Mezapotamya'da Uygarlık

Dünya'nın oluşumundan Mezopotamya'nın ilk kent devletlerine kadar tarihsel bir yolculuk yapacağız.

Hepimizin bildiği üzere dünya, yaklaşık 13 milyar yıl önce, Big Bang (Büyük Patlama) sonucu oluşmuştur. Güneş sistemi ise dünyadan sonra oluşmuş olup ömrü yaklaşık 4,5 milyar yıllık bir ömre sahiptir. Birçok inanışın olmasına karşın ilk hayatın 4 milyar yıl önce okyanuslarda başladığına dair genel bir kanı vardır. Yaklaşık 4 milyar yıl sonra ise omurgalılar sudan karaya geçiş yapmış, yaklaşık 300 milyon yıllık bir sürede doğaya adaptasyonunu sağlamış ve dişli bir kafataslı formuna sahip olmuştur. 65 milyon yıl önce dinozorların soyu tükenirken; 40 milyon yıl önce ilk primatlar ve 20 milyon homonidlerin ortaya çıktığına inanılmaktadır.

İlk insanlar, gelişimini tamamlayıp, bugünkü formuna ulaştıktan sonra temel ihtiyaçlarını karşılamak ve hayatta kalmak için avcı-toplayıcı bir yaşam sürmeye başlamıştır. Avcı-toplayıcı yaşam biçiminin temelinde avlanmak, avladığını tüketmek ve yeni av mekanlarını keşfetmek için göç etmek vardır. Herhangi bir hiyerarşi bulunmaz ve geleneklerine bağlıdırlar; herkes kendi payını alır. İnsanlığın gelişimine bağlı olarak taş (Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik) ve maden (Bakır, Tunç, Demir) çağlarını yaşanmıştır. Ancak, bu evreler herkes tarafından aynı zamanda ve aynı şekilde yaşanmamıştır. Bazı topluluklar bu süreçleri sırasıyla yaşarken, bazıları taş çağında kalmış, bazıları ise taş çağındayken başka bir topluluktan öğrendiklerini kendi topluluklarına getirerek maden çağlarından olan demir çağını yaşamıştır. Bu dönemler hakkında detaya girmeyeceğim, ancak konumuz Mezopotamya’da uygarlık olduğu için gelin Neolitik Çağa bir göz atalım.

Tunç Çağı, Mezopotamya’da Sümer ve Akadların, Anadolu’da ise Hititlerin ortaya çıkmasıyla ilk kent devletlerinin oluştuğu dönemdir. Neolitik çağ, Homo Sapienslerin ortaya çıkışı ve dünyanın buzul çağdan ısınma dönemine geçmesiyle başlar (İ.Ö. 8000). Bu dönemde artık insanlar, bir şeyler öğrenme ve bilgi aktarma sürecine girmiştir. Avı-toplayıcılar hala yerleşik hayata geçmemiş olsa da birlikte yaşama iç güdüsüne sahiptiler (bu bilgiye sahip oldukları takılardan, kaplardan, kullandıkları eşyalardan ulaşabiliyoruz). Ateşin kullanımı başlamış, yavaş yavaş tarımsal üretim ve hayvancılık birlikte insanlar yerleşik hayata ilk adımlarını atmıştır. Böylece özel mülkiyet kavramı da ortaya çıkmıştır. İnsanlar zenginleşmiş, mülklerini ve tarım arazilerini genişletmiştir. Bu durum, insanın kendini ve sahip olduklarını koruma içgüdüsü ve daha fazlasına ulaşma arzusu nedeniyle savaşlara yol açmıştır. İnsanların kendilerini ve mallarını koruma isteğinden dolayı etrafı surlardan çevirili yerlerde yaşamaya başladığı görülmektedir. Bu olgular, binlerce yıllık dönüşüm sonucu kentleşmeyi, kentleşme ise devletlerin oluşumunu sağlamıştır. İlk devlet örneklerini ise zengin su kaynakları ve bereketli toprakların nedeniyle Mezopotamya’da görüyoruz.

