Moda ve Sınırlar 2: Modadaki Sınırsızlık Eğlenmemiz İçin Bir Fırsat Mı?

Eğer modanın herhangi bir sınır yoksa bu sınırsızlık biraz çıldırmamız ve eğlenmemiz için bize bir fırsat mı sunuyor?

Modanın sınırları tartışılır bir konu. Ya sınırsızlığı? Moda en fazla ne kadar sınırsızlaşabilir? Bir ekmeği çanta olarak kullanabilir miyiz? Ya da bir akvaryumu? Ya da çiğ etlerden bir elbise giyip şık hissedebilir miyiz? 

Moda sayesinde hepsinin cevabı EVET!

Moda, ilk zamanlarından beri hayal gücünü ve tüm sınırları zorlayan bir sürü tasarıma ev sahipliği yapmıştır. Yediğimiz şeyleri bile giyilebilir hale getirir ve bize sunabilir. Peki bu sınırsızlık ne kadar kullanışlı? Bir akvaryumu çanta olarak taşımak kullanışlı olmayabilir ama moda zaten bize bunun sözünü vermez. Kullanışlı olmayan şeylerin tamamen gereksiz olduğunu düşünen kişiler belki uzun vadede haklı olabilir fakat herkesin biraz eğlenmeye ihtiyacı yok mu?

Moda ve sınırsızlığı görünümümüze ve haliyle de kişiliğimize biraz renk katmamızı sağlar. Kıyafetlerimiz bizim kişiliğimizin bir yansımasıysa istersek patlıcandan bir babet istersek de simitten bir çanta takabiliriz. Hem de bunları lüks markalardan bile kolaylıkla temin edebiliriz. Ama bu tarz şeyleri sadece lüks markalardan temin etmemize gerek yok. Kendimiz de elimizdeki malzemelerle hayal gücümüzü zorlayarak hep aynı yerde olan sınırlarımızı kolaylıkla aşabiliriz. Buzdolabında duran bir çift kirazı küpe yapmak bile o sınırı aşmanın bir işaretidir. 


Modanın sınırsızlığı bize sonsuz seçenekler de sunar. Şık olmak için belli şeylere ihtiyacımızın olmadığını her şeyle şık olabileceğimizi görmüş oluruz. Kahvaltıda yediğimiz simitle bile… Sektör ve kar amacı dışındaki gerçek moda algısı aslında bize gerçek kendimizi gösterme fırsatı sunar. Sınırsızlığıyla bizi sarmalarken kendi sınırlarımızı ve korkularımızı yok etmemizi sağlar. Böylece sadece altın takılar ipek kumaşlarla değil çuvallarla veya taşlarla bile modanın ruhunu üstümüzde taşıyabiliriz. Bence saf ve hakiki olan modada kişi, benliğini nasıl ve ne şekilde yansıtmak isterse yansıtabilir ve modayı moda yapan da budur. En temelde biz moda sayesinde giydiklerimizle kişiliklerimizi yansıtırız, tasarımcılar kendi hikayelerini ya da bilinçaltlarını bir kıyafete aktarır ve işler. Bu sayede moda kişiselleşir ve benlikler arasında ortak bir payda yakalar. Yani moda ne olursa olsun özünde her zaman kişiye ve onun hayal gücüne özgüdür. Var olan sınırlara sınırsızlığıyla savaş açar. 

Sonuç olarak bu sınırsızlık bize sadece kumaş parçalarıyla sınırlı kalmamamız gerektiğini aslında modanın her alanda her yerde her köşede bir karşılığının olduğunu bize anlatır. Bir çöp poşetiyle bile modaya uygun olabiliriz. Bir manavda belki de bir sahilde yürürken gördüğümüz deniz kabuklarıyla bile modanın ruhuna erişebiliriz. Moda sadece lüks markaların ya da ünlü tasarımcıların elinde tuttuğu bir olgu değildir. Moda her an her yerde bulabileceğimiz ve sadece hayal gücümüzü kullanarak işleyebileceğimiz herkese göre farklı ve öznel bir olgudur. Moda, neyi nasıl görmemiz gerektiğini değil neyi nasıl göreceğimizin tamamen bizim gözlerimize ve zihnimize bağlı olduğunu bize anlatmaya çalışır.