La Belle Époque

Yeni Baştan filmi üzerine kısa bir görüş

Tüm günler ve geceleri toplamayı becerebilirsen bir araya, belki hepsi bir ömür eder. Belki önemi yoktur ve bıraksan kendi haline o ömür zaten geçip gider, ya da bir anlamı olsun diye çırpınmaksa derdin ,ki kimileri bunu seçer, yine de düşün yalnızca sonu gelmiş bir sokaktaymışçasına ve tüket ruhunu artık yürümüyorsun nasıl olsa.

En mutlu anlar, belki de yoklar. Kendimize söylediğimiz yalanlar ve kandırdığımız sayfalarca, hepsi belki de bu kadar. Borçlu olduklarımız ve alacağımızı sandıklarımız, sanırsın kocaman bu sandıklarımız. Hiç dolmazcasına ve zaman da bitmezcesine atmışız, saklamışız, hepsini fırlatıp dağıtmışız ve sonra yeri gelmiş çıkarıp koklamışız. Bazılarını tekrar tekrar ve sonra tekrar sevmişiz. Ve her seferinde özünde sevdiğimiz her şeyi didik didik parçalamışız biraz olsun hissedebilmek için. Bir gece hiç beklenmedik bir karanlıkta ve fark etmeden biz, o naif huzurlu ve kırık dökük an yalvarmış gitmek için, duymamışız. Küfürler savuruyormuş artık, kan dolmuş ağzı ve kırılmış kolları, duymamışız.

Koruyamadığımız ne varsa, değiştiğimiz ve değiştirdiğimiz, ayaklarına vura vura kaçan kim varsa yeniden toplayıp sığındıkları yerlerden kan revan içinde koymaya çalışmışız sandıklarımıza. Belki de çabamız sürebilir sandığımız anılarımıza. Ve öylesi özlemler sarmış ki her yanımızı, ne zaman kaldırsak kolumuzu akar olmuş her biri dirseklerimizden ağrı. Yok saymak bunu ve sevebilmek bugünü, belki mümkündür ve belki zordur. Ve belki saplandıysan bir kere, kalmak lazımdır o çukurda çabalamadan ve kurtulmadan yalnızca sonuna kadar batmayı da bilmek gerekir belki.

Perdeler kapanıyor ve perdeler açılıyor, yeni günler geceler başlıyor. En sonunda hepsi bitiyor ne yazık ama o saatler bir şekilde geçiyor. Sinema salonun perdesindeyse kaybettiği heyecanı arayan, neredeyse üzüleceğimiz bir adam beliriyor. Onun için günler belki de kimimize göre daha sancılı geçiyor ve sürüklüyor hayatını kendince bir bacağı takılı kalmışken geçmişe. Belki bir renk onu hatırlatıyor, belki unutmamak için tüm renkleri ona boyamış. Ve eğer tüm renkler o günkü gibi olursa, dönebileceğini sanıyor en güzel hislerine ama insan eliyle yapılmış çirkin mi çirkin dört duvar arasında. Zamanın geçtiğini ve değiştiğini insanların, değiştiğini kendinin ve tutunmanın zorluğunu cılız ışıklarla dolu odalara, anlamamış galiba. Belki de kırılgan sandığı hisleri yalnızca teslim olmaktan korkuyor sonsuza dek ve hayatındaki en güzel şeye tutunmaya çalışıyor umutsuzluk içinde.

"İnan dönebilmeyi çok istedim ve koştum günlerce sana ulaşabilmek için , sen salonumuzda beni beklerken."