Maximilien Robespierre: Devrimci mi, Cani Mi?

Fransız Devrimi’nin en önemli isimlerinden Maximilien Robespierre ve terör dönemindeki rolü.

Bu yazımda Fransız Devrimi’nin en önemli isimlerinden biri olan Robespierre'e ve terör dönemindeki rolüne değiniyorum.

Dünya tarihinin belki de en önemli olayı olan Fransız Devrimi ile birlikte başlayan süreçte dünya siyasi tarihi daha öncesinde görülmedik bir biçimde değişti. 1789 yılından 1799 yılının Kasım ayındaki hükümet darbesi ve Napolyon Bonapart’ın başında bulunduğu konsül hükümetinin kurulmasına kadar süren devrim, şu an hemen her ülkede olan aşina olduğumuz cumhuriyet, laiklik, demokrasi gibi pek çok değerin ortaya çıkışına neden oldu. Tabi her devrimin devrimcileri olduğu kadar, karşı çıkanları ve devrimi engellemek isteyenler de vardır. Tarihin en büyük devrimi olan Fransız Devrimi de elbette ki başta Avrupa’dakiler olmak üzere pek çok monarkı kızdırdı ve Fransa’nın çeşitli ülkelerle olan savaşlarına sebebiyet verdi. Devrim kendi içerisinde de politik grupların birbirleriyle olan çatışmalarına sahne oldu. Bu devrimci politik gruplardan Jakobenlerin lideri genç avukat Maximilien Robespierre ılımlı Jirodenlere nazaran daha radikal bir politik grubu temsil ediyordu.

Devrimi özellikle karşı devrimci gruplara karşı savunmak amacıyla kurulmuş Kamu Selamet Komitesi’nin en önde gelen üyesi olan Robespierre, terör dönemi olarak anılan dönemde yıkıcı faaliyet yürüttüğünü öne sürdüğü herkesi giyotinle tanıştırdı ve en sonunda 1793-1794 yılları arasında 15.000 ila 50.000 arasındaki Fransız yurttaşın idamına sebebiyet veren bu adam, 36 yaşında aynı giyotinle idam edildi. Peki, soru şu: Bu olanlar devrimi korumak için gereklimiydi yoksa paranoyak bir liderin işlediği cinayetler miydi?

Terör Dönemi’nin yaşanmasında ve bu kadar insanın giyotinle idam edilmesinde zorunlu askerlik yasasına karşı Vendee merkezli çıkan ayaklanmalar ve Fransız Devrim Ordusu’nun Neerwinden Muharebesinde Avusturya kuvvetlerine karşı yenilgisi gibi sebeplerin yanı sıra Jakobenlere göre daha ılımlı bir politik grup olan Jirodenler’in olağanüstü hal kararına uymaması, hatta bazılarının Kral 16. Louis’in idamına dahi karşı çıkmaları sonucu alaşağı edilmeleri de önemli rol oynadı. Bu ve benzeri olaylar toplamı üzerine Fransız Devrimci Hükümeti otoritesini sağlamlaştırmak için acımasız önlemlere başvurdu. Özellikle 10 Haziran 1794’te yürürlüğe sokulan “Büyük Terör Yasası” kapsamınca sanıklara kesinlikle avukat tutma hakkının tanınmıyor, soruşturma yapılmıyor, aleyhinde delil dahi sunulmuyor ve hapis cezası verilmiyordu. Seçenekler iki taneydi, ya giyotin ya da beraat. Terör Dönemi’nin bu en kanlı zamanında altı hafta içinde 1.376 kişinin idamına sahne oldu Paris.

Sonuç olarak terör dönemi olarak bilinen bu zaman diliminde kraliçe Marie Antoinette ve kocası Kral 16.Louis gibi suçlu sayılabilecek kişilerin dışında; devrimin en önemli liderlerinden bir diğeri olan George Danton sırf devrim adına uygulanan şiddete bir süre sonra isyan ettiği için, tarihteki belki de ilk feminist metni ortaya koyan Olympe de Gouges ise sırf kadınlar için de Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı özgürlükleri istediği için katledilmiş oldular.

28 Temmuz 1974’te 36 yaşında Robespierre’in idam edilmesiyle birlikte terör dönemi sona ererken, bugün hala idamların gerçekleştirildiği Concorde Meydanı Fransa’nın en fazla turist çeken mekanlarından birisi olma özelliğini sürdürüyor. Ben ise Maximilien Robespierre’in kararını vermiş olduğu bazı hatalı idamlara rağmen örnek alınması gereken, tarihteki en önemli devrimci kişiliklerden biri olduğunu düşünüyorum. Pek çok kişinin bildiği üzere devrim kansız olmuyor maalesef. Bizim tarihimizde dahi İstiklal Mahkemeleri örneği var. Ne Mustafa Kemal Atatürk, ne Maximilien Robespierre, ne de Vladimir Lenin öyle turşu filan kurmadılar, devlet kurdular. Yazımı terör dönemini en güzel şekilde özetleyen, Georg Büchner’in “Danton’un Ölümü” adlı oyunundaki şu sözlerle bitirmek istiyorum: “İhtilal Satürn gibidir, kendi evlatlarını yer.”

Concorde Meydanı(Place De La Concorde)
Not: Yazıda kaynak olarak All About History dergisinin 17.sayı TEMMUZ AĞUSTOS 2023/4 içerisinden bir bölüm kullanılmıştır.