Mezopotamya, bilinen adıyla Bereketli Hilal, Romalıların ifadesiyle “iki nehir arasındaki ülke” (Dicle ve Fırat), zengin doğal kaynakları olan bir alüvyon ovasıdır. Mezopotamya, iki ana bölgeye ayrılır: Kuzey Mezopotamya (Türkiye’nin güneydoğusu ile Musul-Kerkük çevresi) ve Güney veya Aşağı Mezopotamya (Bağdat ve Basra bölgesi). Güney veya Aşağı Mezopotamya, Dicle ve Fırat nehirlerinin dökülme alana yakın olduğu için su kanallarına ihtiyaç duymuştur. Su kanallarına olan ihtiyaç, su kanallarının düzenin sağlayacak bir üst otorite gereksinimi ve bölgedeki artan nüfus, ilk kent devletlerinin Güney Mezopotamya’da ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu kent devlerinin ilki Sümer Kent Devletleri olup, daha sonra sırasıyla Akadlar, Babiller ve Assurlar bu bölgede hakimiyet kurmuştur.


SÜMER KENT DEVLETLERİ:

·Sümerler MÖ 4000- 2350 yılları arasında Orta Asya’dan Mezopotamya’ya göçen Sami bir halktır. Kökenleri konusunda ise tartışmalar sürmekte ve henüz tam olarak bilinmemektedir.

·Sümerler, bir merkeze bağlı olmayan, her biri kendi koruyucu tanrısına sahip kent devletleri şeklinde yönetilmişlerdir. Bu kentler; Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur'dur. Kentler, "Ensi" olarak bilinen soylular tarafından kent meclisleriyle yönetilmiştir. Bu yapı nedeniyle Sümerler, hiçbir zaman güçlü merkezi bir yönetim kuramamışlardır.

·Kent devletleri, sınırlarını korumak için profesyonel askerler ve daha sonra Akkadlılardan oluşan paralı askerleri kullanmışlardır.

·Sümerler, 2000 yılı aşkın bir süre yaşadıktan sonra “Nuh Tufanı” ile birbirleriyle amansız bir mücadeleye girmişler ve bu durum onlar için sonun başlangıcını hazırlamıştır.

·Sümer yönetiminin sonunu ise, gayrı resmî bir şekilde doğduktan sonra başka bir aileye verilen ve sonraki süreçte gelişip yüksek mevkilere ulaşmasıyla Kiş Kralı Urzababa’ya açtığı savaşta yenen ve diğer tüm Sümer Kent Devlerinin kendine itaat etmeye zorlayan tarihin ilk darbecisi ve yönetimi elen geçiren ilk diplomat olan Sargon getirmiştir.

·Sümerler, daha sonraki süreçte ise Elamlılar tarafından yıkılmışlardır.

UYGARLIĞA KATKILARI:

·Sümerler, yazıyı ilk kullananlardan olduğu için tarihçi Samuel Noah Kramer, tarihin Sümer'de başladığını söylemiştir.

·Sümer halkı, tanrılarıyla iletişime geçmek için ve onlara daha yakın olabilmek için yüksek yapılar olan Zigguratları inşa etmişlerdir. Zigguratlar, aynı zamanda gözlem evi, okul ve depo görevi de görmekteydi.

·Sümerliler, tarihte ilk kez tekerleği icat etmişlerdir. Su kanalları kullanmışlardır. Tarım alanlarını ise öküz ve saban ile işlemişlerdir.

·Aynı zamanda matematik ve geometri ile ilgilenmişlerdir. Dört işlemi bulmuşlar ve dairenin alanını hesaplamışlardır. Ay yılına dayalı ilk takvimi bulmuşlardır. Güneş saatini bulmuşlardır.


 

AKKADLAR:

·Akkadlar, Sami yani Arap kökenli bir halktırlar.

·Sümer Kral listesine göre Akkad Devleti'nin kuruluşu: “Uruk silahla vuruldu, krallık Agade’ye geçti. Hurma bahçıvanının evlatlığı, sonraları Kiş kralı UrZababa’nın sakisi olan Sargon kral oldu. Agade’yi kurdu ve 56 sene idare etti.” Naram-Sin dönemine ait bir belgede ise Akkad devletinin kuruluşu şöyle anlatılıyor: “Atam Şarrukenu(Sargon) Uruk şehrini yıktı. Kişlilerin hürriyetini verdi, burunlarındaki halkaları ve ayaklarındaki zincirleri kırdı".

