çirkin mi çirkin, üstünde su lekesi olan bir kartpostal atmanı hazmedemiyorum. Umarım Eros’un okları bir olup senin hiç hoşlanmayacağın yerlerine batar, ve karşında da ben olurum ve bana eskiden olduğu gibi umarsızca aşık olursun ancak ben bir kere bile dönüp sana bakmam. Sana bu mektubu tüm gün evimin içinde sinirden dört döndüğüm, delirmek üzere olduğum için yazıyorum. Seni affetmeyeceğim biliyorsun değil mi? Bu mektubu da yazıp dairenin posta kutusuna ellerimle bırakacağım, gelip gelmediğini kontrol etmek için. Ama gelmiş olsan bile zili çalmayacağım, seni görmeyeceğim. Çünkü sana olan aşkım hala öfkemi yenecek kadar büyük.

Kendimi seni affetmeye hazır hissetmiyorum, bu mektubu okuduğunda beni biraz olsun anlamanı diliyorum. Gözüme gözükme o yüzden.

İyisin değil mi? Beni özlemiyor musun, benim seni özlediğim gibi? Bazen burnunun direği sızlamıyor mu beni düşünürken? Nasıl böyle kalpsiz olabilirsin? Kalbimi kırmana izin vermemeliydim, sana bu gücü vermemeliydim. Hatalıydım belki, hatalı olmak her gidişi haklı çıkarmaz? Gitmeye neden mi arıyordun söyle? Seni özlüyorum. Çiçeklerini ölmesin diye kapıma bırakıp beni terk ettin? Benim sensiz pek de yaşıyor olamayacağımı biliyordun. Çiçeklerine iyi bakıyorum, onlarla senden konuşuyoruz, birlikte dedikodunu yapıyor ve birlikte özlüyoruz seni. Sevgilim, senden nefret ediyorum. Ayrılmadık biliyorum. Biz birbirimizi görmeden de yapabiliriz, birbirimize ait olduğumuzu biliriz çünkü. Dönmeni bekliyorum, bana dönmeni, kapımı çalmanı, iki ekmekle ve bir sütle. Söz, kızmayacağım o sabah sana, sonra konuşur hallederiz. Beklerim ben. Döneceğini bilince beklemek ağır gelmez, sadece özlemeye çare bulamıyorum. Seni seviyorum.