Mekâna Bağlanma Ama Nasıl? Mekâna Bağlanma Türleri

Üyesi olduğumuz topluma ve mekânlara ne şekilde bağlanırız? Bu bağlanmanın türleri var mıdır? Birden çok bağlanma türü mümkün mü?

Sosyolog David Hummon, Amerika'nın Worchester kentinde yaşayanlarla yaptığı nitel görüşmeler neticesinde insanların yaşadıkları yerlerle beş farklı biçimde ilişkilendiklerini ortaya koydu. Bu ilişkilenme biçimlerinden ikisi "gündelik" ve "ideolojik" köklülük tiplerine denk gelmektedir. Her iki ilişkilenme biçiminde de insanlar yaşadıkları mekânlara derin bağlılık gösterirler, ancak farklı olan ilişkilenmenin bilinçli olup olmadığıyla alakalıdır. "Gündelik bağlanma" tipindeki insanlar daha az mobil olduklarından kendi yaşadıkları yerleri diğerleriyle kıyaslama konusunda daha kısıtlı imkanlara sahiptirler. Öte yandan, ideolojik bağlanma tipindeki insanlar yaşadıkları mekânları bilinçli bir tercih sonucunda seçenlerdir. Ayrıca yaşadıkları mekânda olup bitenlere daha aktif bir biçimde ilgi gösterirler.

Polonyalı sosyal psikolog Maria Lewicka (2011) bu mekânla ilişkilenme biçimlerini nicel yollarla kümelemeye çalıştı. Hummon'un ayrımını yaptığı gündelik" köklülük tipine "geleneksel" ve ideolojik köklülük tipine "aktif" bağlanma adlarını verdi.

Yapılan ölçümlere göre geleneksel bağlanma tipi gösteren katılımcılar yaşadıkları mahalle, şehir vb. mekânlara yüksek bağlanma ve yerel özdeşime sahiptirler. Değerler bakımından ise bu tip bağlanma gösteren katılımcılar daha fazla ulusal ve muhafazakar özdeşime sahiplerdir.

Diğer taraftan, ideolojik köklülük tipine karşılık gelen "aktif" bağlananlar ise daha farklı özellikler gösterdiler. Bu şekilde bağlananlar da tıpkı geleneksel bağlananlar gibi yüksek mekâna bağlanmaya sahiplerdir, ancak onlardan farkları daha yüksek seviyede bölgesel olmayan özdeşim göstermeleridir. Sosyal sermaye ve sosyal güven bakımından geleneksel ve aktif bağlanma tipleri gösteren katılımcıların arasında farklar vardır. Örneğin yakın buldukları insanlara güven konusunda bu iki grubun farklı olmadığı, ancak tanımadıkları uzak insanlara duyulan güvenin aktif bağlanma tipine sahip katılımcılarda daha fazla olduğu görüldü. Bir diğer ifadeyle, aktif bağlanan katılımcılar tanımadıkları insanlara, geleneksel bağlananlardan daha fazla güven duyarlar. Nitekim iki grup arasında bağlayıcı* sosyal sermaye bakımından anlamlı bir farklılık görülmediği, ancak köprü kurucu** sosyal sermaye bakımından aktif bağlanan katılımcıların daha yüksek seviyede olduklarını göstermişlerdir.

Araştırmada ayrıca katılımcıların kültürel sermaye durumları incelenmiştir. Kültürel sermaye seviyesi, katılımcıların evlerindeki kütüphanenin standart ölçümler (90 cm ile 1 metre uzunlukları arasındaki bir rafın yaklaşık 50 kitap alabileceğinden hareketle) aracılığıyla ölçeklendirilmesi yoluyla belirlenmiştir. Bir diğer kültürel sermaye ölçüsü de katılımcıların dâhil oldukları tiyatro, konser, sinema veya müze gezisi gibi kültürel aktivitelere katılım sıklıklarıdır. Aktif bağlanmaya sahip katılımcıların, her iki kültürel sermaye ölçüsünde de geleneksel bağlanan katılımcılara kıyasla daha yüksek skorlar aldıkları görülmüştür. Yani, aktif bağlanan katılımcılar, geleneksel bağlananlara kıyasla, daha sık olarak kültürel aktivitelere katılım sağlamaktadırlar. Bunun yanında bu grup katılımcıların evlerinde daha geniş kütüphaneler vardır.

