Kendin Olma Meselesi
Sanrılar, yüzleşmeler ve benlik
Mesele nedir diye sorguladığımda onlarca soru oluşmaya başlar kafamda, her gün yenilenen hücreler gibi her ayrı gün kafamda doğum yapan o sorular ve soruları cevap ararken girdapın içinde kaybolan bir ben var aslında. Ben var diyorum, ben diyebilmek ve benliğini kabul etmek. Kendin olmak meselesine döndürüyor beni ben olma meselesi. Çok fazla kafaya takıyoruz diyebilmek için bile ben diye bilmeli insan. Farkında olmadan varoluşlar yaşıyoruz ve istemeden kabullenişlerle yüzleşiyoruz. Her şey biz farkında olmadan oluyor aslında, ya da farkında olduğumuzun farkında değiliz. Belkilerle takılıp yaşıyoruz, belkilerin farkına varmadan o ihtimaller bizleri ya es geçiyor ya da ezip geçiyor. Ve yine ben ve kendim hiçbir şeyin farkında değiliz ve bunun çok farkındayız.
Peki kendisi olduğuna ne zaman karar verir insan, bu irade bizde var mıdır? Kendin olmak yani benliğini kabullenmiş ve taklitlerden uzak mı demek oluyor? Sorgulamanın bir sınırı olsa ucu bucağı gözükmeyen okyanuslar olurdu karşılığı. Benliğim kıyıda bir çakıl taşı ise benim var olmam sınırsız okyanusların bir imgesi.Kendin olmanın sancılı bir süreç olduğunu anlamak aslında bu yolculuğun ilk adımı olarak adlandırılabilir. Her sabah uyandıktan sonra kendin ile ilgili keşifler yapmanın eşiğiyle yüz yüze geliriz farkında olmadan. Bazen acı verici olsa da, insanın kendisiyle yüzleşmesi aslında gerçekleri kabullenmeye başladığının da bir göstergesidir. Keşfin bir yolculuk olduğunu unutmamak ile beraber aynı zamanda özgür bir alana giriş yapmış oluruz. Kendimizi tanıdıkça içimizde çizdiğimiz sınırlar aşılmaya başlar ve asıl biz ortaya çıkarız. Bizden öte bir benin varlığını hatırlayıp benimseyerek var olmaya devam ederiz.