Labirentte Yazılan Kader: Theseus (Bölüm 2)
Theseus, gölgelerle örülü labirentte yalnızca Minotor’la değil, kaderiyle de karşı karşıya gelecekti.
Atina’nın kaderi, Girit Kralı Minos’un dayattığı acımasız bir anlaşmayla mühürlenmişti. Ancak bu kez, onların arasında bir kahraman vardı. Hikâyenin devamında Theseus yine kahramanlığını gösterip ülkenin üstündeki kötü belayı kaldırabilecek miydi? Gelin bu sorunun cevabını birlikte bulalım.
Girit kralı boş durmamıştı ve Atina’yı istila etmişti. Sonrasında o günden beridir geçerli olan her dokuz yılda bir kendisine yedi genç kız ve genç erkek göndermesini beklediği anlaşmayı yapmıştı. Bu gençleri Girit’te korkunç eziyetler bekliyordu. Bölüm sonu canavarı olarak da onları Minotor yemek için bekliyordu ama bu bölüm sonu canavarı asla yenilmez bir canavardı.
Minotor bir boğanın yarusu olan yarı boğa yarı insan bir canavardı. Poseidon Minos’a kendisine kurban etmesi için bir boğa vermişti ama Minos onu öldürmeye kıyamamış ve kendisine saklamıştı. Poseidon sözü dinlenmediği için çok sinirlenmişti ve Minos’u cezalandırmak için karısı Pasiphaë’yi bu boğaya delicesine aşık etmişti. Sonrasında Pasiphaë ve boğanın bir çocuğu olmuştu. İşte o Minotor’du. Minos onu öldürmedi ama onun için kaçmanın imkânsız olduğu bir hapis yeri ve labirent inşa ettirdi. Bu labirente girenin yolunu bulması mümkün değildi. İşte Minos’un intikam ateşiyle genç Atinalılar buraya bırakılırdı. Kaçılması mümkün olmayan bu labirent aynı zaman da her yanı Minotor’a çıkan yol olarak sayılabilirdi.
Theseus Atina’ya ulaştığında tam da bu anlaşmayı devam ettirmenin vakti gelmişti. Yakında on dört tane genci bekleyen feci bir son vardı ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Elbette Theseus buna kayıtsız kalmayacaktı. Kurbanlardan biri olmak istediğini söyledi. Halk onu bu iyi kalpliliğinden dolayı takdir etmişti ama hiçbiri Theseus’un Minotor’u öldürme planı yapacağını düşünmemişti. Theseus bu planını babasına anlatmıştı babası da eğer başarılı olursa gemilerinde her zaman taşıdıkları siyah yelkenli beyaz yelkenle değiştirmesini söyledi. Kral böylece oğlu gelmeden çok daha önce onun güvende olduğunu anlayacaktı.
Genç kurbanlar sanki bir şölen varmış edasıyla geçit törenine maruz kaldılar. Minos’un güzel kızı Ariadne’de seyirciler arasındaydı ve Theseus’u görür görmez âşık oldu. Ona bir şey olmasını istemeyen Ariadne labirentin mimarından oradan nasıl çıkılabileceğine dair bilgi aldı. Theseus’a da eğer onu Atina’ya getirip evlenmeye söz verirse kaçmasına yardım edeceğini söyledi. Theseus bunu kabul etti ve Ariadne de ona bir ucunu kapıya bağladığı ve ilerledikçe çözmesi gereken ip yumağını verdi. Bu sayede ne kadar ilerlerse ilerlesin Theseus adımlarını geri alabilecek ve kaybolmayacaktı.
Theseus, yalnızca bir kahraman değil, adaletin ve cesaretin simgesi oldu. Girit’in labirentinde kaderini çizen genç savaşçı, sadece Minotor’u değil, korkuyu da alt etti. Ancak her zaferin bir bedeli vardı ve Theseus’un yolculuğu burada bitmeyecekti… Devamı için bir sonraki yazıma beklerim!