Melekler Şehri'ne Hoşgeldiniz: True Crime: Streets of LA

Melekler Şehri'ndeki Çinli bir polisin serüvenine ortak olun.

Her oyuncunun favori bir oyun türü ve favori bir oyunu vardır. Her ne kadar farklı zevkler söz konusu olsa da oyun sektöründe bir Grand Theft Auto gerçeği yatmakta. Sevsin veya sevmesin insanların bildiği ve saydığı bir yapım olan GTA serisi açık dünya oyunlarının en büyük örneklerinden (belki de en büyüğü?) olarak akıllarda kalacak. Günümüze kadar GTA benzeri sayısız oyun çıktı, kimisi rakip olmayı denedi ancak sonu pek de istendiği gibi gitmedi. Ancak tek başına ya da seri halinde çıkmış bir kaç yapım var ki böyle toplara girmeyerek, bu oyun türünde bulunarak kendisine pastadan bir pay almak ve GTA muadili olmak için oyun camiasında kendilerine yer buldular. True Crime serisi de bu pastadan pay almak isteyenlerden. Streets of LA ve New York City adında 2 oyunu olan bu serinin ilk oyunu Streets of LA', Kasım 2003'te piyasaya çıktı ve geliştiriciliğini Luxoflux üstlenirken dağıtımı da Activision tarafından yapıldı.

Oyunumuz bir GTA klonu gibi gözükse de onu ayrı kılan bir nokta var, polis oluşumuz. Bu da oyunun oynanışını etkiliyor ve klasik bir GTA oynanışından farklı bir deneyim sunuyor, oynanış tarafında buna değineceğim. Oynarken sizleri 90'lı yıllardaki bir polis filmindeymiş gibi hissettirecek olan True Crime: Streets of LA'ye yakından bakalım.

Oyunun kapak tasarımı Antoine Fuqua'nın yönettiği ve Chow Yun-fat'ın başrol oynadığı 1998 yapımı The Replacement Killers filminden esinlenilmiştir.

Hikaye

Öncelikle hikaye bizlere 9 saatlik bir deneyim sunuyor. Oyunda hayat verdiğimiz karakter, Çin asıllı Amerikalı Nicholas "Nick" Kang Wilson'dır. Los Angeles'ta doğup büyüyen Nick, öksüz olarak zor bir çocukluk geçirir. Küçük yaşta annesini bilinmeyen bir sebepten dolayı kaybeder, lise yıllarında ise LAPD'de polis olan babası, bir uyuşturucu skandalına karışarak ortadan kaybolur. Bu olayların ardından Nick ve kardeşi Cary, kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalır. İkili, merhum annelerinin Hong Kong'daki akrabalarının yanına gönderilir. Çinli oldukları için Nick ve Cary birçok kez rahatsız edilirler ama bu ona sokağın ne olduğunu da öğretmiştir. Burada yaşadığı süre zarfında uyum sağlamak maksadıyla Kang soyadını kullanır. Nick, babası gibi polis olma hayaliyle Los Angeles'a geri döner. Ancak yaşadıkları gereği acımasız, öfkeli ve burnu beladan kurtulmayan bir polis olacaktır. Kardeşi Cary de onunla birlikte şehre gelir ve burada bir dojo açar. Zamanla şehirde birkaç dojo daha açarak işlerini genişletirler.

