Kökleri titriyor çiçeklerin

Köklerime sarıldım, ancak onlar bana anlatabilirdi beni ve benim hikayelerimi.


Her şey iyi olsun diye uğraştım ancak başaracak kadar güçlü değildim. Hepsiyle aynı anda savaşıp sağlam çıkamazdım. Bu yüzden bazılarına göz yumdum, sorun yokmuş gibi yapmak zihnimi de duygularımı da uyuşturdu. Korkularım orada değilmiş gibi yaparken tek düşünebildiğim sürekli büyümekte olan varlıklarıydı. Hiçbir şey kötü olmasına dönüştü sonra dileğim. Elimden gelen buydu. İyi olan bir şeye sıkıca tutunmaktan başka seçenek yoktu.

O sebebe öyle güvenle yaslanınca en ufak sarsısında yerle bir olabileceğimi hesaba katmamıştım. Sarsılmak bir yana tam üzerime yıkıldı güvendiğim her şey. Gözlerimi kapattım, sıkıca yumdum ve bir daha açmamak istedim. "Bir şey yok." dedim kendime. "Hissetmiyorsun. Sorun yok." Acıma da yabancılaştım kendime de, doğmakta olan şafağı izleyemedim, batmakta olan güneşi de...
Bir karanlık istedim, mutlak bir sessizlik ve kulaklarımdaki çınlamanın dinmesi. Bilincim bedenimi terk etti ve yaşayan bir kabuğa dönüşen beni izledi. Bir şey hissetmedi ama izlediği filme bir tür seçecek olsa "Korku." derdi.

Kurtarıcı isteyen benliğime bir küfür savurdum. Bizi yalnızca biz kurtarabiliriz, dedim. Bizi bu hale getiren de biziz. Uyan artık! Artık üzme beni.

İçinde çığlıklar atarak koştuğum, etrafımda dönerek kahkahalar attığım kendi çerçevemden bir adım dışarı çıkmadım. Yine de olduğum yerde yaşamak istemedim çoğu zaman. Neresi olursa olsun olduğum yerden daha iyiydi sanki, sanki gidince düzelecektim. Gidemedim. Gittiğimde de bir şey fark etmeyecekti. Kalmak bir anlam taşımıyorsa en azından şansımı bir kez daha başka bir yerde deneyebilirdim. Sonrasında bir kez daha ve bir kez daha. Kurşun peşine kurşun ta ki içimdeki kederi tam kalbinin ortasından vurana kadar. Onu köşeye sıkıştırıp içimde yok edene kadar. Geride kara bir delik bırakmadığından emin olana kadar.

Köklerim birbirine karıştı. Onları tek tek açtım, ördüm karışmasınlar diye. Çeşit çeşit örgüler öğrendim. Her birini yoluna koymaya çalıştım. Aklımın kökleri yine birbirine girdi, beni dinlemedi.

Ne düşüneceğimi bilemedim. Her düşünce her yerdeydi ve herhangi birini tutup da onu sahiplenemedim. Hayallerim de, fikirlerim de bir rüya gibiydi oradaydılar. Ancak varlıklarını kendime bile kanıtlayamıyordum, hissediyordum. Kokusunu neredeyse alabildiğim halde silikti hepsi.

Yürüdüğüm her yolu ezberlemeye çalıştım, yine de kayboldum, kendi zihnimde, kendimde.

Köklerime sarıldım, ancak onlar bana anlatabilirdi beni ve benim hikayelerimi. Onlara güvendim, küsmedim, dağılıyorlar diye kızmadım. Kendimi dinlemeyi seçtim.

*****


P.S.

Biricik arkadaşım Eda, sen olmasaydın, biliyorsun, başaramazdım. Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim. Seni çok seviyorum. <3

.

*

.