Marina Abramović: Ritim 0 & Seyirci Kalma Etkisi

Tepki almayacağını bilen bir insan ne kadar ileri gidebilir? Peki buna şahit olanlar, vereceği tepkide ne kadar gecikebilir?

Yaptığı şeyden sorumlu olmayacağını ve karşısındaki insandan tepki almayacağını bilen bir insan ne kadar ileri gidebilir? Peki buna şahit olanlar, vereceği tepkide ne kadar gecikebilir?

Marina Abramović, çok etkileyici ve kendine has performanslarıyla akıllara kazınmış, Sırp bir performans sanatçısıdır. Benim burada spesifik olarak üzerinde duracağım performansı ise, 1974’de sergilediği Ritim 0. Bu performansta Abramović bir masanın üzerine 74 adet, gülden silaha birçok obje koyar ve üzerine; orada tepkisiz duracağını, ona istediklerini yapabileceklerini, tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu yazar. Başta gülümserler, gül verirler, yemek yedirirler… Hiçbir sorun yoktur, her şey yolundadır. Ama sonrasında biri Abramović’e tokat atmayı dener. Buna bir tepki gelmemesinin ardındansa işlerin rengi tamamen değişir. Tepkisizlikten ve anonimlikten gelen cesaretle şiddetin derecesi gittikçe artar, artar ve artar…

Sorumluluk duygusundan arınmış hisseden insanın bu kadar ileri gidebilmesi, iyiliğin bir illüzyon olup olmadığını düşünmeye iter bizleri. Hele bir de bu şiddeti sergileyenler ve onlara tepki vermeyenler arasında başta gül uzatan insanlardan da olması, bu olasılığı hayli arttırır.

Ne olur peki performansın devamında? Tokatlar atılır, şiddet uygulanır, tacizde bulunulur… Marina’nın kıyafetleri kesilmiş, çırılçıplak bırakılmıştır. Bıçakla vücudunda yaralar açılmıştır. Son noktada artık her şey iyice çığırından çıkar ve başta gül uzatan bu topluluk, sonunda silah doğrultur. İçi dolu bir silah, hareketsiz ve savunmasız duran bir kadına doğrultulur. Sırf tepkisizliğinden alınan güçle. Sonra o silahı Abramović’in eline verip kendi göğsüne doğrulturlar. O sırada nerededir peki bu ‘iyi’ insanlar?

New York’ta 1964 yılında, Kitty Genovese adında bir kız, iş çıkışında takip edilip tecavüze uğrar. Çığlıklar atarak yardım isteyen kızı saldırgan, bıçaklayıp kaçar. Kızın çığlıklarına kimseden yardım gelmeyince ise geri gelip kızı tekrar tekrar bıçaklar. Genovese o gece aldığı bıçak darbeleriyle ölür. Tam 38 görgü tanığı eşliğinde tekrar eden darbelerle; tıpkı Abramović’de de yaşanan gibi. O 38 kişiden ise, yardım etmek bir kenara, polisi arayan bile, yalnızca bir kişidir. Burada yaşanan bu olay başkalarının varlığında yardım etme oranının azalmasıdır. Seyirci Etkisi olarak bilinen bu psikolojik durumda; görgü tanıkları suça müdahale etme sorumluluğunu bir başkasına atmaya meyilli olmaktadır. Bu teoriye göre bir tanık, olaya tek başına şahit olursa, o tanığın kurbana yardım etme ihtimali, birden fazla tanığın olaya tanık olduğu duruma göre daha yüksek olur. Çünkü kendimizi sorumlu hissetmediğimiz olaylara dâhil olmayız. İki olayda da herkes kendini geri çekip başkasının öne atılmasını beklemeseydi işlerin gidişatı bundan çok daha farklı ve çok daha güzel olabilirdi. O tokada insanlar sesini yükseltseydi yahut o kızın çığlıklarına bir kişi karşılık verseydi…

 

Bazen çok önemli bir şeyi unutuyoruz: Kötülüğü bizim yapmamamız iyi olduğumuz anlamına gelmez. Ve o kötülüğe karşı çıkmayarak kötülükten kendimizi uzak tutmaz, aksine biz de onun bir parçası haline geliriz. Yapılmasına vermediğimiz tepki, onaya dönüşür, onay ise buradaki gibi bir silaha. Ve gün gelir, o silahın namlusu sizi gösterir, yönünü değiştirmek için ise kimse olmaz…