Liber Novus

Jung'un kırmızı kitabı hakkında kısa bir çalışma


Liber Novus ya da "Kırmızı Kitap", komünizm ile uzaktan yakından ilgili değildir. Yazarı Carl G. Jung, zamanının ileri gelen psikoterapistlerinden olmakla birlikte hayata ve insana dair çokça kafa yoran bir şahsiyettir de. Hayatının son döneminde pek çok kişi tarafından, bilhassa Kırmızı Kitap'ı yazdıktan sonra "dengesiz", "deli" gibi kelimelerle anılmaya başlamıştır. Bu insanların Jung hakkındaki yorumları isabetli mi değil mi tartışmak yersiz. Sonuçta adam on yıllar önce öldü. Asıl değerli nokta kitabın bugün okurlara neler kalabileceği. Sonraki kısımlarda değinilecek her noktanın kitaptaki anlatıya birer atıf olduğunu söyleme ihtiyacı hissediyorum. Zira günlerden bir gün kapımda sinirli bir güruhun belirmesini hiç arzu etmem.





Kitapta Jung'a ait mandala ve çizim örnekleri de yer alır.


Kitap kısaca Jung Bey'in kendi benliğini parçalayıp sonra tekrar birleştirmesidir. Jung kendini sorgular, yerin dibine sokar, göğün en üstüne çıkarır ve tekrar yeryüzüne döndürür. Kendi hayatı boyunca yaşamış olduğu ve kitabı yazarken halen devam etmekte olan dönüşümü bizim gözlerimiz önüne serip bir örnek olmaktır amacı. Bunu elbette spiritüel denebilecek bir yaklaşımla yapar. İçinde büyüdüğü toplumun en büyük anlatısı olan Hıristiyanlık dini, Jung'un kurgusunda yoğun etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra yılan, kuş, çocuk, aslan, ağaç gibi 19.-20. yüzyıllarda entelektüel tayfa tarafından sürekli kullanılan motifleri kendine has amaçlar için kullanmakla kalmamış, bu motifleri konuşturmuş, kendi fikirlerini belirtmelerine izin vermiştir. Döneminde deli işi olarak nitelendirilmesine şaşmamalı. Jung gibi bir uzmanın masalsı bir eser yaratması alışılmışın dışında bir durum. Ancak unutmamak gerekir ki Jung sıradan bir deli değildir. Sayısız insan tanımış, psikoloji bilime adına eserler vermiş, psikoterapi pratiğini bugün olduğu noktaya getiren öncülerdendir. Daha önemlisi, insan zihnini çok iyi tanıma ve haritalama şansı bulmuştur. Bu edinimlerini yazma sürecinin doğal bir parçası olarak kullanır.


Kitapta anlatılanları özetlemek, bu kitapla yapılacak en gereksiz şey olabilir. Değinilmesi gereken nokta kitabın bir bütün halinde varmaya çalıştığı noktadır. Kırmızı Kitap aslında okuruna bir çıkış yolu sunar. Aslında kitapta anlatılanlar, Jung'un da bizzat dile getirdiği gibi, her bireyin kendi içinde yaşayacağı serüvenlerden yalnızca birinin önrek olarak gözler önüne serilmesidir.



İnsanlık olarak son birkaç binyıldır o kadar fazla hikayeye o kadar güçlü şekilde bağlandık ki hikayelerin bizzat kendimiz tarafından da kurgulanabilecek şeyler olduğunu belki de unuttuk. Pek mümkün ki birey hikayeler yaratıp daha sonra bu hikayeleri yol gösteren konumuna yükseltebilir. Günümüzde Antik Yunan ve Mısır mitleri, artık onlara iman eden kimse kalmadığı için din değil de hikayeler derlemesi olarak görülür. Ancak bu durum şu anda bir kurgu edasıyla okuduğumuz hikayelerin, 3000 yıl önce büyükçe bir popülasyon tarafından mutlak kurtuluş yolu olarak kucaklandığı gerçeğini degitirmez.


Antik Yunan ve Mısır mitleri birer hikayeydi. Bu mitler bütün Yunanistan'ı bir çatı altında bir araya getirdi. Bugün de rastgele bir insanın yazdığı rastgele bir hikayeye sıkıca bağlanılabilir. Daha da ileri giderek, Jung'un da anlatmak istediği üzere, şu çıkarımı yapabiliriz: Her insanın hayata inanç beslemek, hayatta anlam görebilmek için bir hikaye kurgulaması ya da kurgulanan bir hikyayeyi kendininmişçesine sahiplenmesi gerekir. İşin en ilgi çekici ve eğlenceli yanı şudur ki hikayenin ne kadar doğru ya da yanlış olduğu değerlendirilemez veya başkalarınca değiştirilemez. Kişi kendi doğrularını ve yanlışlarını herhangi bir diretme olmadan, doğal biçimde bir anlatıya oturtur ve bu anlatıya sahip çıkar, bu hikayeyi kullanarak yolunu bulur. Öte yandan iyi bir yazar muazzam bir hikaye yaratabilir ve bu hikaye büyük kitleler tarafından da benimsenebilir. Antik Yunan, Antik Mısır v.b. pek çok topluluk benzer hikayeleri benimsemekle kalmamış, nesiller boyu üstüne koyarak hikayeyi geliştirmişler; uğruna çatışmalar yaşamış canlar vemişlerdir. Buradaki korkutucu nokta, bir hikayeyi dibine kadar benimsemiş kalabalık bir insan topluluğunun yapabileceklerinin sınırsız olmasıdır. Olumlu veya olumsuz...



Jung'un bu kitabı yazarak ulaşmaya çalıştığı hedef yeni bir din oluşturup kendini peygamber ilan etmek değildir. Tam tersine herkesin kendi hikayesini yaratıp hikayenin baş rolü olabileceğini ima eder, bunu okurlara tavsiye eder, öğütler. Hikayenin niteliği ve niceliği kişinin hayal gücüne, karakterine ve bulunduğu çevreye bağlı değişiklik gösterecektir. Ama sonuçta insan hikaye yazabilen hayvandır. İnsan hikayelerinin hiçbiri diğerinden daha anlamlı ya da anlamsız değildir.