Kemal Sunal Filmlerinde Toplumsal Mesajlar

Hem güldüren hem düşündüren, toplumsal mesajlı Kemal Sunal filmleri...

Kemal Sunal 11 Kasım 1944 doğumlu, Yeşilçam’ın Şaban’ı ve komik adamı… Kendi zamanı, sonrası ve günümüz fark etmeden her yaşın izlediği filmleri vardır. Defalarca izleyip yine de bıkmadığımız ve her defasında bizi yeniden güldüren o filmlerinin neredeyse hepsinde bir toplumsal mesaj vardır. Yani, aslında hiçbirini sadece gülelim diye yapmamıştır. Komikliklere yer verirken dönemin veya her dönemin sorunu olan toplumsal olaylara değinmiştir. Bu yazıda bahsedilen filmlerden örnekler vereceğim.

1-Kapıcılar Kralı

Kemal Sunal’ın bir apartmanda ailesiyle birlikte kapıcılık yaptığı filmdir. Apartman yöneticilerinin bazen pısırıklıktan bazen de aşırı ciddiyet ve kabalığından dolayı film boyunca sorunlar yaşamakta ve sürekli olarak ezilmektedir. Bunun acısını da bazen bakkaldan pay alarak bazen de kendisini ezen apartman yöneticisinin oğluna alkolü yüksek fiyatlarda satarak çıkarmaktadır. Fakat filmde ilgi çeken kısım burası değildir. İlgi çeken kısım, apartmanın toplumun sınıfları olarak ayrılmasıdır. Kapıcı Seyit işçi sınıfını, üst katta (daha sonra kızının da evine döndüğü) geçimini zor sağlayan aile memurları, bir üst katta eski yönetici olan ve baskıya dayanamayan pısırık yönetimi, onun üstünde sonradan yönetici olan albay askeri vesayeti ve en üstte bulunan Übeyit Bey ise kapitalist sistemi anlatmaktadır. Verilen mesajlar her sahnede açık olsa da sonundaki mesaj ‘işçi sınıfının aslında yöneten olduğu ve en düşük sınıfın isterse en yüksek sınıf olabileceği’dir.


2-Zübük

Aziz Nesin’in romanından esinlenilip yapılan bu filmde Türk siyaset yapısına ve siyasetteki karakterlere eleştiri vardır. Koltuk sevdasından rüşvete her türlü siyasi sorunları işleyen filmde Zübük’ün koltukları denediği ve ‘çıkrıkçıbaşından’ rüşvet aldığı sahne tamamen durumu özetler niteliktedir. Evet, oldukça komik ama trajikomik!


3-Bekçiler Kralı

Filmde Kemal Sunal, Şaban Özgüneş adında bir bekçiyi canlandırıyor. Bekçi, toplumun sağlığını hiçe sayan ve fahiş fiyat uygulayan kasap, manav, bakkal gibi tüm esnafa karşı savaş açıyor. Kontroller, denetlemeler yapıyor. Elbette kimse ilk başta bekçinin uyarılarına uymak istemiyor. Fakat bakanın yeğeni olan Şaban Özgüneş ile başrolümüz Şaban Özgüneş karışıyor. Yani Kemal Sunal’ı bakanın yeğeni sanıyorlar. Köpeğine koyduğu dayı ismi ile de sanılan yanlış güçleniyor. Normalde asla bekçiyi takmayan esnaf, bakanın yeğeni diye her şekilde itaat etmeye başlıyor. Yani yetkili olan değil torpilli ve ‘dayısı’ olan dikkate alınıyor.


 

4-Katma Değer Şaban

Almanya’dan gelen punk bir evladı canlandıran Kemal Sunal aslında kötü karakterleri çökertmeye çalışır. Bu kimliğini saklamak için şarkıcı gibi takılır. Bunu yaparken de KDV yani katma değer vergilerinin yüksekliğinden şikâyet eden bir şarkı yazar.

Kazığın alası K

Devenin ilk harfi D

Ver vergi ver V

Nerden çıktı KDV


5-Kibar Feyzo

Kemal Sunal’ın Feyzo karakterini canlandırdığı bu filmde çok geniş bir sistem eleştirisi vardır. Köyün ağası herkese illallah ettirmiş, insanları ‘142-143 başsınız’ diyerek köleleştirmiştir. Ağalık sistemine gönderme dışında, sevdiği kadın için şehre gidip sendika diye bir şeyin olduğunu da görmüştür. Öyle ki kendisinden daha fazla para alan insanların sendikalı olduğunu duyunca ‘ben de harranlıyam’ demiş, olayı anlayamamıştır. Daha sonra ise köyüne dönüp eleştirdiği ve şehre gitmesine sebep olan başlık parası belasının şehirde olmadığını söylemiş ve kadınları da örgütlemiştir. Sonuç olarak işçi haklarından, sendikalardan, ağalık düzeninden, insanların köle olarak görülmesinden, başlık parasından ve dolaylı yoldan kadın haklarından da bahseden bu film bir süre yasaklanmıştır.

