Kendinle Dost Olabilir Misin?
Senden başka kim dost olabilir sana?
İnsan olarak başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek, takdir edilmek isteriz. Fakat benliğimizle ömür boyu vakit geçiren bizleriz. Yılın 365 günü 24 saati kendimizle iyi geçinmek zorundayız. Bunu bildiğimiz halde neden kendimizi sevmekten hep geri duruyoruz. Bu felsefi yolda, kendimizle dost olabilmek için aradığımız o rehber içimizde olsa bile bazen bunu yapabilmek için dışarıdan kendimize bakmamız gerekiyor. Wilhelm Schmid’in ‘Kendiyle Dost Olmak’ kitabı bu konuda bizlere ışık tutuyor.
Kitapta;
Önce kendinden başla, bu senin hayatın, sana sevinç verecek ve bu sayede başkalarına da sevinç vereceğin bir şey yap onunla.
der.
Bu sözden yola çıkarak; özümüze baktığımızda aslında hepimiz birer yansımayız. Her birimiz kendimize ayna tutuyoruz ve kendimiz gibi insanları seviyoruz. Bir nevi kendimizle dost olamadığımız durumlarda bize benzeyen kişilerle dost oluyoruz. Ya da tam tersi kendimizi değiştiremediğimiz her durum içinde karşımızdaki insanları değiştirmeye çalışıyoruz. Wihelm’in dediği gibi ilk önce kendimizden başlamalıyız. En iyi versiyonumuzu kendimiz belirlemeliyiz. Bazen o aynalardan kurtulmak gerekir. İlk iş olarak öz benliğimizi keşfetmeliyiz. Kişi; yeteneklerini, ilgi alanlarını, değerlerini fark etmeye başladıkça kendisini tanımaya başlar. Bu bir nevi iç dünyamız ile hesaplaşma demektir. Bu hesaplaşmada kendimize saygı duymayı öğrenmeliyiz. Hatalarımız, pişmanlıklarımız, hırslarımız, sevinçlerimiz hepsi iç dünyamızı oluşturan unsurlardır. Bir insan kendi zayıf noktasını bildikten sonra kendisine nasıl yaklaşması gerektiğini öğreniyor. Bu noktada dikkat etmemiz gereken bir durum var; Narsisizm.
Kendini sevmek narsist bir yaklaşım mı ?
-Seni seviyorum.
-Ben de kendimi seviyorum.
Bu diyaloğu birçok filmde, dizide görmüşsünüzdür. Ya da ‘Seni seviyorum ama kendimi daha çok seviyorum’ cümlesini duymuşsunuzdur. Kendimizi sevmekle narsisizm arasındaki ince çizgi tam da burada yatıyor. Hep bize öğretilen bir doğru vardır; ‘Kendisini sevmeyen insan başkasını sevemez.’ Bu doğrular ışığında kendisini çok seven başkasınıda mı çok sevmiş oluyor? Dilemmanın başladığı yer burası. İnsanoğlu azla yetinen bir varlık olmamıştır çoğu zaman. Bizler kendimizi severken kendimizi üstün, erişilmesi imkansız birisi olarak görmeye başlıyoruz. Narsisizmin beslendiği yere doğru gidiyoruz. Peki, bu Narsisizm nedir?
Yunan Mitolojisinde kendisine aşık olmasıyla bilinen Narkissos’dan gelmektedir. Bir gün, suda yansımasını görüp aşık olan Narkissos kendisine ulaşmanın verdiği hayal ile suda yansımasına sarılmak isterken boğulur. Patolojik Narsisizm olarak tanıtılan bu hikayede aslında normalde narsisizmin kişinin kendisine duyduğu güven ve kendisine verdiği değerden kuşku duymaması, olumsuzluklar karşısında güçlü olması demektir. Aşırıcılığın verdiği özgüven ile kişi kendisinden başkasını sevemez hale geldiğinde, o sevgi topunda kendisini boğar. Belki de bu yüzden kendimizi sevmeye başlamadan önce kendimizle dost olmayı denmeliyiz. Kendisiyle dost olan bir kişinin empati duyguları, değer duyguları, şefkat duyguları daha gelişmiş olur. Sevmek tehlikeli sularda yüzmemizi sağlarken, dost olmak belki de ihtiyacımız olan şeydir.
Kendimle dost olma yolunda okuyup etkilendiğim kitapları sizinle de paylaşmak istiyorum:
Wilhelm Schmid ‘Kendiyle Dost Olmak’
Doğan Cüceloğlu ‘Var mısın?2
Büşra Akın ‘Dokunmak’
Gay Hendricks ‘Kendini Sevme Sanatı’
François Lelord, Christophe Andre ‘Kendine Saygı’
Kendinle İyi Şanslar!