·Savaşçı bir halk olan Akkadlar, Sümer devletinde işçi ve asker olarak görev almışlardır. Bu sayede Sümer yönetiminde önemli pozisyonlara sahip olmuşlardır.

§ En iyi örnek, Sargon’dur.

·Akkadlar, kültür, sanat ve edebiyat anlamında Sümer taklitçiliğinden öteye gitmemiş olsalar da devlet yönetimi konusunda tamamen farklı bir yön izlemişlerdir. Sümerler, kent devletleri şeklinde yönetilirken, Akkadlar, merkezi otoriteye önem vermiş ve sağlam bir devlet mekanizması kurmayı hedeflemişlerdir.

·Akkadlar, ilk merkezi krallığı kurmakla kalmamış, aynı zamandan Kenan ülkesini (Lübnan) fethederek tarihteki ilk imparatorluğu kurmuşturlar.

·Bu imparatorluk, ilk düzenli orduyu kurmuşlardır. Bu ordunun başarılı seferlerinden dolayı Akkadca, dönemin lingua francası (diplomatik dil) olmuştur.

SARGON DÖNEMİ:

·Sargon, Mezopotamya’da siyasi birliği sağladıktan sonra kendini “Şarkişşati” yani “Dünya Kralı” ilan etmiştir.

·Sargon, Basra Körfezinin önemli bir ticaret yolu olduğuna inandığı için bu ticaret yolunu ele geçirmiştir.

·Sargon’un suikaste kurban gitmesiyle Akkadlar, Sümerlerin saldırıları sonucu zayıflamış ve İran’dan gelen Gutiler tarafından yıkılmıştır.


BABİLLER:

·Babiller, Sami kökenli bir halk olup Ammurlar tarafından kurulmuştur. Babil, Ammurların dilinde “Tanrı Kapısı” anlamına gelir.

·Uzunca süre ayakta kalmış ve Dünya’nın 7 harikasından biri olan “Babil Asma Bahçelerini” (ki, varlığı konusunda kesin bir bilgiye sahip değiliz) yapan Babiller, iki defa tüm Mezopotamya’yı hakimiyet altına almıştır.

·Bin tanrıya inanıyorlardı ve çok uluslu bir yapıya sahiptiler.

·En önemli hükümdarlarından biri, Hammurabi’dir. Hammurabi, hukuk tarihi açısından çok önemli olan ve ilk kanun metinlerinden biri olan Hammurabi kanunlarını hazırlamıştır. Bu kanunlar neticesinde her suç için bir ceza belirlenmiş ve masumiyet karinesi ilk olarak bu metinde tesis edilmiştir.

·Haftayı 7 güne bölmüşlerdir. Abaküs, Babiller tarafından icat edilmiştir. Burçları 12 bölüme ayırmışlardır. Ay ve Güneş tutulmasının devirli olduğunu keşfetmişlerdir. Aynı zamanda Güneş saatini icat etmişlerdir. 1 saatte 60 dakikanın, 1 dakikada 60 saniye olmasının sebebi Babillere dayanmaktadır.

·Babiller, Mariler ve Halep kent devletleriyle tarihte bilinen ilk üçlü ittifakı kurmuşlardır.

Bu ittifak şöyle ifade edilmiştir: "Eğer düşman sana saldıracak olursa gemilerim ve birliklerim seni destekleyecektir, ama düşman bana saldırırsa o zaman senin gemilerin ve birliklerin benimle birleşsinler."

·Hammurabi’den sonra zayıflamışlardır. Önce Hititlerin, sonra Assurluların egemenliği altına girmişlerdir. Babiller, Medler ile birleşerek Assurluların egemenliğine son vererek 2. Babil Krallığı’nı kurmuşlardır. Ancak, 2. Babil Krallığı, Persler tarafından sona erdirilmiştir.

·Güçlü bir kültürel yapıya sahip oldukları için, tüm hükümdarlar tarafında saygı görmüştür. Hatta Babil’i el geçiren birçok hükümdar, buradaki yapılara dokunmamış ve onları onarmışlardır. Bu yüzden Babillerin bıraktıkları miraslar uzun yıllar boyunca hayatta kalmış ve Babil, yüzyıllarca bilim ve kültür merkezi olarak yaşamıştır.

