Modern Toplumda Yaş Ayrımcılığı

Yaş ayrımcılığı nedir? Bu ayrımcılığın sebepleri ve önlemenin yolları nelerdir?

Modern toplumlarda ortalama yaşam beklentisi artmakta ve nüfus yaşlanmaktadır. Böyle oldukça olumsuz yaşlılık algısı ve buna karşı ön yargılı yaklaşımlar giderek artmaktadır.

Ageism yani yaş ayrımcılığı hakkında somut bazı tanımlamalar bilmesek bile hepimiz günlük hayatta bununla karşılaşıyoruz, hatta kendimiz de buna dahil oluyoruz. Bu nedenle biraz farkındalık yaratmak adına bu yazıya ihtiyacımız olabilir.

Özellikle nüfusu yaşlanan ülkelerde ortaya çıkan bu durum yaşlılara karşı birçok ön yargı ortaya çıkartıyor. Örneğin “güçsüz ve pasif yaşlı insan” veya “üretken olmayan, hasta, yalnız, bakıma muhtaç…” gibi söylemler de bu ön yargıların içine giriyor. Elbette tüm yaşlılara aynı tabirler söylenmiyordur. Bunların yanı sıra olumlu olan “bilge, özgür, siyasal güçe sahip, tecrübeli…” gibi söylemler de yaşlılara pek tabii söylenebiliyor. Fakat çoğunluğa bakıldığı zaman maalesef olumsuz ön yargılar daha fazla. Yaşlılara yönelik ön yargılar duygusal tepkilerde de görülebilir. Yaşlıya saygı göstermek, merhametli olmak ve sempati olumlu duyguları yansıtır. Fakat yaşlıların insanlarda korku, kaygı ve tehdit algısı oluşturması; olumsuz duyguları ön plana çıkarır. Bu korkunun temelinde “yaşlıların zamanın nasıl hemen geçeceğini, bu güzel yaşlarımızın ellerimizden kayıp gideceğini, ölümün elbet bir gün yakamıza yapışacağını hatırlatması” olduğu belirtilmektedir.

Peki neden yaş ayrımcılığı yapılıyor? J. Macnicol yaş ayrımcılığı nedenlerini şöyle sınıflandırıyor: Psikolojik yaklaşım, sosyobiyolojik yaklaşım, kültürel yaklaşım ve ekonomik yaklaşım. Dünyada ekonomik problemlerin arttığı dönemlerde yaşlıların ekonomik olarak “yük” gibi algılandığı; ekonomik refah arttığında ise yaşlılara yönelik iyimser yargıların arttığı söylenebilmektedir.

Toplumda yaş ayrımcılığı yapılması ve yaşlının tecrübesinin önemsenmemesi, yaşlının kendini değersiz ve gereksiz hissetmesine sebep olabilir. Bu da onların söylemek istemedikleri şeyleri söylemelerine ve depresif hissetmelerine sebep olabilir.

Yaş ayrımcılığı özellikle günlük yaşamda, iş yerlerinde, sosyal medyada ve karşılıklı iletişimlerde sıkça karşılaşılmaktadır. Bu ayrımcılık maalesef hakaret, şiddet ve istismarı da içeriyor.

Bunu önlemek adına da; aktif ve sağlıklı yaşam, gençlerin ve yetişkinlerin eğitimi, evde çalışmanın ve emekliliğin esnek, aşamalı, isteğe bağlı olması hakkında çalışmalar yapılabilir. Bunların yanında; yaşlı hizmetlerinin ve sosyal hizmetlerin geliştirilmesi, yaşlılara yönelik sektörlerin geliştirilmesi de önemlidir.

Şöyle bir baktığımız zaman her şey aslında biraz refah düzeyinin ve olanakların artmasıyla olumlu hale gelebilir ve genç, yetişkin, yaşlı ayırmadan her yaş grubu saygı ve anlayış çerçevesi içerisinde birbirleri ile anlaşıp etkileşimlerini arttırabilirler.