Köşelerden Köşelerden
Kuytu köşeden yürümek çoğu zaman daha güvenli gelir. Bir yengeç gibi yan yan, usul usul; sırtı hep duvarda. Ama nereye kadar sürebilir bu?
Kuytu köşeden yürümek çoğu zaman daha güvenli gelir. Bir yengeç gibi yan yan, usul usul. Sırtı hep duvarda. Ama nereye kadar sürebilir ki bu? Elbet biter bu tenhalık, mutlaka geçmek gerekir kalabalığın arasından, meydanın tam ortasından. O zaman ne olacak? Ben bu yolda yürüyemem deyip geri mi dönülecek?
Yürünemeyecek gibi olsa zaten öyle bir yol olmazdı. Oysa pek çokları geçiyor bu yoldan, yani mümkünlüğü aşikâr. Bunu bile bile bir bahane uydurulur yine de: "Bu yol bana göre değil."
Yola giremediği için kendi yolunu aramaya koyulur insan. Ama pek ilerleyemez, çünkü yolsuz kalır çoğu zaman. Bir insan tek başına yol kurabilir mi ki? Belki evet. Ama yalnız yürümek zorunda kalır daima, hiç kimse olamaz yanında. İstese de olamaz, çünkü yol müsaade etmez yoldaşlığa.
Bir kişi yapmıştır bu yolu, ve bir kişi için yapmıştır, yalnız kendini düşünerek. Böyle bir yol yapmak zor değildir. Ama böyle bir yolda yürümek ateşte yürümekten farksızdır. Her adımda daha da yanar insan ve asla alışamaz buna, acısı katlanır yol aldıkça. Yanlış bir yol izlediğini anlayıp geri dönmek istese bile bunun bir bedeli vardır. Geri dönmek için yine ateşten geçmek zorundadır. Eğer çok ilerlememişse ne ala. Ama yolun ortasındaysa geri dönüş yoktur artık ona. Çünkü zaten takati kalmamıştır bir o kadar daha yol almaya. Hem yürüyebilecek olsa zaten ileri gidip bitire de bilir bu yolu. Ama ateşin içindeyken nasıl görebilir bunu?
Gölgesiz alevin içindeyken görülemez hiçbir şeyin ucu. Ve gelir nihayet ömrün sonu, bencilce yürünen bir yolda acıyla baş başa.