Kim Bu Alice?
Belki biz bir tavşan deliğinden düşüp gözyaşından bir havuzda yüzmedik ama hepimiz aynı soruyu sorduk.
Yıllar boyunca onlarca filmi çekilmiş, defalarca uyarlaması yapılmış, üzerine yıllardır tartışılan, bazı ülkelerde yasaklanan, hatta bir sendroma adını veren Alice Harikalar Diyarında. Lewis Carroll’ın LSD etkisindeyken yazdığı iddia edilen bu "çocuk kitabı" aslında bir çocuk değil, yetişkin kitabı... Pardon, yetişkinlik kitabı. Farklı uyarlamaları olsa da asıl hikâye, Alice'in “içinde hiç resim olmayan” bir kitap okuyan ablasının yanında oturmaktan sıkılırken “Geç kaldım!” diye telaşlanan beyaz bir tavşanı bir delikten aşağı takip etmesiyle başlıyor.
Alice'in başına bu delikten düştükten sonra neler geldiğini hepimiz az çok biliyoruzdur. Peki, kendisinin de sorduğu gibi "Kim bu Alice?"
Küçük bir kızın başından geçenleri konu alan, fantastik/fabl türünde sıradan bir çocuk kitabı gibi gözükse de, Alice Harikalar Diyarında herkese göre bu kadar masum ve yüzeysel bir hikaye değil.
Bana göre, bu kitap başta da söylediğim gibi bir "yetişkinlik kitabı". Bahçede koşturan küçük bir çocuktan, kendi ayakları üzerinde durabilen, yetişkin çocuklara dönüşebilen herkesin hikayesi.
Belki bizim yolculuğumuz bir tavşan deliğinden aşağı doğru değildi, ya da bir havuz dolusu ağlamadık.
Kaygılarımız ve telaşlarımız beyaz bir tavşan, ya da korkularımız bir anda karanlıktan çıkıp bembeyaz, kocaman dişleriyle bize sırıtan büyük bir kedi değildi belki de.
Ama hepimiz bir şekilde korktuk, telaşlandık, kaygılandık, güldük, ağladık, ve Alice'in kendine sorduğu soruyu sorduk "Kimim ya ben?".
Herkes kim olduğunu kendi bilir, ama Lewis Carroll'ın yazdığı Alice hepimizin aynadaki bir yansıması.
Ama siz yine de beyaz konuşan bir tavşan görürseniz takip etmeyin. Ya da edin... Bilemeyiz :)