Meaning Crisis Nedir?

Anlam Arayışı ve Krizi Üzerine

İnsanlığın başlangıcından itibaren cevabı aranan en temel sorulardan biri anlamdır: ‘’Bütün bunların anlamı ne?’’. Eski çağlarda oldukça karşılık bulan bu soru günümüzde kullanılan tüm kavramların, felsefenin, teknolojinin ve daha birçok alanın kaynağı olmuş; bilinen hallerini şekillendirmiş, isimlendirmiştir. Bahsi geçen çağlardaki anlam arayışı modern çağı da aydınlatıcı rol oynamıştır. Fakat bulunduğumuz çağda anlam arayışı daha bireysel bir karşılık buluyor ve ‘’anlam krizi’’ne dönüşüyor. Peki ‘’anlam krizi’’ niçin yaşanıyor?

Eskiden anlam arayışı özellikle din, kültür ve gelenekler üzerinden şekillenirken insanlar içine doğdukları toplumun değerleriyle ve inanç sistemleriyle kendilerini anlamlandırıyorlardı. Niçin yaşadıkları, kim oldukları içinde bulundukları çevreyle ilişkiliydi. Anlam arayışının bir sonu vardı, aranılan cevaplar daha kolay bulunuyordu. Günümüzde ise toplumlar temelinde tanımlamalar azaldı, dini ve kültürel bağların da zayıflamasıyla bireyselleşme arttı. Böylelikle ilgi çekici bir ‘’özgürlük’’ ortaya çıktı. Artık insanlar belirli bir çerçevede değil, çok daha geniş bir anlam arayışına daldılar; bu durum da kaybolmalarına sebep oldu. Seçeneklerin sınırsız, çerçevenin bu kadar geniş olması büyük bir belirsizlik doğurdu. Hedeflerine ulaşmış, başarılı, maddi durumu yerinde kişilerin yaşamına son verdiği haberlerine denk geliyoruz; belirli bir eşikten sonra keyif almak, kim olduğuna noktayı koymak, yaşamak için bir sonraki hedefi belirlemek gittikçe zorlaşıyor. Tüm sahip olunanlar, başarılar, aktiviteler rutinleşiyor; yeni anlam arayışı eskisine kıyasla daha derinleşiyor: ‘’Bütün bunlar ne için?’’.

Dolayısıyla hayatta kalma motivasyonu bile bir anlamla varlığını sürdürür. Nörolog Viktor Frankl’ın ortaya koyduğu ‘’logoterapi’’ varoluşçu bir terapi biçimi ve bu durumu açıklar nitelikte. İnsanların temel ihtiyacının haz ya da güçten ziyade, anlam arayışı olduğunu iddia eden bir yaklaşım üzerinden geliştirilmiş olan bu terapi, anlam ve amaç bulmanın iyileştirici gücü olduğunu vurgular. Bu yaklaşıma göre insan kendi seçtiği anlamı gerçekleştirdiğinde huzura erer, yaşamın her anında bir anlam vardır fakat insan hayatının belirli dönemlerinde bu anlamdan uzaklaşabilir veya bu anlama yakınlaşabilir. Bu sebeple bireyler en çaresiz anlarında dahi bir anlam edinirse yaşamaktan vazgeçmez.

Peki bulunduğumuz çağdaki anlam krizini aşarak nasıl bir anlam edinebiliriz? Herkes için anlam farklıdır; önemli olan hayata yön verecek, motivasyonu sürdürecek bir değer belirleyebilmektir. Bu sebeple yapılması gerekenlerden biri gerçek manada neye değer verdiğinizi keşfetmek olabilir. Geleceğe ve hedeflere odaklanmak, geçmiş pişmanlıklara sıkışıp kalmamak için önemli olmakla birlikte bulunduğunuz anın kıymetini de es geçmemek gerekir. Hayatın tüm dönemlerinde yaşanan her anlam krizi sizi biraz daha büyütür, kim olduğunuzu bulmanıza yardımcı ve yolculuğunuza motivasyon olur. Bazen kaybolmuş hissetmek doğaldır, bir başka anlam bulmak için yeni bir yola çıkmak gibi değerlendirmek kaygılarınızı hafifletebilir.

Anlam krizi sonsuz fakat beyhude bir çaba olamayacak kadar derinlikli ve kıymetli bir arayışı ifade eder. Yaşam boyu edindiğiniz tüm küçük anıların size yol göstereceğini bilerek kendinizi akışa bırakın; anlam, hazır bir cevap değildir. Her seçiminiz onu şekillendirir ve ona ulaşmanızı sağlayan bir basamaktır. Bu nedenle anlam arayışına odaklanıp yaşamdan geri kalmayın; yaşadıkça anlam bulmak kolaylaşacaktır.