Küçük meselelerin adamı olmak
Enis Batur diyor ki: ''Aslında ördek tüyü üzerinde çalışmak önemli. Birilerinin ördek tüyü üzerinde çalışması lazım.''
Geçen gün Serdar Kuzuloğlu'nun bir podcastine denk geldim. Çağımız insanının mesleğinden bağımsız olarak çok fazla meşgul olması ile ilgili bir konuşmaydı. O podcaste dair almış olduğum birkaç nottan bahsetmek istiyorum sizlere. İlk olarak 'küçük meselelerin adamı olmak' söylemi ile başlayalım. Tam olarak alıntı şu: ''Memleket ve dünya dertlerini siz çözün. Ben küçük meselelerin adamıyım. Bunlarla da birileri ilgilenmeli nihayetinde.'' Peki tam olarak neyden bahsediyordu küçük meselelerin adamı olmak derken?
Geçmiş yıllarda araştırmacılar bu konuyla alakalı bir deney yapmışlar. Deneye katılan katılımcılardan boş bir odada yaklaşık 15 dakika boyunca hiçbir şey yapmadan durmaları isteniyor. Eğer bu süre boyunca sıkılırlarsa yapmaları gereken şey; kendilerine elektroşok veren bir cihaza basmak. Deneyin sonucuna bakıldığındaysa çoğu katılımcının tek başına kalmaktansa acı çekmeyi tercih ettiğini görüyoruz. Bu deneyden anlaşılacağı üzere insan boş durabilen bir varlık değil. Bir şeylerle meşgulüz çoğu zaman. İş, okul, ev, sosyal hayat, akademik kariyer... Gündemimiz hep kalabalık. İyi veya kötü bu hayattaki en kıymetli şey olan zamanımızı bir şeyler uğruna tüketiyoruz.
Bu meşguliyetlerimiz arasında etrafımızdakiler bize hep bir öncelik sunma çabasındadırlar. Yapmamız gereken çok daha önemli ve kıymetli işler olduğunu bize hatırlatmakla görevlidirler adeta. Uğraşlarımızı küçük görmek ve kıymetsizleştirmek için canla başla mücadele veriyorlar sanki.
Tam da bu meseleyle alakalı olarak Enis Batur konuk olduğu televizyon programında bir anısından bahseder. Nobel ödülü almış bir fizikçinin söyleşisini dinlerken söyleşiyi yöneten kadın, fizik profesörüne “Şu sıralar ne üstünde çalışıyorsunuz?” diye sormuş. Fizikçi devamlı gülümserdi bu soru karşısında. Büyük bir gülümsemeyle “Efendim, biz iki yıldır büyük bir ekip olarak ördek tüyleri üzerinde çalışıyoruz. Nasıl oluyor da su, tüyün üstünde kalıyor ve içeri geçmiyor. Bir tür pardösü gibi bir donanıma sahip.” demiş. Kadın biraz da şaşırarak bu kez “Koskoca bir ekip, laboratuvar… Ne sağlayacak bu bize?” diye sormuş. Profesörün cevabı şöyle: “Biz bunu düşünmeden işimizi yaparız. Sonra ne sağlayacağını biliriz, bilmez değiliz. Örneğin araba lastiklerinin yağmurlu havada frene basıldığında çok rahat durdurulabilmelerini sağlayan malzeme, bizim bu çalışmalarımızdan sonra ortaya çıkmıştır. Bu, uçak tekerlekleri için de geçerlidir.”
Devamında da Enis Batur diyor ki: ''Aslında ördek tüyü üzerinde çalışmak önemli. Birilerinin ördek tüyü üzerinde çalışması lazım. Eğer bir toplumun bütün bireyleri son hücrelerine kadar aktüalitenin, gündemin, siyasetin içinde yer alırlarsa bu toplum güdük kalır.''
Enis Batur'un da dediği gibi birileri de küçük meselelerin adamı olmalı bu hayatta. Bazılarımız ördek tüyüyle, bazılarımız da kuşların kanadıyla ilgilenmeli ki bu küçük meseleler günün birinde çok daha büyük bir amaca hizmet edebilsin.
''İcatların tarihine baktığımızda bütün icatlar tarihi neredeyse başka hiç kimsenin dert etmediği meseleler üzerine kafa yoran mucitlerin tarihidir aslında. Hiçbir icat ihtiyaçtan doğmamıştır.''
Uğraştığımız şeyler ve işlerin önemli olup olmadığı muhasebesini yapma hastalığını, her şeyi bir verime çevirme hırsını bir kenara bırakmakta fayda olduğunu söyler Serdar Kuzuloğlu podcastinin devamında. Günümüz insanın en büyük problemlerinden biri 'her şeyi verime çevirme hastalığı.' Her an ve dakikamızı bir verime, performansa dönüştürmeye çalışıyoruz. Boş zamanlarımızda bile hep bir üretken olma çabası halindeyiz.
Tüm bunlarla bağlantılı olarak öğrendiğimiz her bilgi, karşılaştığımız her insan, yaşadığımız bir anı, izlediğimiz bir film gün gelecek birbirleriyle bağlanacak ve bir işe yarayacak muhakkak. İngilizce'de sevdiğim güzel bir kelime var: 'serendipity' Türkçeye 'tesadüf' olarak çevrilir fakat tam karşılığını bulmaz. Hiç umulmadık bir anda hayatın seyrini olumlu yönde değiştiren tesadüfler denilebilir. Hayat seyrini değiştirecek bir tesadüflük değil illaki söz konusu olan. Hiç kimsenin keşfetmediği güzel bir müziğe denk gelirsin ve hazine bulmuşçasına sevinirsin ya tam olarak öyle bir his. Hayatın bu rastlantısallığı ve bilinmez oluşu güzel olan aslında. Şu an için bir anlamı olmayan bir şey birkaç sene ya da birkaç ay sonra başka bir şey ile birleşerek hayatınızı başka bir evreye taşıyabilir.
Kaynakça:
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/07/140704_aci_ve_sikinti
https://open.spotify.com/episode/0tcUdAsOUYzF2bHpr4tZjX?si=a37618a78ebc4248