Migren: Kronik Baş Ağrısı Atakları
Yaşam kalitesini düşürmekle birlikte hastalığın sebebi ve seyri hakkında bildiklerimiz maalesef hala tedavi için yeterli değil.
Migren; sık görülen, eski çağlardan beri bilinen, ataklar halinde gelişen baş ağrısı şeklinde kendini gösteren kronik bir hastalıktır. Genelde yüzün tek tarafında lokalize şiddetli ağrı, bulantı, kusma, kaslarda güçsüzlük ve titreme ve migren aurası denen görme bozukluğu ile seyreder. Ataklar halinde gelişir ve ataklar 72 saate kadar sürebileceği gibi sık sık gelişebilmekle birlikte migren ataklarının arasından yıllar da geçebilir. Migren yıllardır tıp literatüründe yer alan bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyerek geçici özür oluşturan bir hastalıktır.
Migren ataklarını; stres, heyecan, depresyon, menstruel döngü, kafein, doğum kontrol hapları, susuzluk, egzersiz, alkol, parlak ışık, yüksek ses vb. gibi birçok fiziksel, çevresel ve ruhsal durum tetikleyebilir. Migren ataklarıyla çokça alakalı olan CGRP proteini aktivitesinin migrenin ana sebebi olduğu düşünülse de migrenin temel tetikleyicisinin ne olduğu halen bilinmemektedir. Bu sebepten dolayı kesin tanı koymak güçtür. Teşhis için beyin görüntüleme tekniklerinden yararlanılsa da asıl belirleyici hasta öyküsü ile olmaktadır. Bu bağlamda da sık ve kronik baş ağrısı çeken hastalardan migren günlüğü denen ve ağrılarını kaydettikleri günlükler tutmaları istenmektedir.
Migrenin kesin bir tedavisi olmasa da koruyucu önlemler ya da ağrıyı azaltıcı ilaçlar bulunmaktadır. Koruyucu tedavi (profilaksi) olarak; sinirlerin etkinliklerini azaltmak adına blokaj tedavisi, akupuntur, botoks ya da belli başlı ilaçlar kullanılabilirken son dönemlerde CGRP proteininin etkinliğinin azaltılmasını baz alan migren aşıları geliştirilmiştir. Onun dışında atak gelişimden sonra kombine ya da tek başına ağrı kesiciler alınarak evde atağın çok kötüleşmeden geçirilmesi sağlanabiir. Atak durumunda hastalara ayrıca sessiz ve karanlık bir ortamda uzanmaları tavsiye edilir.
Migren milyonlarca insanın günlük yaşam kalitesini düşürmekle birlikte hastalığın sebebi ve seyri hakkında bildiklerimiz maalesef hala tedavi için yeterli değil. Gelişen modern tıbbın ve sağlık teknolojilerinin bu durumu da çözebilmesini umuduyla.