Nick'in hikayesinin arka planı böyleyken oyunumuzun hikayesi ise şu şekilde: Cinayet masası dedektifiyken aşırı şiddet eğilimi, mülke zarar ve emirlere karşı gelme gibi tekrarlanan olaylar nedeniyle polislikten süresiz olarak uzaklaştırılmasına rağmen Nick E.O.D.'ye (Elit Operasyonlar Bölümü) alınır. Polislikten atılmasına neden olan şeyler onun E.O.D.'da başarılı olmasını sağlar. Dövüş sanatlarındaki yetenekleri, ustalıkla silah, tüfek kullanması ve usta şoför kabiliyeti ile bir araya gelince Nick başarılı ve tek başına çalışmakta uzman bir polistir. E.O.D.'a katıldıktan sonra hemen şehirdeki bombalama olaylarıyla (Çin Triadlarıyla bağlantılı) ilgilenmeye başlar. Nick, E.O.D.'de görev alacağı bu davayı önce reddeder. Fakat sonradan kabul eder çünkü kişisel bir sebebi vardır: Babası Henry Wilson. Babasının bir uyuşturucu skandalına karıştığından bahsetmiştim. Arka planı ise şu şekilde: 1970'lerde büyük bir uyuşturucu operasyonuna karışmış başarılı bir polis memuru olan Henry bir gün ortadan kaybolur ve asla bulunamaz. Kısa bir süre sonra İç İşleri, dolabında bir zula kokain bulmuş ve onun bu olaydaki rolünü ve nedenlerini keskin bir şekilde sorgulamaya başlamıştır. Babasının ortadan kaybolması her ne kadar Nick'i üzse de o buna inanmayı reddeder.

Bu süreçte endisine ortaklık edecek olan Rosie Velasco ile tanışır. Üstleri tarafından Rosie ile birlikte çalışmaya zorlanır ve bu da oyunun başında ikisi arasında çatışmaya neden olur çünkü Nick başına buyruk iken Rosie disipliner bir yapıya sahiptir. Ancak hikaye ilerledikçe ikili arasındaki bu çatışma kendini güzel bir bağa bırakır. Bunun sebeplerinden birisi Rosie'nin, zamanla Nick'in geçmişisini öğrenmesi ve yavaş yavaş ona ısınmasındır. Bu bağın boyutu, oyuncunun hikaye boyunca seçtiği yol tarafından belirlenir (evet oyunun alternatif sonları bulunuyor). Nick, oyun boyunca küçük suç ilişkilerini birbirine bağlayan iplikleri bir bir çözerken Triad haydutlarının yanı sıra Jimmy Fu, Big Chong, gizemli ve efsanevi Ancient Wu, Rocky (Rus Mafyasının bir üyesi) ve Han Yu Kim (Kore Halk Ordusunun bir generali) gibi suç lordlarıyla karşılaşır.

Oynanış

Her şeyden önce oyunun oynanışını farklı kılan bir unsurumuz var, biz bir polisiz. Bu noktada klasik bir GTA oynayışından ayrılıyoruz. Bizi polis yapan ve gerçekten polis olduğumuzu hissettiren şeyler aşağıda detaylıca bahsedeceğim yaya arama, şehirde polis vasfıyla olaylara müdahele edebilme unsurları ve ikaz eşliğinde havaya ateş açabilme mekaniği. İstediğiniz gibi şehirde terör estirebilirsiniz ancak bu sizi "kötü polis" yapar. Yaptığımız her bir hareket, attığımız her bir adım bizim iyi bir polis mi yoksa kötü bir polis mi olacağımızı belirliyor. Bu da beraberinde hikayeyi etkiliyor. Oyunun alternatif sonları olduğundan bahsetmiştim, Nick'in hal ve hareketlerinin yanı sıra görevlerdeki başarısı da buna bir etken. Bir görevdesiniz diyelim ve bu görevin bir adımında başarılı veya başarısız oluşunuza, tercihlerinize ve kararlarınıza göre sıradaki adım şekilleniyor. Bu da tabii ki hikayemizin seyrini değiştirebiliyor. Ancak şöyle bir handikap var, her zaman etki etmeyebiliyor yani o görevdeki tutumlarınız ve başarınız her ne olursa olsun hikayeye bir etkisi olmuyor. Oyunun 3 sonu bulunmakta, İyi Son, Ortalama Son ve Kötü Son. Bu 3 sona ek olarak eğer oyuncu aynı zamanda mümkün olan en iyi sonu elde ettiği takdirde tanık olabileceği bir son daha var.

