Kırıldıklarını Aktarmak
Korktuğun insana dönüşmek.
İnsan ya ailesinden nasıl bir aile olacağını öğrenir ya da nasıl olunmayacağını, derler. Doğrudur da ama unuttukları bir şey vardır ki ebeveynlik herhangi bir kitapta yazmaz, yani yazar da yazdığı gibi yapılmaz. İnsan kendi ailesinden ne görüyorsa onu yapmaya başlar eninde sonunda. Çünkü bildiği, gördüğü, öğrendiği odur. Her ne kadar doğru olmadığı düşünse de yaşarken, bilinçaltında yer edinir ve günü gelir o tanıdık tepkiyi verir hale gelir. Çünkü bir tepkiyi verdiğinde bunun bir göndericisi bir de alıcısı vardır. İnsan alıcı konumundayken yaşadıklarını unutmaz ama işler değiştiğinde gene karşındaki kişinin duygularıyla kendi daha önceki duygularını bağdaştırmak o kadar da kolay değildir aslında. Mesela iki arkadaş birbirlerinin aile sorunlarını net bir şekilde anlayabilir de bir anne bir çocuğun isyanları o kadar iyi anlayabilir mi? Zamanında kendi aynı yollardan geçmişse bile anlamak zordur çünkü sen artık başka bir tarafsın.
Aslında ister istemez ailemiz bizde travmalar bırakır. Onlar dediği bir söz, verdikleri bir tepki, herhangi bir bakış bile yıllar sonra hatırlayacağımız, içerleyeceğimiz bir anıya sebep olabilir. Hatta her ne kadar canımızın bir parçası bile olsa da içten içe öfke duyacağımız ve belki de bunu kendimize bile itiraf edemeyeceğimiz nokta olabiliriz. İnsan sevdiklerine kırılabilir ve bu kişi ailense bunu içine attığında bambaşka bir yerden patlak da verebilir. Böyle anlarda da içten içe sorgularız onları. "Ben evladıma böyle bir şey yapmam." deriz. Deriz de muhtemelen de yaparız. Çünkü o an hissettiklerini ilişkideki konumun değiştiğinde bilinçaltın hatırlamayacak ve seni tanıdık tepkiye yönlendirecektir. Sonrasında bir bakmış ki olmak istemediğin insan olmuşsun.
Bu hayatta anne veya baba olmaktan güzel bir şey yok. Ama aileler bazen kendi travmalarını çocuklarına yüklerler. Bunu isteyerek yapmasalar da yaparlar işte. Bazı şeyleri aşamadıkça aslında ya ona benzerler ya da ona benzememek adına daha farklı travmalara sebep olurlar ama bu döngü sürekli devam eder. Bu noktada insan geçmişini kurtaramasa da geleceğini kurtarmaya odaklanmalıdır. Kendi travmalarını çocuklarına yansıtmamaya, sorunlarını psikolojik destekle aşamaya odaklanmalıdır. Çünkü öyle bir şey ki bu, herkes çocuk sahibi olmak istiyor ama sahip olduğun çocuğa iyi bir gelecek ve tabii ki en önemlisi de sağlıklı bir ilişki borçlusun. Bu noktada insan kendini tanımalı ki gerçekten hem maddi hem manevi açıdan çocuk sahibi olmayı hak etmeli. Çünkü bugün yetiştirilen çocuklar yarının eşleri ve ebeveynleri. Ve ailesi olarak biz de bugün, yarın ve hatta bir ömür ondan sorumluyuz.