Misafir IV
Bu bebek kimdi ve neden yalnızca bebeklik fotoğrafları vardı.
Kıyafetleri kenarlara itip dolabın ortasını açtı ve eğilip incelemeye koyuldu. Zeminde, sağ tarafta erkeklerin tıraş olmak için kullandığı birtakım malzemeler ve paslanmış bir el aynası vardı. Sol tarafta ise siyaha yakın bordo renginde, deri bir bavul vardı. Rahat rahat karıştırabilmek için bavula zeminde sandalyeler arasında yer açtı, uygun pozisyona getirdi, el yordamıyla fermuarı buldu. Aynı anda öksürmeye ve hapşırmaya devam ediyordu. İlk bakışta bavulda birkaç eski kitap, defter ve fotoğraf vardı. Umutsuzca içini çekip burada da bir şey bulamayacağını düşündü. Önce fotoğrafları elden geçirdi, duvarda fotoğrafları olan insanlardı bunlar. Bir bebekle evin salonunda, bahçesinde, mutfağında, banyosunda, neredeyse evin her yerinde fotoğrafları vardı. İşte şimdi merak etmeye başlamıştı. Bu bebek kimdi ve neden yalnızca bebeklik fotoğrafları vardı. Bakınmaya devam etti. Bavuldaki kitaplar, aşağıdaki kitaplıkta bulunan kitaplar tarzında okunmuştu, birçok yeri çizilmiş ve üzerine notlar alınmıştı. Aynı kişiye ait olduklarını düşündü. Kitapların içine hızlıca bakıp bir not ya da fotoğraf aradı. Baktıklarını kenarda üst üste istifledi. Üzerine yazılanlar dışında, kitaplarda bir şey bulamadı.
Bavulun altında bir nevi günlüğe benzeyen iki defter kalmıştı geriye, defterlerin bozulan formundan neredeyse her sayfasının dolu olduğu, defterleri açmadan anlaşılabiliyordu. Biri diğerine göre daha yıpranmış durumdaydı. Eski olanı aldı, kapağını açıp baktı, ilk sayfasında el yazısıyla “1936” yazıyordu. Hızlıca diğerinin ilk sayfasına baktı “1940 – Mustafa”. El yazıları birbirinden farklıydı. Biri Mustafa Öğretmene aitti, peki ya diğeri kimindi. “Bunun cevabını almak için okumaya başlamalı” diye kendini yanıtladı. “Eski olandan başlamak daha mantıklı.” O sırada içinde bir sıkıntı hissetti. Yaptığı gerçekten doğru değildi. Bu insanlar öleli yıllar olmuştu ve belki de kimsenin bilmesini istemedikleri şeyler yazmışlardı. Sırlarını ifşa etmemeliydi. Bir an odaya baktı, her şeyi eski haline getirip odayı kilitlemek için yeltendi. Sonra tekrar durup düşündü, burayı alan vakfın bu eve ne yapacağı belirsizdi. Büyük ihtimalle bu eşyaları öylece çöpe atacaklardı ama bu defterlerin sıradan bir eşya olmadığı her hallerinden belliydi. Bunlarda anılar, yaşamlar vardı. Eğer onları kendisi alırsa okuduktan sonra onları güvenli bir şekilde muhafaza edebilir ya da yok edebilirdi. Böylece bu insanların sırlarını onların yerine saklar ve onlara olan borcunu ödemiş olur diye düşündü.
Bu fikir hoşuna gitti, keyiflendi, odayı hızlıca eski haline getirip, yanına yalnızca fotoğrafları ve defterleri alarak odayı kilitleyip çıktı. Anahtarı aldığı yere bıraktı ve salondaki koltuğa kurulup eski defteri açtı.