Peki bizi kötü polis yapan şeyler neler? Sokak ortasında suçlulara silah çekmek, görev esnasında yanlışlıkla sivil vurmak, sokak ortasında bir sivili vurmak, araç kullanırken yayaların hayatını tehlikeye atmak gibi bir çok şey buna sebep olabiliyor. Elimizde olup olmaması bir şeyi değiştirmiyor onun için dikkatli olmakta fayda var. Yaptığımız hareketler halkın bize karşı nasıl bir tutum sergilediğinde önemli bir etmen oluyor. Mevcut olarak nasıl bir polis olduğumuzu ekranın sağ altındaki Ying-Yang göstergesinden anlayabiliyoruz.

Oyunumuzu kendisi yapan unsuru ele aldık ve şimdi onu bir kenara atıp bize neler vadediyor onlara bakalım. Kendisinden önce çıkmış olan GTA III ve GTA Vice City ile yarışabilecek bir oyun mu diye düşünürsek buna pek net bir cevap veremem. İki tarafında birbirine ayrı ayrı üstünlükleri var. Öncelikle oyunda açık dünyanın nimetlerinden pek faydalanamıyoruz. Oyunumuzda serbest dolaşma imkanımız olsa da daha çok hikaye üstünden ilerlemeye yatkın bir yapısı var. Serbest dolaşma esnasında rozetimizi göstererek yayaların üstünü arayabiliyorsunuz. Önünüze geleni aramamanızı şiddetle tavsiye ederim çünkü bazı yayalar hiç beklemediğiniz bir şekilde size tekme tokat girmeye başlayabiliyor daha da kötüsü silah doğrultanı ya da bıçak çekeni çıkabiliyor. Sadece bu kadar değil, ihbar üzerine ya da telsizden duyduğumuz suçlara (araç kovalama, yankesicileri yakalama, yaya rehin alanları alt etme, kadınlara sarkıntılık edenlere müdahele etme gibi) müdahele edebiliyoruz. Yalnız oyunda serbest dolaşım modu yok. Yani şöyle yok, görev aralarında istediğinizi yapabiliyorsunuz ancak oyunu bitirmiş iseniz kayıt alanından zamana karşı olmayan bir görev seçip hedefinize gitmeden serbest bir şekilde istediğinizi yapabiliyorsunuz.

Oyunun Haritası

Yapabileceklerimiz kısıtlı olsa da, bizlere pek renkli bir açık dünya sunmasa da oyunun haritası keşfetmeye çok açık. Oyunun haritası oyun tarihinin en büyük haritalarından birisi tam tamına 622 km². Bu, şu an en büyük haritaya sahip GTA oyunu olan GTA V'in haritasının (75.84 km²) 8.2 katı yapıyor. Yapabileceğimiz tek şey devriye atmak olduğundan bu kadar büyük harita ne işe yarar diye soracak olursanız, açıkçası gezmek ve keşfetme dışında hiç de bir işe yaramayacaktır bu da bir yerden sonra sıkıcı bir hal alabilir.

Nick'in ne kadar yetenekli olduğundan bahsetmiştik bu da bizlere oynanış tarafında yansıyor. Silahları ustalıkla ikişerli kullanabiliyor ki oyunumuzun silah çeşitliliği çok değil ancak yeterli. Nick, bir elinde hafif makinalı bir elinde tabancayla çatışabiliyor hatta taarruz tüfeklerini bile tek elle kullanabiliyor o kadar bir ustalık söz konusu. Uzak Doğulu olup da dövüş ve savunma sanatlarından noksan olmak olmaz değil mi? Nick'in bu alanlardaki yetenekleriyle keyif dolu dövüşlerin içinde bulunabiliyoruz. Zaten oyunu ön planda tutan da biraz bu dövüş mekanikleri diyebilirim. Silahlı çatışmalar, dövüşmeler derken, görevlerde Nick'in bir diğer ustalığı şoförlük ve bazen görevine göre gizlilik unsuruyla 4 farklı görev stilimiz bulunuyor. Görevlerimizin sonunda performansımıza bağlı olarak bonus bir kısım açılıyor ve onu oynuyoruz. Bu bonus görevin sonunda yeni bir araba, yeni bir kavgahareketi veya daha büyük bir silah seti kazanabiliyoruz. Bu dövüş sahneleri bizi oldukça tatmin ederken beraberinde kombo sistemini de getiriyor. Dövüş esnasında yaptığımız başarılı komboların ardından Nick özel bir hareketle düşmanını alt ediyor. Bir de iki adet yeteneğimiz var. Birincisi hiç yabancı gelmeyecek olan Bullet Time. Evet, hiç sormayın burada da Bullet Time yeteneğimiz var. Bir diğeri de hassas atış diyebileceğimiz, Nick'in nişan alarak onun gözünden atış yapabilmemizi sağlayan bir yetenek.