Demografik değişkenler açısından bakıldığında ise, aktif bağlanma türüne erkeklerde ve kadınlarda neredeyse aynı sıklıkta rastlanmıştır. Yaş açısından bakıldığında ise yaşlı katılımcıların daha fazla geleneksel bağlanma tipine sahip oldukları bulunmuştur. Eğitim seviyesi bakımından ise eğitim seviyesi yükseldikçe katılımcıların geleneksel bağlanma tipine daha az sahip oldukları belirlenmiştir. Daha eğitimlilerin ise aktif bağlanma tipi gösterme eğiliminde oldukları tespit edilmiştir.

Sonuç olarak geleneksel bağlanan katılımcılar daha az eğitimli ve mobil olup daha yaşlı olma eğilimindedirler. Yakından tanıdıkları insanlara güvenleri fazla, ancak yakından tanımadıkları insanlara duydukları güven, aktif bağlanma tipi gösterenlerden daha düşüktür.

Peki tüm bu bulgular ülkemiz özelinde bize neyi göstermektedir? Bölgeler, kentler ve hatta mahalleler arasında farklar olsa bile bence muhafazakar bir yapıda olan ülkemizdeki insanların daha çok "geleneksel bağlanma" türü göstereceği kanısındayım. Belki öğrenci ve eğitim seviyesi daha yüksek gruplarda farklı türden yapılar elde edilebilir. Ancak ülkenin geneli düşünüldüğünde geleneksel yapının ağırlıkta olacağını düşünüyorum

Şunu da söylemeliyim ki toplumun bu tür bir kompozisyon göstermesi bence sosyo-adaptif bir yaklaşımla daha iyi açıklanabilir. Ülkemizin gündemi sürekli olarak bizleri dış tehditleri daha kolay fark etmeye yöneltmekte, dolayısıyla bizler de bir adaptasyon olarak iç grup üyeleriyle bağlarımızı pekiştirmekte ve dış gruplara mesafe koymaktayız. Şüphesiz ki bunda içinde bulunduğumuz coğrafyanın ve dünyanın gidişatının da rolü vardır.

Öte yandan ülkemizde yüksek öğretimi bitiren eğitimli nüfus oranı artmaktadır (TÜİK, 2023) Bu ilk başta, daha kapsayıcı bir toplum olma yolunda bizlere olumlu bir tablo çizer gibi görünebilir. Ancak kültürel aktivitelere ayırdığımız zaman, özellikle ekonomik nedenlerle oldukça kısıtlıdır. Kitap, tiyatro ve sinema gibi aktivitelerin fiyatları ortadadır. Bunun yanı sıra düşük ücretle çalıştığı yetmezmiş gibi işinden dolayı kendisine fazla zaman ayıramayan yeni nesil ne yazık ki kültürel sermayesini geliştiremiyor. Açıkçası ben uzun vadede bunun genç nesil ve sonrasında toplum için zararlı olacağı kanısındayım. Çünkü gençler farklı kültür ve yaşam deneyimlerine sahip insanlarla bir arada olamıyor, insanların bugüne kadar yarattığı farklı kültürel değerlerden bihaber yaşayıp gidiyor. Bu durumun acilen iyileştirilmesi gereklidir. Bence ücretsiz müze, tiyatro, sinema vb. etkinliklerin yaygınlaştırılması yoluyla bu sorunda iyileşme sağlanabilir.

*Bu sosyal sermaye türü, farklılıkları daha çok dışlayıp grup içindeki homojenliği pekiştiren, dolayısıyla iç bağları kuvvetli daha kapalı bir sosyal sermaye türünü ifade eder (Putnam, 2000, akt. Aydemir ve Özşahin, 2014)

**Köprü oluşturucu sosyal sermaye türü ise daha kapsayıcı ve dışa daha açık sosyal sermaye türünü ifade eder (Putnam, 2000, akt. Aydemir ve Özşahin, 2014).


Kaynaklar

Aydemir, M., & Özşahin, M. C. (2014). TÜRK DEMOKRASİSİNDE KAYIP HALKAYI KEŞFETMEK: Türkiye Örneği Üzerinden Sosyal Sermaye - Demokrasi Bağlantısını Yeniden Düşünmek. Akademik İncelemeler Dergisi, 6(1), 41-87.

Lewicka, M. (2011). On the varieties of people’s relationships with places: Hummon’s typology revisited. Environment and Behavior, 43(5), 676-709. https://doi.org/10.1177/0013916510364917

Türkiye İstatistik Kurumu (2023). Ulusal Eğitim İstatistikleri. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Ulusal-Egitim-Istatistikleri-2022-49756 adresinden 28 Mayıs 2024 tarihinde alınmıştır.

Resimli Kaynak

https://pixabay.com/tr/photos/grand-place-br%C3%BCksel-bel%C3%A7ika-avrupa-6577511/

https://pixabay.com/tr/photos/place-kl%C3%A9ber-strazburg-fransa-2411525/