-Benimki niye eskik?

+Onlar sendikalı

-Ben de Harranlıyam

+Bas git ulan!

-Patron da sendikalı herhal, hemşerilerini koruyor.


6-Deli Deli Küpeli

Bu filmde Kemal Sunal ve arkadaşı deliler hastanesinden kaçan iki hastadır. Yolların kapanmasını fırsat bilerek, yeni kaymakamın gelmesini bekleyen köye giderler ve sıcak buldukları kaymakamlık binasına girip uyurlar. Haliyle kaymakamın geldiğini sanan halk sabahına bir kutlama hazırlar. Deli kaymakam köyde haksız, hukuksuz ve adaletsiz her şeyi düzenlemeye çalışır. Ekmek fırınında ekmeğin içinden çıkan ip ve kaymakamın komik tepkisi örnektir. Bunun dışında adam asmak hakkındaki şu replikler ile nereye nasıl gönderme yapıldığını anlatmama gerek yoktur diye düşünüyorum.

Hâkim: Doğru söylüyor, mahkemesiz adam asılmaz.

Kaymakam: Uzatma be, bir tekme attık mı isi tamam.

Hâkim: Canım sıkılıyor, bir mahkeme kuralım, sen istedikten sonra, ben yine asarım.

Kaymakam: Evet, adet yerini bulsun diye bir mahkeme edelim, mahkeme kurulsun.


7-Davaro

Sevdiği kadınla evlenmek için para biriktirmeye gittiği Almanya’dan gelen Davaro sülalesinden Memo, ağanın da isteği üzerinde kan davalısından Sülo’yu öldürmeden evlenemeyeceğini anlamaktadır. Sülo da bu durumdan kurtulmak için Memo’dan kendisini yalandan vurmasını ister. Böylelikle kendisini kurtaracak, Memo da katil olmayacaktır. Fakat Sülo kurtulmasına rağmen Memo hapse girer. Daha sonra Memo ile işi olan Sülo menfaati için onu hapisten kurtarır. Film böyle devam ederken Memo en sonunda eşkıya olur ve dağa çıkar. Filmde kan davası, başlık parası, hukuk sistemi, eşkıyalar gibi birçok toplumsal sorunlar işlenmiştir.

 ‘Ağam, şeref insan vurmakla olmuyor. Şeref, zavallı biçare kadınlara göz dikmekle de olmuyor.’


8-Tosun Paşa

Çok büyük iki ailenin yeşil vadi için verdikleri savaşı konu alır. Bu savaşa ‘yeşil vadi şunundur’ diyerek son verecek olan kişinin kızını alarak torpille istediklerine kavuşmaya çalışan aileyi anlatmaktadır.

9- 100 Numaralı Adam

Kemal Sunal bu filmde başlarda iş bulamayan, bulsa da dikiş tutturamayan abiyi/evladı canlandırır. Film ilerler ve bir reklam firması tarafından ‘halkın adamı’ olarak keşfedilir. Bu sayede halk içimizden biri diyerek reklamlara daha çok inanacaktır. Öyle de olur. Sarma, buzdolabı, ev bir sürü reklamda oynar. Fakat hepsinin tek tek patlamasına da şahit olur. Filmde, reklamların aldatmaca olduğunu, halkın nasıl kandırıldığını anlatır. Reklam firmalarına geçmeden önce sütçü babasından bahsederken ‘sular kesilmezse bal gibi olur’ demesi de ilk adımıdır. Sonunda da zaten bir televizyon kanalına her şeyi anlatır.

“Yok abiler yok, hiç alkışlanacak şey değil. Babam da olsa halkı kazıklayanın alkışlanmasını istemem.

Bakın bizim mahallenin başında köşede papağan Rüştü’nün benzin istasyonu var. Benzine su katıyor.

Demin bahsettim kasap Hayri var ya, ete neler katıyor neler.

Bakkal hacı Rüstem var. Hacı oldu dalaverayı bırakır dedik, oooohh şimdi her şeye bir şeyler katıyor.

Hava gazını açıyorsun içine hava katmışlar.

İlaç alıyorsun kireç katmışlar.

Efkârlanıyorsun rakı alıyorsun rakı yok.

Diyeceğim herkes herkese bir kazık atıyor. Sonra kendi canı şu kadarcık yandı mı ver yansın ediyor, basıyor yaygarayı.

Hepimiz birbirimize bir kazık atarsak, nasıl düzelir bu işler?

Ben derim ki; karşılıklı olarak saygılı olalım haklarımıza…”