Medya, Çocuk ve Reklam

''Tüm teknolojik buluşların hem menfi hem müspet etkileri vardır (ya o ya bu değil, hem o hem bu).'' Neil Postman

Yeni medyanın hayatımızda kapladığı arttıkça ona maruz kalma ihtimalimiz de her geçen gün arttığı görülen gerçeklerden biridir. TÜİK’in 2013 yılına ait araştırması Türkiye’deki çocukların yeni medyaya hangi oranda maruz kaldığını sunuyor. Örneğin bilgisayar kullanımına başlama yaşı ortalama sekizken bunun yanında internet kullanım yaşı dokuz olduğu görülüyor. Cep telefonuna sahip olma ya da kullanma yaşı ise verilere göre ondur (Kılınç :12).

Yeni iletişim teknolojileri diyerek bahsettiğimiz medya ve onun kolları ilişkilerimizi, kişisel yaşantılarımızı her anlamda ve baştan inşa ettiği ve (McLuhan, 2005: 8) TÜİK’in bu konuyla ilgili araştırması çocukların giderek yeni medyayı kullanır hale geldiğini açıkça gösteriyor. Bu durum çocukların bu konuda olumlu ve olumsuz yönlerden etkilendiklerini ve buna maruz kaldıklarının ve kalacaklarının bir kanıtıdır. 

Çocuğun gelişim dönemlerinde her bir dönemin kendine özgü problemi ve kazanımı vardır. Gelişimleri üç alandan oluşur. Bunlar: Bilişsel, psikososyal, ve davranışsal alandır. Medyayı ise bu gelişimin çevresel etkenler kısmındadır (Kılınç: 13). Çevresel etkenler kategorisi çocuğun gelişiminde sosyalleşmesine katkı sunarak olumlu etkisi olduğu gibi bir görüş varken bu durumun çocuğun gelişiminde olumsuz yönde etkisini savunan bir kesim de vardır.

Çocukları medyadan tamamen uzak tutmak gerçek dışıdır. Postman’a göre en küçük çocuklar dahi televizyon izlemekten uzak tutulamaz ve en iyi eğitim sisteminde bile televizyonun belirleyiciliğinden kaçınılmaz(Büyükbaykal: 32). Yeni teknolojilerin hayatımıza girmiş olması çocukların gelişimlerinin erken dönemlerinde maruz kalması oldukça olağandır. Bu durumda ona ayak uydurmak için önce yenilikleri büyükler olarak çocukların ebeveynleri tanımalıdır. Zararlı içerikleri eleyerek çocuklara gelişimleri açısından uygun olan seçilmelidir. Postman’ da bu şekilde ifade eder. Eğer teknolojinin kötü bir şey olduğu düşünülüyorsa bile düşmanı iyi tanımak gerektiğini ve böylece ona göre önlem alabileceğini ifade eder Teknolopoli kitabında. 

Çocukları medyadan ve sunduğu içeriklerden sakındırmak oldukça zordur çünkü hayatın her alanında medya vardır. Uzaktan eğitim sürecinde bile bilgisayar ve internet üzerinden işlenen dersler ve ödevler arasında illaki zararlı içeriklere maruz kalmalarına neden olabilir. Bunun önü çocuk haklarına göre şekillenen içerikleri seçerek çocuklara sunmak gerektiği ve gelişim sürecinde pedagojik eğitim belirlemeleri ile süreci sindirerek ilerletmek olabilir.

Reklam, tamamen ürünü satıp kazanılan miktara odaklanan ve kamu yararını gözetmeyen bir girişimdir. Bu yüzden çocuk programlarında reklam kullanılmaması gerektiği etik bir durumdur. Haber kanalları, çocuk programları ve dini programlarda reklam kullanılmamalıdır. Çünkü çocuklar medyada maruz kaldıkları program ya da yayınlardan etkilenir. Örneğin saldırgan içerikleri olan bir programa maruz kalan çocuklarda saldırgan davranışların gözlendiği söylenir (Berkowiz, Rogers). Ayrıca programlar arasındaki reklamların çocukların hayal gücünü kısıtladığı ve yanlış beslenmeye teşvik ettiği düşünülür (Akca, 2019: 1). 

Reklamların bir diğer hedefi de tüketimi teşvik etmesidir. Çocuklar üzerinden bu tüketimi sağlamak için etik ilkelere riayet etmeleri oldukça zordur. Aynı zamanda çocuklar yetişkinlere göre reklamlardan daha çok etkilenmesi bir gerçektir. Bu yüzden reklamların çocuklar üzerinden yapılması reklamcılar için taktiksel bir durumdur. Örneğin reklamda çocuk kullanılması gibi. 

Çocukların reklamlardan daha çok etkilenmesi üzerine yapılan araştırmaların gösterdiği birkaç sonuç şu şekildedir (Elden, Ulukök, 2006: 4):

-Çocuklar ebeveynlere göre izlediklerini daha ayrıntılı anımsar.

-Yetişkinlere göre reklamları izlemeyi severler.

-Çocuğun dünyasına hitap eden görseller, renkler ve müzik kullanıldığında etkilenme derecesi artar.

Çocuklar reklamda söylenen ve vadedilen her şeyi gerçek olduğunu düşünür bu da tüketimi arttıracak bir hamledir. Çünkü çocuk reklamda gördüğü bir ürünü annesi ve babasıyla gezerken dışarıda gördüğünde onun alınma olasılığı oldukça fazladır. Çocuk reklamda izlerken buna en baştan ikna olmuştur çünkü.



KAYNAK

AKCA, N. ‘’Televizyon Reklamlarının Çocuklar Üzerine Etkisi: Yiyecek Reklamları Üzerine Bir Çalışma’’, 2019

BÜYÜKBAYKAL, G. ‘’Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri’’, İletişim Fakültesi Dergisi

KILINÇ, B. KILINÇ, E. ‘’Yeni Medya Ortamında Çocuk Birey: Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya Pedagojisinin Önemi’’, Akdeniz İletişim Dergisi

ŞENTÜRK, M. TURGUT, M. ‘’Televizyon Programları, Reklamlar ve Çocuklar’’, Aile ve Toplum Eğitim-Kültür ve Araştırma Dergisi, 2011, C:7, S:27

UTMA, S. ‘’İletişim Çağında Medya-Çocuk İlişkisi: Medya Okuryazarlığı Çerçevesinde Bir Değerlendirme’’, 2019, C:12, S: 67

ULUKÖK, Ö. ELDEN, M. ‘’Çocuklara Yönelik Reklamlarda Denetim ve Etik’’, Küresel İletişim Dergisi, 2006, s:2

YILMAZ, D. GÜNEY, R. ‘’Medyanın Çocuklar Üzerindeki Etkileri ve Kullanımına İlişkin Öneriler’’, Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi, 2021, ss: 486-494