Mamut Art Project 10. Yılını Kutluyor

Bu seneki Mamut Art Project ve eserler üzerine yorum.

Geçtiğimiz hafta 10. yılına giren Mamut Art Project sergisi sanatseverleri epey bir doyurdu. 2 ay süren elemelerin ardından eserleri sergilenmeye hak kazanmış Türkiye'nin her yerinden 49 sanatçının misafiri oldu sergiyi gezenler. YapıKredi Bomontiada'nın ev sahipliğini bu sene yaptığı Mamut Art Project, sanatçıların kendilerini kültür ve sanat dünyasına tanıtması için iyi bir araç yıllardır. Her yıl onlarca yeteneği bize kazandıran, tanıtan bu sergi, yıllarca bu işle uğraşmış ve artık profesyonel bir adım atmak isteyen sanatçılar için de önemli bir adım.

2013 yılında Seren Kohen Ojalvo'nun kurduğu bu proje, her sene alanında uzman kişilerden oluşmuş beş kişilik jürisiyle, binlerce başvurunun arasından ayıklayarak karşımıza bu şahane seçkileri çıkarıyor. Mamut art Project'e başvuru yapmak için herhangi bir yaş, tema ya da alan kaygısı gütmeye gerek yok. Sanatın her alanıyla meşgul olup, eserinizi jüriye gönderebiliyorsunuz. Multidisipliner bir anlayış gözeten MAP; fotoğraf, heykeltraş, resim, sokak sanatı gibi birçok alandan eseri kabul ediyor.

Bu sene 26-30 Ekim tarihinde ziyaretçilere açıktı ve bugün(30 ekim) itibariyle bitti. Sergiyi arkadaşımla gezerken çok keyifli anlar geçirdim ve bazen aynı resme baktığımız birileriyle uzun uzun sohbetler etmek böyle yerlerin tadı tuzu oluyor adeta.

Sergide beğendiğim eserlerden bazıları şöyle idi:

Zülküf mavlay'ın çalışması; ben ve öteki kavramlarının birbiri içine karışmasını ve zamanı geldiğinde belki de tek bir şeye dahi dönüşebiliceği üzerine kurgulu. Diyarbakırda'ki seçim afişlerinden geriye sadece siyasetçilerin gözü kalır ve yıllar geçtikçe yaşanılan değişimi adeta gözetliyorlardır hala. Farklı kişilerin baktığı bu gözler aslında benzer manaları barındırıyor içinde ve her şeye tanık olma hissi halkla beraber onları da kuşatıyor. Öteki haline geldikleri an, yanlarından geçip gittiğinizde sizle bir yakınlık kuruyor ve içten içe hala bir şeyler söylüyorlar gibi..

İlk baktığımda beni etkileyen diğer eserlerden biri Karga çalışması. Göknur Avcıya ait bu çalışma, serginin havasını güzel bir auraya taşıyor kanımca. Okuduğum bir röportajda kedisiyle kavga etmeye gelen bir kargadan esinlendiği ve bunun kendini buralara kadar sürüklediğini anlatıyor. Kıtık diye adlandırılan doğal bir malzemeden yaptığı eserleri yakından incelemek güzel bir deneyimdi.

Sanatçının adını tam hatırlayamıdığım bu eser de bana yakın gelenler arasındaydı. Cinsiyet, kültür ve aidiyet üçgeni bağlamında değerlendirildiğinde, kişinin kopamadığı ve yaşamı süresince peşinden ardı sıra gelen bu kavramların içinde ya boğulup çıkmaza düşeceği ya da bütünleşip bir uyuma kavuşacağını bence anlatmak istiyor bize. Sağ alttaki ayakkabı ve entariye benzeyen elbise bizle doğal bir yakınlık kuruyor ve içinde olan kişiden bağımsız tutarak veya tutmayarak bizimle iletişim kurmak istiyor bir nevi.

Bu seneki edisyon bence bizlere güzel sohbetler ve insanlar kazandırdı -enazından şahsım adına- gelecek sene kendi eserimi size anlatırım, kim bilir:)