Lord of the Flies: Sineklerin Tanrısı
Çocukların vahşileşmesi...
Sineklerin Tanrısı William Golding'in 1954' te kaleme aldığı oldukça popüler bir kitaptır. İngilizce adı Lord of the Flies olan bu alegorik romandan uyarlanmış bir film de izleyicilere sunulmuştur. Romanda, ıssız bir adaya düşen çocukların bir zaman sonra nasıl vahşileştikleri çarpıcı bir dille ifade edilmektedir. Adada, yaşama tutunmaya çalıştıkları ilk günler çocuklar demokrasik bir şekilde yöneticilerini seçerler. Öncelikle lider olarak zeki, mantıklı ve insancıl bir ruha sahip olan Ralph'i seçerler. Domuzcuk lakaplı bir çocuk bir deniz kabuğu bulur ve diğer çocukların dikkatini çekmeyi başarır fakat bir zaman sonra onu lidere kaptırır. Toplantı yapmak istediklerinde bu deniz kabuğunu borazan gibi üflerler. Liderlik çocuklar arasında çok fazla sorun çıkarmaya başalayınca liderlik görevlerini bölmekte çare bulurlar. İlk günler, yaptıkları iş bölümünde avlanma görevini Jack adındaki çocuğa verirler. Domuzcuk' a ise daha küçük olan diğer çocuklara bakma görevini verirler. Adadan kurtulmak için dağın en yüksek kısmında ateş yakarlar. Öncelikleri elbette barınmak ve avlanarak karınlarını doyurmak olmuştur. Yanan ateşin söndüğü bir anda ada yakınından bir gemi geçer ve çocuklar fark edilmez. Ateşin sönmesi çocuklar arasında kargaşaya neden olur. Ralph ateşin sürekli yanmasını ve bu sayede fark edilerek kurtulabileceklerini düşündüğü için bu durum karşısında öfkelenir. Jack ise sürekli avlanma odaklı ve kötümser olduğu için ateşin sürekliliğini önemsemediği gibi çocukları kendi etrafında toplamaya çalışır. Grup Ralph ve Jack liderliğinde ikiye ayrılır. İnsanlık hakkında düşünüldüğünde çocuklar en masum varlıklardır diyebiliriz fakat bu romanda işler böyle ilerlemiyor. Jack liderliğinde ilerleyen çocuklar zaman içinde oldukça vahşileşir iki kişinin ölümüne sebep olur. Üstünlük yarışı ve insanın ruhunda bulunan vahşi, ilkel dürtüler çocukların içinde de varlığını sürdürmektedir. Keşfedilmeyi bekleyen bu canice dürtüler çocukların adada hayatta kalmak için avlanma hırsı ile hareket etmesiyle tetiklenir. Zaman içinde daha masum kalan çocuklar içlerindeki yırtıcı kişiliği keşfeden diğer çocuklar tarafından katledilir. Son olarak, Domuzcuk lakabı verilen iyimser, şişman ve gözlüklü çocuk üzerine bir kayanın yuvarlanması akabinde başka bir çocuk tarafından öldürülür. Jack liderliğindeki gruba karşı tek başına kalan Ralph için ada hayatı oldukça zorlaşmaktadır. Diğer çocuklar onu öldürmek için kovalamaya başlar. Tam yakaladıkları zaman adaya gelen yetişkin insanların karşısında vahşice, canice ve ilkel dürtülerle insan avına çıkan bir çocuk sürüsü vardır. Ralph yetişkin insanları gördüğünde kaybettikleri çocuk masumiyeti adına ağlamaya başlar. Roman her nekadar çocukların dahi kötüleşebileceğin ve iğrenç suçlara karışabileceğini gösterse de bu durum kişilikle alakalıdır. Jack gibi karakterler katil ruhlu iken Ralph gibi karakterler tam tersi olabilir. Elbette her bir çocuk ada koşullarına adapte olmak ve hayatta kalmak için ilkel çağlardaki gibi vahşileşmek zorundadır. Fakat katil bir ruhu herkes bünyesinde barındıramaz. Kısacası, Uygun koşullar sağlandığında herkes vahşileşir fakat herkes katil olamaz.