 

ASSURLULAR:

·Başkenti Ninova olan Assurlular, Musul yakınlarında, Aşur/Assur şehri ve çevresinde yaşayan Sami kökenli bir halktırlar.

·Assurlular, güneyden kuzeye yayılmacı, emperyal bir politika ve doğudan batıya doğru ise ticari bir politika izleyerek topraklarını genişletmiş bir imparatorluktur.

·Güçlü bir hükümet sistemi ve acımasız, kan dökmeyi seven bir ordu yapısıyla tüm dünyada korkunç savaşlar yapmışlar ve dönemin en büyük, en gaddar emperyal gücü olmuşlardır. Savaşları kazandıkları zaman ülkeleri yağmalayıp, esirlere işkence yaparak, insanları ya öldürüyor ya da sürgüne yolluyorlardı.

·Diplomasiye hiç önem vermemiş, tamamen askeri güce odaklanmışlardır.

·Tarihçiler Assur tarihini kabaca üç döneme ayırıyor: Eski (Erken) Assur, Orta Assur ve Geç Assur.

 

Eski Assur Dönemi:

·Bu dönemde Assur Devleti, bağımsızlığını kazanmış ve imar çalışmaları yapılmıştır.

·Bu dönem de Assur Devleti, ticari bir merkez olarak karşımıza çıkıyor.


Orta Assur ve İmparatorluk Dönemi:

·Assur Devleti, yeniden güçlenmeye başlamıştır.

·Babil'e, Hitiler’e sefer düzenlemiş; Halep, Şam, Hama, İsrail Krallığı gibi Krallıkları egemenlikleri altına almış; Van’a kadar bütün Urartu’yu fethetmiş, Bahreyn adalarından Kıbrıs’a kadar sınırlarını genişleterek bir imparatorluk hüviyetine bürünmüştür. Batıda Akdeniz’e, kuzeyde Karadeniz’e kadar ulaşmışlardır.

·Med Kralı Kayaksi önderliğinde birleşen Babil ve diğer yenilmiş milletler Assur'a saldırarak Büyük Assur İmparatorluğu'na son vermişlerdir.


Geç Assur Dönemi:

·Büyük Assur İmparatorluğu yıkıldıktan sonra devlet, yeniden yükselişe geçse de, son büyük Assur Kralı Assurbanipal sonrası gelen krallar, isyanları durduramamış ve Assur Devleti yıkılma aşamasına girmiştir.

·Bu dönemde Assurlulara karşı mücadeleye girişen ve Assur topraklarını kendi aralarında paylıştıran Babil ve Med hükümdarlarına karşı Assur’un baş düşmanı Mısır, Assur’un yanında saf aldı ve bir dünya savaşına giriştiler.

·Bu savaş sonrası yenilen Assur Devleti, Assur Kralının Mısır’a sığınması sonrası, tarihin tozlu sayfalarına karıştı.


UYGARLIĞA KATKILARI:

·Tarihteki ilk kütüphaneyi kurmuşlardı ve Gılgamış Destanı gibi önemli eserleri muhafaza ettikleri ve gelecek nesillere aktarabilecekleri bir arşiv sistemi kurmuşlardır.

·Kurmuş oldukları kolonilerden ötürü Anadolu’ya yazıyı taşımışlar ve Anadolu’da tarihi çağların başlamasını sağlamışlardır.

·Çivi yazısı kullanmışlardır. Bilime, hukuka, mimariye ve sanata çokça önem vermişlerdir.

 

 

KAYNAKÇA:

  • İkiz, A. (2023). İlkçağlardan Günümüze İktisat ve Siyaset.
  • "Babiller". (n.d.). Tarihi Olaylar. Erişim adresi: Tarihi Olaylar
  • "Akkadlar ve Kral Sargon". (2018, 25 Mart). Antik Tarih. Erişim adresi: Antik Tarih
  • "Sümerler". (n.d.). Tarihi Olaylar. Erişim adresi: Tarihi Olaylar
  • "Geniş Bir İmparatorluk Kuran Asurlular Kimdi?". (n.d.). Arkeofili. Erişim adresi: Arkeofili
  • "Asurlular". (n.d.). Tarihi Olaylar. Erişim adresi: Tarihi Olaylar
  • Özdal, B., & Karaca, K. Diplomasi Tarihi.