Kaygıların Geleceği
kaygı hakkında bir söz denemesi.
Bütün insanlar hayatlarının bir döneminde gelecek kaygısı tuzağına düşmüştür. Peki ya kaygıların geleceği ne olacak?
Bir insan kendinin farkına vardığı zaman gelecek hayatının rahat, güzel olmasını ister. Peki bu insanın elinde midir? Çoğu zaman evet. Ama bazen düşünceler dünyasında boğulup gidiyoruz. Akan zamanın farkına varamıyoruz. Oysa anın tadını çıkarsak, yediğimiz yemekten tat almaya baksak, bir kuş cıvıltısındaki şarkıyı duysak neler değişir? Artık değişmeyecek olan geçmişi, neler olacağını bilmediğimiz geleceği düşünüp savruluyoruz. Ama insan kendini düşünmekten alıkoyamıyor. Kaygı insanı fiziksel ve ruhsal olarak yıpratma eğilimindedir. Çoğu hastalığın stres yoluyla ortaya çıktığı kanıtlanmıştır. Bunu değiştirmek bizim elimizdedir.
İnsan boş durduğu her an düşünür. Düşündükçe daha da kaygılanır ve bir çıkmaz döngüye girer. Bu düşünce döngüsü ve işin içinden çıkamayış bizi olumsuz yönde etkiler. Bizi etkilediği gibi ailemiz, arkadaşlarımız da bizden etkilenir. Bu negatif enerji içinde savrulur dururuz. Büyüklerimiz “Boş duranı Allah sevmez.” derler. Onların söylediği her söz bir mücevher değerindedir. Geleceğimiz elbette çok değerlidir ama bunu değerli yapan bizleriz. Kaygı bir insanın zihnini hapsetmeden biz o kaygıyla başa çıkmalıyız. Ne de olsa her boş zihin çabuk doldurulur.