Kırık Aynalarda Yaşamak
Alkolik Bir Ebeveynle Yaşam
Bağımlılık üzerine yapılan konuşmalarda, bağımlılığa tanık olan yakınlar ve aile bireylerinin de seslerini duyurabilecekleri ve yardım alabilecekleri gruplar sayesinde, bağımlı kişi kendi yolunu ararken, bağımlının yakınları da kendi yollarını bulabilmektedir. Ancak, bu çevrenin yaşadıklarının da bağımlılık kadar ağır olduğunu düşünüyorum. Hatta edindiğim deneyimlere göre, aynı seviyede acı verdiğini gözlemledim.
Bağımlı bir ebeveynle birlikte olmak, dengesiz, bipolar bir ergenle birlikte olmak gibiydi. Erken yaşta büyümenize, sorumluluk almanıza ve karşınızdaki kişinin duygularını anlamaya çalışırken, mimik okumak ve bu duygulara göre kendinizi korumaya çalışmakla geçen bir ömür.
Bağımlı kişinin karşımda dengesiz bir şekilde, yeri geldiğinde çocuk ya da ergen gibi davrandığını gördüm. Bir yetişkinin kendi içsel savaşına tanıklık etmek ve onun büyümesini izlemek her ne kadar etkileyici olsa da acı verici bir durumdu. Çünkü bağımlı kişi, istemeden de olsa çevresindeki insanları etkiliyordu. Travmalar, stres ve anksiyete gibi derin psikolojik yaralar; genetik yatkınlık, bazı bireyler için bağımlılığın kapılarını ardına kadar açabilir. Bu karmaşık etmenler, bireyin iç dünyasında sinsi bir şekilde büyüyerek, alkol gibi kaçış yollarına yönelmesine neden olabilir. Bağımlılık, 'aile hastalığı' olarak da bilinir; aileden biri bu hastalığa yakalandığında, herkesi etkilemeye başlar.
Uzun yıllar boyunca babamın yüzündeki mimikleri okuyarak, duygularını anlamaya çalışarak ve nerede, nasıl davranmam gerektiğini kavramaya uğraşarak geçirdim. Sonuç olarak, insanların duygularına o kadar odaklandım ki kendi duygularımı ve isteklerimi unuttum. Her an her şeyin olabileceği bir evde kendimi korumak için geliştirdiğim savunma mekanizmaları, ilerleyen yaşımda bana karanlık ve uyumsuzluk getirdi.
Belki de tek iyi yanı, insanları daha derinlemesine anlamak ve onların sorunlarını içtenlikle hissetmektir. Ancak böyle bir çocukluk, dengesiz bir aile yapısı, anksiyete ve korunamama durumu, benden de çok şey götürdü. Anaokulu çağındaki bir çocuğun ailesini teselli etmeye çalışması ne kadar acı bir durumdur. Büyümek bilmeyen bir birey ve erken yaşta yetişkin olmak zorunda kalan bir çocuk olmak, yaşamın bir kısmını kaybetmek gibi hissettiriyor. Yaş ilerlediğinde ve bir şekilde çocukluğunuzu yeniden bulduğunuzda, onu bir daha bırakmak istemiyorsunuz.
Korku, çaresizlik, bilinmezlik, yetersiz sevgi ve yaşını özgürce yaşayamadığın bir hayattan, kendini bilmeden, görmeden, deneyimleyemeden geçirilen bir yaşam, insanı sadece hayatta kalma moduna itiyor. Çoğu zaman evde sessizce durursam bir şey olmayacağına inandım. Öyle ki, nefesimi bile sessiz alırsam, yürürken adımlarımı hızlı ve yumuşak atarsam kimsenin bana dokunmayacağını düşündüm. Kendi evinde varlığını yok etmeye çalışmak tam da böyle bir şey. İlerleyen zamanlarda ise söylenmeyen sözler, atılmayan çığlıklar, sert basılmayan adımlar ve var olma isteği, durdurmanın imkânsız gibi göründüğü bir öfkeye dönüşüyor.
25 yaşıma kadar anksiyete, stres ve korkunun hüküm sürdüğü bir yaşam sürdüm; Bunlar, adeta hayatta kalma modunun hüküm sürdüğü, karanlık bir belirsizlik içinde kaybolduğum ve her anın bir mücadele gerektirdiği günlerdi. Kendi bedenimin kontrolünü kaybettiğim, kaslarımın kitlendiği ve yere düştüğüm anlarda, öfke patlamalarım sırasında kimseye zarar vermemiş olsam da, çevremdekileri derinden korkutmuştum.
Yaşamı yeni tatmaya ve bazı duyguları yeni hissetmeye başladığımı fark ediyorum. Arkadaşlarım sayesinde güvenmeyi, incitilmeden sevilmeyi ve duygularımın önemli olduğunu öğrendim. Kediler sayesinde ise sakin olmayı, rahatlamayı ve sınırlara saygı duyarak sevmeyi öğrendim.
Kitaplar sayesinde hayallerimi, sevdiğim şeyleri, yeni düşünceleri ve başkalarının zihninde olmanın verdiği hissi tattım.
Benim yaşantıma sahip binlerce insan var. Çeşitli zorlukları, korkuları, endişeleri ve kayıpları olan birçok insan, kaçmak, yüzleşmek, kabullenmek ve kendini korumak için her türlü yolu deniyor. Bağımlılık toplantılarında herkes birbirine yalnız olmadığını söyler ancak biliyorum ki biz de yalnız değiliz.