Milena'ya Mektuplar

Kafka'nın Milena'ya yazdığı mektupları okumaya ve yüz yıl öncesindeki bir aşka şahit olmaya ne dersiniz?

Franz Kafka, 1883 yılında Prag'ta dünyaya gelmiştir. Prag'ta hukuk okuduktan sonra bir sigorta şirketinde işe başlamıştır. Akşamları kendini yazmaya veren Kafka, birçok eser kaleme almıştır. Kaleme aldığı eserlerden birini, belki de en özelini ele alacağız bugün. Neden özeli diye soracak olursanız Kafka'nın en saf, en temiz duygularını okuyor olacağız.


Franz Kafka, Prag'ta bir toplantıda Milena Jesenská ile tanışır. Milena yirmi üç yaşında oldukça yetenekli ve etkileyici bir kadındır. Dost meclisinde gerçekleşen bu toplantıda Kafka, Milena'dan minik bir ricada bulunur ve öykülerini Çekçe'ye çevirmesini ister. İkilinin arasındaki ilişkinin başlangıcı da bu minik rica olur.

Milena, Kafka'nın ricası üzerine eserlerini Çekçe'ye çevirmeye başlar. Başlarda iş ilişkisinden ibarettir ikilinin arasında yaşananlar. Kafka'nın ticari mektuplarının aşk mektuplarına dönmesiyle ilişkinin seyri de değişir. Kitapta bu mektuplara ve Kafka'nın aşkına şahit olacağız.

Kafka'nın Nisan 1920 tarihli ilk mektubuyla başlamaktadır kitap. Yağmurlu bir havadan bahsederek mektubuna başlayan yazar, kitabın kasvetli olacağının sinyallerini ilk sayfalarda vermiştir. Kafka yazdığı mektuplarda günlük hayatını kaleme alırken sanki günlüğünü okuyor gibi hissetmemizi sağlamıştır. Yazar bütün öfkesini, hüznünü, sevgisini yazdığı mektuplarla Milena'ya aktarmıştır.

Kitapta kasvetli bir belirsizliği, umutsuz bir aşkı okuyoruz aslında. Kafka; özgüvensiz, umutsuz, kendini sevemeyen ve depresif biri. Bu durum Kafka'ya kızmanıza, birazcık kendini sev diye serzenişte bulunmanıza neden olabilir. Kafka'nın tüm acısına, umutsuzluğuna ve aşkına şahit olduktan sonra, keşke Milena'nın da mektuplarını okuyabilseydik diye heveslenmeden edemiyorsunuz. Milena mektuplarının yok edilmesini istediği için bu hevesiniz kursağınızda kalıyor. Kafka'nın yazdığı cevaplardan Milena'nın mektuplarını tahmin etmekten ötesine geçemiyorsunuz.


Uzun süre gönderilen mektuplar sonucunda ikili birkaç defa bir araya geliyor. Bu sırada Milena evli, Kafka ise nişanlı. Ne kadar masum bir aşk olup olmadığının kararı size kalıyor.

'Ne kadar da kolay yazılıyor: seninle yaptığım kısa bir gezinti. Bu kadar kolay olduğu için insan utançtan yazı yazmayı bırakmalı. (...) Yanımda yürüyordun Milena, düşün, sen benim yanımda yürüdün.'

Bu kısacık alıntı bile Kafka'nın Milena'ya aşkını görmemize yetiyor. 1920'nin yağmurlu bir gününde başlayan kitap 1923'ün Kasım ayında son buluyor. Kafka, Milena'ya onlarca mektup yazmış duygularını anlatmış, en mahremini açmıştır ona. Ancak aşkına karşılık bulabilmiş midir veya Milena bu mektupları hak etmiş midir orasına siz karar verin.

Keyifli okumalar dilerim.