Kemal, Füsun’a gerçekten âşık mıydı yoksa Füsun onun için bir takıntı mıydı? 

“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.”

Orhan Pamuk’un yazdığı Masumiyet Müzesi romanı, takıntılı bir aşk hikâyesini konu almaktadır. Orhan Pamuk, bir yandan Füsun ve Kemal’in umutsuz aşkını anlatırken bir yandan da 1970’li yılların Türkiye’sinin sosyo-ekonomik panoramasını çizmektedir.

Kemal, Füsun’a takıntılı derecede âşıktır. Ancak Kemal, Sibel adlı bir kadın ile nişanlanmak üzeredir. Bu sırada Kemal’in karşısına çıkan Füsun, tüm olayları karıştırmıştır.

Kemal ile Füsun küçüklükten tanışmaktadır. Yıllar sonra bir davette bir araya gelmişlerdir. Kemal, Füsun’u ilk gördüğü an âşık olur. O, her şeyini kaybetmek pahasına Füsun’a delice tutulur ve Füsun’un peşinden gider. Zamanla Füsun ile Kemal arasında önce bir çekim, ardından da büyük bir tutku başlar.

Kemal, iki kadın arasında kalmıştır. İki kişiyle aynı anda birlikte olması bir bakıma onun ikiyüzlülüğünü göstermektedir. Füsun’u kaybettiğinde ve kederli anlarında Sibel’e sığınarak ondan teselli bulmaya çalışır:

Bir süre Füsun ile Kemal arasında gizli ve tutkulu bir aşk yaşanır. Ancak Sibel ile Kemal’in nişanlanmasından sonra Füsun ortalıktan kaybolur. Kemal, bu süreçte deliye döner. Füsun’u daha da takıntı haline getirir. Sibel ile Kemal arasındaki nişanlılık artık son bulur. Kemal, uzun bir süreden sonra ise Füsun’u bulur ancak Füsun evlenmiştir. Füsun ve eşinin evine sık sık misafirliğe gitmeye başlar. Her gittiğinde Füsun’a ait bir eşyayı kimseye çaktırmadan alır. Böylelikle Füsun’a ait eşyaları biriktirmeye ve Füsun’u daha da takıntı haline getirmeye başlar.

Füsun ve eşi arasındaki evlilik birtakım sebeplerden dolayı son bulur. Kemal için büyük bir fırsat doğar. Füsun, Kemal ile evlenmeyi kabul eder. Birlikte tatile gidecekleri sırada yolda kaza yaparlar. Kemal artık Füsun’u ebediyen kaybetmiştir. Kazadan sonra iyileşen Kemal, tutkulu aşkı olan Füsun’un yokluğuna dayanamaz. Füsun’dan gizli aldığı eşyalardan bir müze yapar. Ardından Orhan Pamuk’a bir mektup yazar. Mektubunda, Füsun ile hikâyesinin roman haline gelmesini talep eder. Hayatının son zamanlarında Orhan Pamuk’a her şeyi tek tek anlatır. Ardından hayata gözlerini yumar. Füsun ve Kemal’den geriye, İstanbul’da “Masumiyet Müzesi” adlı bir müze kalmıştır.

Kemal’in Füsun’a karşı olan aşkı aslında saplantılı bir aşktır. Füsun’un içtiği her sigara izmaritini saklayacak kadar saplantılıdır. Kemal’in Füsun’a karşı olan çoğu duygusu cinsellik üzerineydi. Bu sebepten gerçekten Füsun’a âşık mıydı yoksa Füsun onun için bir saplantı mıydı bunu net olarak bilmek pek mümkün değil.