Moda ve Sınırlar 1: Moda Görünmez Bir Sonsuzluk Çemberiyle Mi Çevrili?

Söz konusu moda olduğunda sınırlar gerçekten var mıdır yoksa bir algıdan mı ibarettir?

Ne moda olmalıdır? Moda gerçekten nedir? Her şey bir gün moda olabilir mi? Toplum tarafından onaylanmayan şeyler moda olmalı mıdır? Modayı kim belirler? Bu soyut sınırlar bizim moda anlayışımızı belirlemeli midir yoksa bize bir ilham kaynağı mıdır? Sınırsızlık modayı eğlenceli hale mi getirir? Bu soruları sorguladığım karamalar serisi için lütfen okumaya devam edin. 

Bu döneme kadar neredeyse her şey bir dönemin modası olmuştur. Geçtiğimiz dönemde Balenciaga’nın parçalanmış ayakkabıları piyasaya sürmesiyle fakirlik mi moda olmuştu? Yoksa Victoria döneminde moda olan dapdar korselerle sağlıksız zayıflık mı moda olmuştu? Moda her zaman doğru mu olmalıydı? Peki bu doğru kimin doğrusuydu? 

Ben modanın herhangi bir sınırı olmaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü moda nasıl belirlenen bir yaratı olursa olsun ilk başta kişisel bir deneyimdir. En temelde moda her zaman trend olan demek değildir. Moda, bireylerin kendilerini ifade etme ve dönemin ruhunu yansıtma biçimi olduğu için, zaman içinde sürekli olarak değişmeye ve evrilmeye devam edecektir. Komik resimli tişörtler giymek bir zamanlar nasıl moda olduysa old money giyim de başka bir zaman moda olacaktır. Bu onu olduğu gibi kabul etmek zorundayız demek değildir. 



Moda gibi geniş yelpazeye sahip bir olguda doğru yanlış neye göre şekil alır? Moda her an toplum sınırlarına uyan uslu bir çocuk olsa anarşist tarafı içine atmak zorunda kalır. Modanın sanata dokunduğu eline vurmak sanatı da sınırlandırır. Moda sayesinde tasarımcılar duygularını ve düşüncelerini bir elbisede ifade edebilir ya da bir sanatçı sanatını icra edebilir. Podyumlar bir sanat galerisi olup birbirinden farklı eserlere ev sahipliği yapabilir. Bu sınırsız erişime koyulacak sınır ne kadar doğru olur? Sorgulanması gereken asıl şey bu gibi… 



Moda sınırlandığında tektipleşir ve böylece kişilerin de tektipleşmesi gerekir. Nasıl ki dünya üzerindeki kişilerin doğrusu ve yanlışları, sınırları nasıl kendini deneyimlerine göre yarattıkları bir olguysa modanın doğruları ve yanlışları da tamamen kendi deneyimlerine göre olmalıdır. Fakat moda etten kemikten bir varlık olmadığı için onu yönlendirmek kime düşer? Bazı “trend setter” kişilerin uyguladıklarını uygulayan çoğunluk mu modaya el ayak olur? Ya da ünlü markaların çıkardığı koleksiyonlar mı? Yoksa her moda akımı kendisini tekrar eden bir döngü içindedir ve biz bir şey yapmasak bile kendi kendisini mi dönemin modası haline getirir? Peki ya hepsi olursa bu bir karmaşaya sebebiyet verir mi? 


Tüm soru işaretleriyle beraber bir sonuca varacak olursam bana göre moda gibi soyut bir kavramın sınırları tamamen bizim sınır algımızla çevrilidir. Biz neysek moda odur. Her şey aslında kişisel deneyimlerimizden ibarettir belki biraz da medyadaki trendlerden… Maalesef bu soruların hiçbirinin kesin bir cevabı yoktur ve evet onların cevapları da kişiden kişiye göre farklıdır. Önemli olan her zaman düşünüp sorgulamaktır. Bir sonuca varamayacak olsak bile… 


Bu yazı moda ve sınırlar serisinin başlangıcı için sorguladığım şeylerle dolu birkaç karalamaydı. Diğer bölümlerde daha farklı sınırları ve fikirlerimi sorguladığım karalamaları paylaşacağım.