Hassas Atış Yeteneği

Son olarak oyunumuzda bir yükseltme sistemi var ve sistemimiz oldukça kapsamlı. Dövüş, Araç ve Silah olarak ele alabileceğimiz 3 adet yükseltme türümüz bulunuyor. Bu 3 yükseltme türü kendi içerisinde büyük ve küçük yükseltme olarak ikiye ayrılıyor. Yani toplamda 6 adet yükseltme başlığımız olurken her birinin içerisinde bulunan yükseltme seçenekleriyle ne kadar dolu bir yükseltme sisteminin olduğunu artık sizler anlayın.

Dogg Bones ve Snoop Dogg

Rap camiasındaki önde gelen isimlerden olan Snoop Dogg oyunda oynanabilir bir karakter olarak yer alıyor. Dogg Bones, Los Angeles'ın her yerine dağılmış durumda olan toplanabilir bir öğedir ve oyuncu 3 adet toplarsa Snoop Dogg'un kilidini açabilir. Snoop Dogg'un kilidini açtığımızda Dogg Patrol görevinin de kilidini açarak 1 saat boyunca Snoop Dogg' oynayabiliyoruz.

Grafik & Ses & Teknik

Grafiklerine baktığımızda öyle ahım şahım bir grafiği yok oyunumuzun. Ancak çıktığı yıllara göre baz alırsak ortalama bir grafik sunuyor bizlere. Haritası oldukça büyük olmasına rağmen harita modellemesinden kaçınılmamış lakin daha iyi olabilirmiş. Oyundaki araçlar biraz gerçekçi bir yapıdayken karakter tasarımları da oldukça başarılı. Keza karakter animasyonları da öyle. Araç fiziği pek tatmin edici değilken, karakterlerin animasyonları yürüyüş, dövüş derken jest ve mimiklere kadar incelikle yapılmış.

Oyun sesleri de ortalama diyebileceğimiz düzeyde, seslendirmeler ise gayet kaliteli. Oyundaki diyaloglarda yer yer tebessüm ettiren hatta güldüren espriler olabiliyor. Oyunda müzik önemli bir kriter çünkü bildiğiniz üzere devasa bir haritamız var. Ulaşım esnasında müzikler bizim için vazgeçilmez bir yol arkadaşı oluyor. Bazen öyle müzikler denk geliyor ki yollar çekilesi bir hal alıyor. Görevler esnasında çalan müziklerin seçimleri güzel olmuş ve verdikleri gaz gerçekten büyük. Batı Yakası rapçilerini (Snoop Dogg, West Connection, Warren G, Bishop Lamont, ve Jayo Felony) oyunda sıklıkla görüyoruz.

Genel olarak ele aldığımızda oyunumuz yılına göre teknik açıdan ortalama bir deneyim sunuyor.

Bir açık dünya oyunu arıyorsanız ve biraz GTA tadı versin istiyorsanız aradığınız oyun tam olarak True Crime: Streets of LA. Günümüzde oynandığında bir çok açıdan eksik bulabileceğiniz bir yapım belki ancak ben böyle eski yapımlara nostalji olsun diye veya oyun kültürüm gelişsin diye şans vermeyi severim, sizlere de bir şans vermenizi tavsiye ederim. Melekler Şehri'nde çözülmesi gereken bir dava ve tutuklanması gereken suçlular var, elinizi çabuk tutun!